Diyarbakır’ın Hani ilçesinin Çardaklı Mahallesi’nde geçen yıl 23 yaşındaki kız kardeşi Havva Ü.’yü av tüfeğiyle öldüren ağabeyi İbrahim Ü.’nün yargılanmasına Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. 

Son savunması alınan katil ağabey, “Silahı temizlemek için yatakların arasından çıkardım. Aniden elim tetiğe gitti ve silah ateş alınca kız kardeşim başından yaralandı. Tüfeğin dolu olduğunu da zaten bilmiyordum. Olay yanlışlıkla oldu. Tahliyemi ve beraatımı istiyorum” dedi.

Adli tıp ihtisas kurulu raporuna göre bitişik atışla genç kadının hayatını kaybettiği sanığa hatırlatıldı. 

Sanık ise, “Rapor doğru değil, bitişik atış olmadı. Silah elimde patladı. Kız kardeşim iki kez evden kaçınca ilçede utanç içerisine girdik” demekle yetindi.

"KIZI 3 AYLIK HAMİLEYDİ AMA KİMSE BİLMİYORDU"

Küçük kardeşleri Remziye Ü. tanık olarak alınan ifadesinde, “Ağabeyim ile ablam Havva 3 aydan beri küstü. Bu küslüğün nedeni de ablamın iki kez sevdiği kişiyle evlenmek için evden ayrılmış olmasıydı. Olay günü ağabeyim elinde tüfekle içeri girince ablam da, 'Beni vuramazsın, adamsan vur' deyince ağabeyim kafasına doğru ateş ederek ablamı öldürüp odadan kaçtı." Anne Harbiye Ü. ise, kızının evlenmek için iki kez evden kaçtığını, babası ve ağabeyinin onu geri eve istemediklerini belirterek, “Silah sesi üzerine odaya girdiğimde kızımın öldüğünü gördüm ve yüzünü eşarbımla kapattım. Kızımın hamile olduğunu biliyordum. Kızım 3 aylık hamileydi. Karnı pek belirgin değildi. Pek kilolu değildi. Tahlil yaptırdım. Ancak çocuklarım bilmiyordu. Eşime de söylemedim. Kızım can güvenliğinden dolayı bir ara kadın sığınma evinde kaldı. İkinci kez kadın sığınma evine gitti ve son gidişinde kendi isteğiyle eve döndü” dedi. Baba Abdurrahman Ü. ise olayı görmediğini ve kızını öldüren oğlundan şikayetçi olmadığını söyledi.

"EVDEN KAÇMAYI NAMUS MESELESİ YAPTI"

Mahkeme, sanığın “Silah elimde patladı” savunmalarının suçtan kurtulmaya yönelik olduğu için itibar edilemeyeceğini belirtti. 

ATK raporuna göre atışın bitişik atış olduğu, cinayetin asıl nedeninin genç kadının evlenmek için iki kez evden ayrılıp gebe kalması ve iki kez sığınma evine yerleştiği için sanık ile aralarında küslük olduğu tespit edildi. 

Mahkeme, bölgenin koşulları itibarı ile kadının olay öncesindeki evden kaçması ve hamile olarak eve gelmesinin ailede “namus meselesi” olarak algılanabilmesinin çok yüksek olduğunun altını çizdi.

Sanık aile bireylerinin tanık beyanlarının da sanığı kurtarmaya yönelik olduğu yargısal ve vicdani kanaatine ulaşıldığına dikkat çeken mahkeme, sanığın ablasıyla tartışmasının bir haksız tahrik nedeni olmayacağını vurguladı.

ABLASININ YAŞAM TARZINI SORGULAMA HAKKI YOK

Mahkeme, sanığın ablasının yaşantısı üzerinde herhangi bir sorgulama hakkı bile olmadığı, aile içi bir takım tartışmaların olağan olduğu, bu durumun tahrik oluşturacak bir neden olamayacağının altını çizdi.

Sanığın, öldürdüğü ablasının olay öncesindeki evden kaçması ve hamile olarak eve gelmesini kendi içinde içselleştirmesinin de bir haksız tahrik olarak asla görülmeyeceği kanaati oluştuğundan bu durumun sanık lehine haksız tahrik nedeni olamayacağı ifade edildi. 

Sanığın yargılama aşamasında da pişmanlığını gösteren bir tutum içinde olmadığı, sürekli suçtan kurtulmaya yönelik farklı beyanlarda bulunması nedeniyle de hakkında iyi hal indirimini düzenleyen 62. Maddenin uygulanamayacağına vurgu yapıldı.

Mahkeme bu nedenle sanığı kardeşi kasten öldürmek suçundan indirimsiz ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırdı.