HİTLER ve Nazi­ler, Atatürk hayranıydı.

Nazi ideolojisi-stratejisi ve Türk bağımsızlık ha­reketiyle ilgili mukayeseli tarih çalışması yapan Ste­fan Ihrig, “Naziler ve Atatürk” kitabında bu hayranlığı ayrıntılarıyla yazdı. (Yazarın, Cambridge Üniversite tarih bölümün­de yaptığı bu doktora tezinin, subjektif olması ve bariz hatalar bulundurması bu yazının konusu değildir.)

Birinci Dünya Savaşı sonunda galip ülkeler/ İtilaf Devletleri, Almanya ile Versailles, Avustur­ya ile Saint-Germain, Macaristan ile Trianon, Bulgaristan ile Neuilly, Osmanlı ile Mondros ve ardından Sevr antlaşmala­rı yaptı...

Sadece Atatürk’ün, dayatılan emperyalist ant­laşmaları yırtıp atıp, ulusal kurtuluş savaşı yapıp, yenilgi küllerinden yeni devlet kurması, Nazi yayın organlarında detaylarıyla neredeyse günbegün takip edildi. Bağımsızlığı inşa etmek için Atatürk’ü rol model aldılar: “Biz neden Türkler gibi Versailles’i yırtıp atmıyoruz?”

Konuyu şu soruya bağla­yacağım:

★★★

Mondros ve Sevr antlaş­malarını yırtıp atan Lozan Barış Antlaşması niçin günümüzde hâlâ tartışma konusu?

Lozan hezimettir!

Lozan’ın gizli maddeleri var! Vs.

Zaman zaman insaf­sızlığa varan yüz yıllık tartışma bu...

İddiaları ortaya atanlar bilgi, belge ile mi, yok­sa keskin ideolojik ön­yargılarıyla mı hareket ediyor?

Bu iddiayı ortaya atanla­rın referans verdiği bilimsel tek bir temel kaynak yok. Mesela:

Prof. Seha L. Me­ray’ın sekiz ciltlik “Lozan Barış Konferansı, Tuta­naklar ve Belgeler”...

Bilal Şimşir’in Lozan ile Ankara arasındaki haberleşmeyi yazdığı, 544 belgenin yayınlandığı iki ciltlik “Lozan Telgrafları”...

Taner Baytok’un İngiliz arşivlerindeki binlerce belgeyi incelerek yazdığı “İngiliz Belgeleriyle Sev­r’den Lozan’a”...

Lozan’da danışman ola­rak bulunan Prof. Cemil Bilsel ya da gazeteci Ali Naci Karacan’ın “Lozan” eserlerini...

Dışişleri Bakanlığı, İnönü Vakfı yayınları ya da Çağrı Erhan, Yaşar Yazıcıoğlu, Taha Akyol- Sefa Kap­lan, Sevtap Demirci’nin yazdığı kitapların tek say­fasını açıp baktıklarından şüpheliyim!

Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanların ülkesi Türkiye...

★★★

Lozan’ın “başarısız” olduğunu iddia edenler, genellikle güncel politik propagandanın sözcü­leri.

Rauf (Orbay) başkanlı­ğındaki Osmanlı heyeti­nin, İngiliz Amiral Arthur Calthorpe ile şampanya tokuşturarak imzaladık­ları Mondros Mütarekesi gündemlerinde hiç yok!

Asıl mesele ne biliyor musunuz? Büyük Millet Meclisi’ndeki hizipleş­me idi. Ortak amaç “misa­kı milli” gerçekleştirildikten sonra, başta saltanatın kal­dırılması olmak üzere kök­lü değişimlere meclisteki bir grup karşıydı.

Lozan Konferansı’nın ilk bölümü 20 Kasım 1922’den 4 Şubat 1923’e kadar 77 gün sürdü.

Başta iktisadi ve huku­ki kapitülasyonların kaldırılması olmak üzere bazı maddelerde anlaşma olmayınca konferansa ara verildi.

Kesinti olunca hükümet, meclise bilgi vermek için 5 Şubat’ta gizli oturum dü­zenledi.

Ali Şükrü, Hüseyin Avni, Ziya Hurşit gibi muhaliflerin başını çektiği milletvekillerinin hedefinde Atatürk vardı. Lozan ba­haneydi aslında...

Mecliste görüşmeler 6 Marta kadar sürdü. Ki zaman zaman hayli geri­limler yaşandı. Tartışma­lar, sataşmalar, hakaret­ler yüzünden oturumlara ara verildi.

Konu Lozan konferansı olmaktan çıktı; muhalif grup, hükümeti devirmek için meclisi kilitlemeye başladı.

Atatürk anlamıştı ki; barış dönemine geçilirken Birinci Büyük Millet Mec­lisi tarihi misyonunu ta­mamlamıştır. “Kellesinin” istendiğinin farkındaydı!

Hükümet, 6 Martta güvenoyu aldıktan sonra, 1 Nisan 1923 günü seçim yapılmasına karar verdi.

İşte... O süreçte muhalif­lerin kopardığı mesnetsiz gürültü yüz yıldır tekrar­lanıp duruyor. Hedef hep aynı aslında: Atatürk.