Son yıllarda uçuş sırasında yaşanan öfke patlamaları ve zorunlu inişler giderek arttı. Bu tür olayların önüne geçmek amacıyla havaalanlarında ve uçaklarda alkol satışının yasaklanması veya sınırlandırılması gündeme geldi. Örneğin, Ryanair havayolu şirketi, havalimanı barlarında iki içki sınırı getirilmesini önerdi.
HAVAALANLARINDA İNSAN DAVRANIŞLARI NEDEN DEĞİŞİYOR?
Birçok tatilci için seyahat, havalimanında başlar. Normal yaşamdan kopma hissi, kişileri farklı bir ruh haline sokabilir. Tatilin getirdiği özgürlük duygusu, bazı yolcuların aşırı davranışlar sergilemesine neden olabilir.
Öte yandan, birçok insan uçuş öncesinde kaygı ve stres yaşar. Kalabalık ortamlar ve sürekli gürültü, insanları gergin ve tahammülsüz hale getirebilir. Çevresel psikoloji araştırmaları, insanların yoğun stres faktörlerine maruz kaldığında aşırı tepkiler verebileceğini gösteriyor.
Bu yüzden uçuş korkusu yaşayan kişiler, alkol tüketerek rahatlamaya çalışabilir veya normalde sergilemeyecekleri agresif tepkiler verebilirler.
Psikolog Steve Taylor’a göre, havalimanları insanları psikolojik olarak "ara bölgede" bırakıyor. Havalimanlarında belli bir yere veya zamana ait olma hissi kayboluyor. Kendi kimliğimizi zaman ve mekâna göre tanımlarız. Günlük rutinlerden kopmak, insanları geçici bir kimlik bunalımına sürükleyebilir.
Bu durum bazı yolcular için özgürleştirici bir etki yaratabilir. İnsanlar, sıradan hayatın dışına çıkmanın verdiği rahatlama ile farklı davranışlar sergileyebilir. Ancak bu değişim, herkes için olumlu sonuçlanmaz.
Sigmund Freud'un psikolojik teorilerine göre, normalde baskılanan içgüdüsel dürtüler, havalimanlarında açığa çıkabilir. Freud’a göre "id" (ilkel benlik), insanın en ilkel dürtülerinin kaynağıdır ve mantıklı "ego" tarafından kontrol edilir. Ancak alkol ve stres gibi etmenler, egoyu zayıflatarak içgüdülerin kontrolü ele geçirmesine neden olabilir.