Araştırmada kullanılan “3+30+300 kuralı,” şehirlerde sağlıklı ve sürdürülebilir yaşam alanları oluşturmak için önerilen basit bir ölçü olarak dikkat çekiyor. Bu kural, şehirlerde her üç yapının en az üç ağaç görmesi, çevredeki mahallelerin %30’unun ağaç örtüsüne sahip olması ve her binanın 300 metre içinde bir parka sahip olması gerektiğini belirtiyor.

Araştırmaya Melbourne, Sydney, New York, Denver, Seattle, Buenos Aires, Amsterdam ve Singapur şehirleri dahil edildi. Bu şehirlerin çoğu, 3+30+300 kuralını karşılamaktan uzak kaldı. İster gelişmiş, ister gelişmekte olan şehirler olsun, birçoğunda ağaç örtüsü oldukça yetersiz. İklim değişikliğiyle mücadele için, şehirlerin daha fazla ağaçlandırılmaya ihtiyaç duyduğu vurgulandı.

Ağaçlar Şehirlerde Ne Kadar Önemli?

Ağaçlar sadece çevreyi güzelleştiren unsurlar değil; aynı zamanda insanlar için sağlık açısından da hayati bir rol oynuyor. Az ağaç bulunan bölgelerde yaşayan insanlar, depresyon, anksiyete, obezite ve sıcak çarpması gibi sağlık sorunlarıyla daha sık karşılaşıyor. 3+30+300 kuralı, bu sağlık faydalarından yararlanmak için şehirlerin minimum ağaç örtüsünü belirleyen bir ölçüt olarak geliştirildi.

Hollandalı kentsel ormancılık uzmanı Profesör Cecil Konijnendijk, 2022 yılında bu standardı geliştirerek, kentsel doğa ile insan sağlığı arasındaki bağlantıyı geniş bir inceleme ile ortaya koydu. Bu kural, Avrupa başta olmak üzere dünya çapında hızla benimsenmeye başlıyor.

Test Edilen 8 Şehirde Sonuçlar Ne Durumda?

Araştırmaya dahil edilen şehirler arasında, Melbourne ve Sydney gibi ünlü yeşil alan stratejilerine sahip şehirler dahi istenilen ağaç kaplama seviyesine ulaşamamış durumda. Singapur ve Seattle dışında, çoğu şehirde binaların büyük çoğunluğu, 30% ağaç örtüsü hedefine ulaşamadı. Singapur’daki binaların %75’i ve Seattle’daki binaların %45’i bu standartları karşılarken, Melbourne’da sadece %3, Sydney’de ise %17 oranında bina uygun değeri gösterdi.

Araştırma, şehirlerdeki park alanlarına erişim konusunda da benzer dengesizlikler tespit etti. Singapur ve Amsterdam gibi şehirler parklar konusunda iyi bir skor alırken, Buenos Aires ve New York City düşük puanlar aldı.

Araştırmada incelenen şehirler arasında yalnızca Singapur, 3+30+300 kuralını büyük oranda karşılamayı başardı. Şehirdeki binaların %75'i, çevredeki mahallelerin en az %30 ağaç örtüsüne sahip olduğunu gösterdi. Diğer şehirler ise bu konuda oldukça geride kaldı.

Yeterli Ağaç Kaplaması Sağlanamıyor: Sebepler Neler?

Araştırmalar, binaların çoğunun en az üç ağaç görmesi gerektiğini ancak bu ağaçların çoğunun yeterince büyük olmadığını ve yeterli gölge sağlamadığını ortaya koydu. Özellikle, Nice (Fransa) şehrinde yapılan bir başka araştırma da benzer bir durumu gözler önüne serdi. Neredeyse tüm sakinler üç ağaç görebilirken, yalnızca %45’i yeterli ağaç örtüsüne sahipti.

Bu sorunun temel nedeni, ağaçların çok küçük olmaları veya şehirlerde yeterince sık dikilmemeleridir. Şehir içindeki ağaçların çoğu da büyümek için yeterli alana sahip değil, çünkü yer altındaki altyapılar bu büyümeyi engelliyor.

Şehirlerde Ağaç Dikmenin Zorlukları

Şehir yaşamı, ağaçlar için oldukça zorlu bir ortam sunuyor. Çoğu yol ve kaldırımlar, ağaç köklerinin büyümesini engelleyen sıkıştırılmış taşlarla kaplıdır. Bu durum, ağaçların gelişmesini zorlaştırır, bu da onları daha savunmasız hale getirir. Ayrıca, elektrik şirketlerinin aşırı budama talepleri ve yerel halkın ağaçların kesilmesi talepleri, büyük ağaçların nadir olmasına yol açmaktadır.

Araştırmacılar, şehirlerin ağaçlandırma stratejilerinde köklü değişiklikler yapmaları gerektiğini belirtiyor. Ağaçları diğer altyapı unsurlarıyla eşit bir şekilde değerlendiren yasaların çıkarılması önemli bir adım olacaktır. Bunun yanı sıra, ağaç dikimi için daha uygun zemin standartları belirlenmeli ve suyun toprağa sızmasına imkan veren asfalt türleri gibi teknolojiler kullanılmalıdır.