Diyarbakır’da inşaat, eğitim ve araç filosu alanında faaliyet gösteren ikisi kardeş üç iş insanına terör örgütü PKK’ya yardım suçundan verilen 6’şar yıl 3’er aylık hapis cezasıyla ilgili Yargıtay'ca onanıp kesinleşmiş mahkûmiyet kararını kaldırıp, duruşma açmadan, mütalaa bile almadan beraat kararı veren Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı O.Y, üyeler B.N., N.Y.C ile duruşma savcısı Ş.Y.’a “Görevi kötüye kullanmak” suçundan dava açıldı. 

Heyet önümüzdeki günlerde Yargıtay’da yargılanacak. Yeni bir delil yokken tamamen CMK’ya aykırı biçimde "yargılamanın yenilenmesi" adı altında verilen şaibeli beraat kararı, eski Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Kamil Erkut Güre’nin kanun yararına bozma istemiyle Adalet Bakanlığı'na başvurusuyla ortaya çıktı. 

Mahkeme başkanı hakkında aynı dosya kapsamında HSK tarafından rüşvet soruşturması da yürütüldüğü öğrenildi.Mahkeme heyetini, sanık sandalyesine oturtacak süreç şöyle gelişti. 

Diyarbakır’da arazide gizlenmede kullanılan 117 adet özel dikim kar kamuflaj tulumunu, "Büyükşehir Belediyesinin hizmetindedir" yazılı pikapla, PKK’lı teröristlere götürürken yakalanan Umut Öner, Devrim Öner ile Nezir Çağlak, 2007’de 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandı. 

Üç isim "Silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım" suçundan 6’şar yıl 3’er ay hapisle cezalandırıldı. Yargıtay, sanıkların suçunun sabit olduğunu, delillerin hukuka uygun elde edildiğini belirterek cezaları onayınca hüküm kesinleşti. Üç hükümlü 11 yıl sonra 2018’de yargılandıkları mahkemeye başvurup "yargılamanın yenilenmesi" talebinde bulundu. Mahkeme, yeniden yargılama ile üç hükümlüye beraat kararı verdi.

Duruşma savcısı da sanıklar aleyhine temyiz başvurusu yapmayınca beraat kararı yedi gün içinde kesinleştirildi. Öner kardeşler ile Nezir Çağlak hakkındaki hükmün infazı geri alındı. 

Eski Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Kamil Erkut Güre, beraat kararını duyar duymaz kanun yararına bozma talebiyle Adalet Bakanlığı'na başvurdu. Bakanlık da dosyayı Yargıtay’a gönderdi.

HSK SORUŞTURMA İZNİ VERİP MÜFETTİŞ GÖREVLENDİRDİ

Yargıtay, beraat kararını hukuka aykırı bularak "yok hükmünde" olduğunu belirtti. Ancak savcı tarafından aleyhe temyiz başvurusu olmadığı için bu durumun üç hükümlü lehine kazanılmış hak olduğunun da altını çizdi. 

Yargıtay kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirleyince HSK 1. Dairesi kararda imzası bulunan heyet hakkında adli ve idari yönden soruşturma izni verip müfettiş görevlendirdi. Teftiş Kurulu Başkanlığı müfettişlerinin raporunda kusurlu bulunan heyet hakkında "görevi kötüye kullanmak" suçundan dava açıldı.

TERÖRİSTLER İÇİN ÖZEL DİKİM SIRT ÇANTASI EKLENMİŞ

İddianamede, teröristlere gönderilmek üzereyken yakalanan 117 adet kar tulumunun, sırt kısmına eklenen kapaklı torba ile standart dışı özel dikim olduğu, bu tulumların piyasada satılan ve kolayca bulunabilen ilaçlama ve benzeri işlerde kullanılan tulumlardan olmadığına ifade edildi. Sırt kısmına eklenen kapaklı torbasıyla dağdaki teröristlerin karlı arazide bir bölgeden başka bir bölgeye geçişlerde askerlerce fark edilmemeleri için özel dikildiği vurgulandı. 

Diyarbakır’da bu siparişi yerine getirecek donamıma sahip tekstil firmaları olmasına rağmen, sanıkların yakalanma veya ihbar edilme riskine karşı iki bin adet tulumu Yozgat’ta özel bir firmaya sipariş ettiklerine dikkat çekildi.

Dikimi yapan firma yetkililerinin de durumdan şüphelenip polise haber vermemeleri için, “Askeriyede kullanılacak, Çok önemli, gerekirse oraya gelip alırız. Sırt kısmına muhakkak çanta taşımaya elverişli beyaz kapaklı torba ekleyin” dediklerinin altı çizildi.

İddianamede sanık ifadelerine de yer verildi. Mahkeme Başkanı O.Y. şunları söyledi: "Ben dokuz milletvekili, sekiz belediye başkanı, iki parti genel başkanı, Sur’daki hendek  olayları ana davası, FETÖ’den ihraç edilen eski terör hakimleri ile 2 bin 300 terör dosyasına baktım. Yüzlerce dosyada talep üzerine yeniden yargılama kararı aldık. Tulumlarla ilgili yeniden bilirkişi raporu aldırılmasına gerek görmedim. Vicdani kanaatimize göre beraat verdik."

