AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, genel merkezdeki MKYK toplantısı esnasında gündeme ilişkin basın toplantısı düzenledi.

Çelik, "Genel Başkanımız, Cumhurbaşkanımız seçimlerle ilgili MKYK’ya dönük olarak değerlendirmeler yapmıştır. Kurullarımıza verdiği talimatlar vardır. Bu talimatlar çerçevesinde bütün kurullarımız seçim sonuçlarını bütün kapsamı ile değerlendirecek ve bununla ilgili olarak gerekenlerin yapılması yönünde raporlarını hazırlayacaklardır. Bugün yine MKYK’mızda yerel yönetimler başkanlığımız, seçim işleri başkanlığımız, strateji heyeti başkanımız sunumlarını gerçekleştiriyorlar şu anda. Ve Meclis gündemiyle birlikte bu değerlendirmeler de yapıldıktan sonra MKYK toplantımız sona erecek. Dolayısıyla Cumhurbaşkanımızın, Genel Başkanımızın iç ve dış politikaya dönük değerlendirmeleri de olmuştur. Onun dışında MKYK’mızın ana gündem maddesi seçimlere dönüktür" dedi.

'NETANYAHU VE EKİBİ RİSKLİ BİR SENARYONUN PEŞİNDE KOŞMAKTADIR'

Çelik, şu anda bütün dünyanın konuştuğu tek bir konunun olduğunu, bunun da İsrail ve İran arasındaki gerilimin olduğuna işaret ederek şöyle konuştu:

*Bunu aslında daha önce sizlerle yaptığımız basın toplantılarında öngörmüştük. Netanyahu ve ekibinin bir katliam siyaseti takip etmesi ile birlikte bölgedeki tansiyonun daha da yükseleceğini, hatta Netanyahu ve ekibinin bölgedeki tansiyonu yükseltmek üzere kasti, hesaplı ve sistematik bir politika izlediğini ifade etmiştik.

*Daha da ötesi bir şekilde Netanyahu ve ekibi bir bölgesel savaş çıksın ve adeta bu savaşa da Amerika Birleşik Devletleri dahil olsun diye maalesef son derece riskli bir senaryonun peşinde koşmaktadır.

*Tabii bu konuda Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere herkesin sağduyulu olması gerekir. Çünkü sık sık batılı devletlerin vurgu yaptığı ‘İsrail’in güvenliği’ ile bu konunun herhangi bir alakası, ilgisi yoktur.

*Hatta bir devletin güvenliğinden bahsedilecekse Netanyahu ve ekibinin yaptığı her şey kendi ülkelerini ve bölgeyi daha da güvensizleştirmekten başka bir sonuç göstermeyecektir.

"İSRAİL'E DÖNÜK OLARAK NİÇİN BU TEDBİRLER GÜNDEME GELMİYOR?"

Çelik, Filistinlilere dönük ortaya koyulan soykırım siyasetinin 40 bine yakın insanın ölümüne sebep olduğunu belirterek şunları söyledi;

*Halen de buradaki burada ki olumsuz koşullar bütün dünyanın gözü önünde devam ediyor. Fakat İran'la birlikte aralarında çıkan bu tansiyonla birlikte aslında bir kere daha Netanyahu hükümetini teşvik edecek ve yanlış yönde cesaretlendirecek şekilde bir tabloyla karşı karşıya kaldık.

*O da şu; İsrail doğrudan İran’ın Şam Büyükelçiliği’ni vurdu. Doğrudan diplomatik merkezine Şam’daki bir saldırı gerçekleştirdi. Ve bu saldırıda İranlı görevliler hayatını kaybetti. Bir ülkenin diplomatik temsilciliğine dönük başka bir ülke tarafından herhangi bir saldırı gerçekleştirildiğinde normalde bu ülkelerin, X, Y isimleri versek A, B isimleri versek bütün dünyanın ayağa kalkması gereken bir tablo ortaya çıkar.

*Fakat saldıran devlet İsrail olunca ve diplomatik temsilciliği sahip olan devlet İran olunca ikiyüzlü bir şekilde herkes suskun kaldı bu konuya. Halbuki en başta olayı geriye sardığımızda burada bütün bu sürecin ortaya çıkmasının sebebinin Netanyahu ve ekibinin bu yürüttüğü katliam siyaseti olduğunu ve arkasından da son aktüel olarak İsrail- İran arasındaki gerilimin başlangıç noktasının İsrail’in Şam’daki diplomatik temsilciliği vurması olduğunu ifade etmek gerekir.

*İşin bu kısmına bakmaksızın İran’ın cevabi saldırısına dönük olarak ise dünyadan kınama geldi. Bugün Avrupa Birliği dahil pek çok ülke İran’a dönük birtakım ambargolar Amerika Birleşik Devletleri dahil ambargolar ve kısıtlamalar ortaya koyacaklarını söyledi.

*Peki bir ülkenin Birleşmiş Milletler'e kayıtlı egemen bir ülkenin diplomatik temsilciliğini vuran İsrail’e dönük olarak niçin bu tedbirler gündeme gelmiyor?

"DOĞRU DEĞİL"

*Bütün dünyanın gözü önünde İsrail katliam siyasetine devam ederken Netenyahu ve ekibi aslında Uluslararası Adalet Divanı'nda yargılanması gereken bir soykırım suçu işlerken, bunun belli oranda da uluslararası mahkemeler tarafından tescil edilmişliği söz konusuyken halen bu duruma devam ediliyor olması İsrail saldırdığı zaman sessiz kalanların, İran cevap verdiği zaman ambargo uygulamaktan kınamaya kadar sıraya dizilmesi işin esas kökünün nerede olduğunu bir kere daha göstermiştir.

*Diğer bu konu tabii birtakım çevreler tarafından yapılan Cumhurbaşkanımızla ilgili sözde ithamlardır. Bunların hiçbir gerçekliği yoktur. Bakın daha partimiz kurulmamıştı. Partimiz daha kurulmadan önce Sayın Cumhurbaşkanımızla birlikte Amerika Birleşik Devletleri'ne bir ziyaret yapmıştık. Ben o ziyarette yanındaydım. Daha o zaman Hamas'la ilgili olarak ‘bir terör örgütü müdür değil midir?’ diye soru sordular; Sayın Cumhurbaşkanımız o zaman ‘Hamas bir terör örgütü değildir, bir direniş örgütüdür’ dedi.

*Dolayısıyla siyasi hayatının her aşamasında sürdürdüğü çizgi bugün de aynen devam etmektedir. Hamas'la ilgili olarak ortaya koyduğu ilke ve prensiplerden bir adım bile sapma olmamıştır. Bu çerçevede ‘Türkiye elinden geleni yapmıyor’ şeklindeki değerlendirmeler doğru değildir.

*Bilinen ve bilinmeyen, görünen ve görünmeyen çeşitli şekillerde elimizden geleni tam kapasiteyle yapıyoruz. Bunu hem bir milli siyaset meselesi olarak görüyoruz ki Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu irade bugün de grup toplantısında açık bir şekilde ifade ettiği gibi; Filistin meselesi bize yabancı bir mesele, sıradan bir dış politika konusu değildir, milli siyasetimizin bir parçasıdır Filistin davası.

KONGRE SORUSU

Çelik, 'Toplantıda, kongreye ilişkin bir konu konuşuldu mu?' sorusuna ise şöyle yanıt verdi:

*Herhangi bir takvim konuşmadık. Tabii ki değişim sadece 'şu noktada değişim olacak, bu noktada değişim olacak' gibisinden bir şey değil. Bu yaptığımız çalışmalarda şu aşamada aslında bir bakıma seçimin sayısal sonuçlarını, çeşitli illerdeki durumunu değerlendiriyoruz.

*Fakat siyasal sonuçlarını değerlendirme aşamasına da geldik. