Yapay zekanın hayatın her alanına sızdığı ve teknik becerilerin (IQ) dijital asistanlar tarafından devralındığı bir çağda, insanı benzersiz kılan en büyük güç yeniden tanımlanıyor: Duygusal Zeka (EQ). CNBC ve Avrupa Pozitif Psikoloji Enstitüsü uzmanlarının verilerine göre, üstün duygusal zekaya sahip bireylerin günlük konuşmalarında farkında olmadan kullandıkları 4 kritik ifade ortaya çıkarıldı. İşte yüksek EQ’nun şifreleri:

Duygusal zeka, yalnızca empati kurmak değil; kendi duygularını tanıma, başkalarının hislerini analiz etme ve bu verilerle kararlarını yönetme kapasitesidir. Daniel Goleman’ın 1995’te popülerleştirdiği bu kavram, günümüzde yapay zekaya karşı "insan kalabilmenin" tek yolu olarak görülüyor.

Üstün duygusal zekaya sahip bireyler, çevrelerindekilerle daha güvenli bağlar kuruyor ve kriz anlarında çözüm odaklı kalabiliyor. Uzmanlar, bu zeka türünün doğuştan gelmediğini, doğru ifadeler ve yaklaşımlarla geliştirilebileceğini belirtiyor.

Yüksek EQ'lu insanların kullandığı 4 ifade

Uzmanlara göre, bir kişinin duygusal zekasının "üstün" seviyede olup olmadığını anlamak için şu ifadeleri kullanıp kullanmadığına bakmak yeterli:

1. "Söylediklerinizden anladığım kadarıyla..."

Bu ifade, sadece dinlediğinizi değil, karşınızdaki kişinin mesajını doğru bir şekilde süzgecinizden geçirdiğinizi gösterir. Karşınızdakine "Seni duyuyorum ve önemsiyorum" mesajı vererek güven inşa eder.

2. "Bunu doğru (anladığımdan) emin olmama izin verin..."

Kendi cümlelerinizle durumu yeniden özetlemek, iletişimi hatasız hale getirir. Psikologlara göre, birinin sözlerinin özetlendiğini duyması, o kişinin kendini "doğrulanmış" ve değerli hissetmesini sağlar.

3. "Bu durum sana nasıl hissettirdi?"

Yüksek EQ’lu kişiler, yüzeysel bilgilerle yetinmez, konunun duygusal boyutuna iner. Bu soru, "derin ve aktif dinleme"nin en büyük kanıtıdır ve karşı tarafa samimi bir ilgi gösterildiğini kanıtlar.

4. "Seni buna ne yönlendirmiş olabilir?"

Olayların sadece sonuçlarına değil, kökenlerine odaklanan bu soru; yargılamadan anlamaya çalışmanın zirvesidir. Karşınızdaki kişinin motivasyonlarını keşfetmeye yönelik bu yaklaşım, çatışmaları çözmede hayati rol oynar.

Yapay zeka, verileri bizden daha hızlı işleyebilir ancak karmaşık insan duygularını henüz bütünüyle simüle edemez. Bu nedenle, önümüzdeki günlerde "kimin ne kadar bildiği" değil, "kimin diğerleriyle nasıl bağ kurduğu" başarının anahtarı olacak.