CEZA GEREKTİRECEK BİR EYLEMİM YOK

Üye hakim N.Y.C. ise, vicdani kanaatine göre karar verdiğini belirterek, “Kaldı ki anılan karara karşı olağan ve olağanüstü kanun yolları açık olup usul veya takdir hatası olması halinde kararın bozulacağı da tabidir. Disiplin cezasını gerektiren bir eylemim yoktur” dedi. 

Üye hakim B.N. da şunları söyledi: 

- Başkan ve üye hakim ile birlikte duruşmalar için müzakere yaparken O.Y. bu dosyadan söz etti. Polisin geçmişte hukuka aykırı deliller elde ettiğini belirterek tulumların piyasada bulunan ürünlerden olduğunu söyledi. Ben de kendisinin mesleki bilgi ve tecrübesiyle sözlerine itimat ederek, yeniden yargılama kararı verilebileceği şeklinde görüş bildirdim. 

"HUKUKİ TAKDİR HAKKIMI KULLANDIM"

- Ancak müzakere sırasında, dosya fiziki olarak önümüzde değildi. Başkanın sözlü anlatımı üzerine görüş birliğine vardık. Ayrıca dosyaya tulumlarla ilgili sunulan irsaliye fatura tarihinin yeni tarihli olduğunu başkan bize söylemedi. Başkanın mesleki bilgi ve tecrübesine güvenip sözlerine itimat ettiğim için hukuki takdir hakkımı kullandım. 

"AYNI MASAYA BİLE OTURMUYORDUK"

- Farklı gayeler veya çıkar amaçlı olduğuna dair bir fikre kapılmadım. Heyet ile aramız bozuk olduğu için çok uyumlu bir çalışma ortamımız yoktu. Bu dosyayı başkan ile fazla tartışmadım. Başkan, üye N.'yi kollayıp, beni azarlıyordu. Benim mizacım da bu tür bir muameleye sessiz kalmaya uygun olmadığı için ikisiyle de ilişkilerimi asgari düzeyde tutuyordum. Yemekhanede aynı masada bile oturmuyorduk. 

"MADDİ ÇIKAR" İDDİASI"

- Mahkemenin çalışma düzeni ve huzuru yoktu. Talebim olmadığı halde nüfuzunu ve şahsi ilişkilerini kullanıp beni başka bir mahkemeye görevlendirdi. Kendisine sorduğumda bana uyumsuzluk içinde çalıştığım için yetkimin değiştiğini söyledi. Hatta arkamdan çalışkan olmadığımı bile söylediğini duydum. Usule aykırı biçimde yeniden yargılama ile dosyanın savcılık görüldüsü dahi yapılmadan kesinleştirme yapan Başkan O.Y., bu dosya nedeniyle maddi çıkar sağladığı için ayrıca soruşturma geçirdi. 

GÖREVDEN ALINDI

- İstinaf Daire Başkanı iken görevinden alındı. Bu beraat kararının hukuken savunulacak bir tarafı yok. Ben mahkemeden uyumsuz olduğum gerekçesiyle gönderilmemiş olsaydım bu karara katılmam mümkün olmazdı. Tamamen hukuk ve hakkaniyet gayesiyle bu karara katıldım. Zaten birçok işlem benim izinde olduğum dönemde yapılmış.

"YENİDEN YARGILAMA İLE KAMU ZARARI OLMAZ DEDİM"

Duruşma savcısı Ş.Y. ise şunlar anlattı:

- 15 Temmuz darbe girişimi ve çözüm süreci olarak bilinen dönem sonrasında Diyarbakır'da aşırı iş yoğunluğu oldu. Katıldığım her duruşmada süre istemeden mütalaa verdim. Beraat kararına konu kar tulumlarını inceleme fırsatım olmadı. Ele geçen tulumlar ile sonradan alınan bilirkişi raporundaki tulumların aynı mahiyette olduğunu değerlendirdim. 

- Yeniden yargılamanın kamu zararına neden olmayacağını değerlendirdim. Hukuki takdir hakkımı kullandım ve yargılamanın yenilenmesi talebinin kabul edilmesi yönünde mütalaa verdim. Ancak sonradan beraatı gerektiren bir delil olmadığını düşündüm ve sanıkların cezalandırılmaları ve dosyanın Yargıtay denetiminden de geçmesi için mütalaa verdim. Mahkeme karar verdiğinde duruşma savcısı değildim. Kararın görüldü işlemini bile ben yapmadım. Bu dosya ile alakalı duruşma savcısı tarafından tutanak tutulduğunu ve kanun yararına bozma yoluna gidildiğini sonradan öğrendim. Meslek hayatım boyunca her zaman özverili, iyi niyetle çalıştım. Tarafıma verilen görevleri layıkıyla yerine getirdim. 1. sınıfa ayrılmam söz konusudur. Hakkımda verilecek olası bir ceza meslek hayatımda beni çok olumsuz etkileyecektir.