Çevrenizdeki seslerden, ışıklardan veya insanların ruh hallerinden kolayca etkileniyor ve bunalıyor musunuz? "Aşırı hassas" olarak nitelendirilen bu durumun, sadece bir kişilik özelliği olmadığı, aynı zamanda ruh sağlığı üzerinde de ciddi etkileri olabileceği yeni bir araştırmayla ortaya kondu. 

33 farklı çalışmayı inceleyen kapsamlı bir meta-analiz, yüksek duyarlılığa sahip kişilerin anksiyete ve depresyona yakalanma olasılığının daha yüksek olduğunu gösteriyor.

"Aşırı hassas kişi" (HSP) nedir?

İlk olarak 1997'de psikolog Elaine Aaron tarafından tanımlanan bu kavram, "aşırı duygusal" olmaktan ziyade, sinir sisteminin çevresel uyarılara daha güçlü tepki verdiği biyolojik bir yatkınlığı ifade eder. 

Bu durumdaki kişiler parlak ışıklar, yüksek sesler veya başkalarının duygularındaki ince değişimler gibi etkenlerden daha derinden etkilenir. 

Uzmanlar, bunun resmi bir tanı olmadığını, ancak belirgin bir kişilik örüntüsü olduğunu vurguluyor.

Aşırı hassas olduğunuzu gösteren 4 temel işaret

Psikolog Jadzija Jagjelovic, bu özelliğin bazen anksiyete, travma, DEHB veya otizm spektrumundaki duyusal hassasiyetlerle karıştırılabileceğini belirtiyor. İşte "aşırı hassas kişi" tanımına uyup uymadığınızı anlamanıza yardımcı olabilecek bazı genel belirtiler:

1. Çevresel uyarılardan kolayca bunalmak:

Etrafınızdaki her detayın (parlak ışıklar, kalabalığın gürültüsü, güçlü kokular) fazlasıyla farkında olmakla kalmaz, bu durumdan kolayca bunalırsınız. İşe giderken yaşanan sabah koşuşturmacası bile, güne yorgun başlamanıza neden olabilir.

2. Her şeyi derinlemesine düşünmek:

Yüzeysel sohbetler yerine hayatın anlamı gibi derin konular üzerine konuşmayı tercih eder, bir karar almadan önce tüm olasılıkları en ince ayrıntısına kadar düşünürsünüz. Bu durum, bazen "karar felcine" veya bir işten tatminsizlik duymanıza yol açabilir.

3. Yoğun empati ve başkalarının Duygularını "hissetmek":

Başkalarının duygularını o kadar yoğun hissedersiniz ki, bir arkadaşınızın üzüntüsü sizi de derinden etkileyip ağlatabilir. Bu aşırı empati, bazen başkalarının ruh hallerinin yükünü taşımanıza ve kendi enerjinizin tükenmesine neden olabilir.

4. Sürekli başkalarını memnun etme isteği:

Kendi bunalmışlık hissini azaltmak ve daha sakin bir ortam yaratmak için, bulundukları ortamdaki herkesin rahat ve mutlu olduğundan emin olmaya çalışırlar. Bu "barışı koruma" isteği, kendi ihtiyaçlarını sürekli erteleyen bir "insanları memnun etme" alışkanlığına dönüşebilir ve bu da bitkinliğe yol açabilir.

Yüksek hassasiyet günlük hayatı zorlaştırabilse de, aynı zamanda küçük şeylerden derinlemesine keyif alma, sanatı ve güzelliği yoğun bir şekilde deneyimleme gibi pek çok avantajı da beraberinde getirir. Uzmanlara göre önemli olan, kişiyi neyin bunalttığını bilmek ve buna göre başa çıkma stratejileri geliştirmektir.