Araştırmacılar, Bronz Çağı’na ait bu gömünün alışılmış örneklerden farklı olduğuna dikkat çekiyor. Normalde İskoçya’daki birçok Bronz Çağı mezar alanı uzun yıllar boyunca yeniden kullanılmışken, bu buluntuda urnelerin birlikte ve düzenli şekilde yerleştirildiği, sonrasında ise modern tarım faaliyetleri dışında bozulmadığı belirtiliyor.

Kremasyon kalıntıları, toprak ve taşlardan oluşan bir mezar höyüğünün merkezinde bulundu. Yaklaşık 1 metre genişliğindeki bir mezar çukuruna yerleştirilen urnelerin etrafının taşlarla çevrili olduğu kaydedildi. Mezar alanında bulunan kömür gibi organik kalıntılar sayesinde yapılan radyokarbon tarihlemesi, gömünün M.Ö. 1439–1287 yılları arasına ait olduğunu gösterdi.

Urnelerin üçünde bir yetişkin ve bir çocuğa ait kalıntılar bulunurken, diğer iki urnede yalnızca birer yetişkine ait kalıntılar yer aldı. Buluntu, İskoçya’nın güneybatısında, Twentyshilling Hill yakınlarında, rüzgâr santraline giden yolun yapımı sırasında 2020 ve 2021 yıllarında gerçekleştirilen kazılarda ortaya çıkarıldı. Kazılar, inşaat öncesi ve sırasında çalışmalar yürüten Guard Archaeology ekibi tarafından yapıldı.

Araştırmacılar, beş urnenin aynı anda ve toplu biçimde gömülmesinin son derece nadir olduğunu ve bu durumun Twentyshilling Barrow’u İskoçya’daki diğer mezar höyüklerinden ayırdığını belirtti. Ekip, bu sekiz kişinin büyük olasılıkla aynı zaman diliminde hayatını kaybettiğini düşünüyor.

Guard Archaeology CEO’su Ronan Toolis’e göre, bu kişilerin ölümüne yol açan olayın ne olduğu bilinmiyor. Ancak olası senaryolar arasında kıtlık, hastalık ya da savaş yer alıyor. Urnelerin aynı zanaatkâr tarafından yapılmış gibi görünmesi ve kremasyonların aceleyle gerçekleştirilmiş olması, bu kişilerin kısa süre içinde öldüğüne işaret ediyor.

Araştırmacılar ayrıca, bölgedeki geleneklere göre ölülerin normalde yakılmadan önce bir süre bekletildiğini, ancak bu vakada bedenlerde hâlâ et dokusu bulunduğunu tespit etti. Bu durum, kremasyonun olağan dışı bir aceleyle yapıldığını düşündürüyor. Toolis, bu kişilerin büyük olasılıkla çiftçi olduklarını ve mezar alanına yakın bir yerde yaşamış olabileceklerini, ancak yerleşim izlerine henüz rastlanmadığını söyledi.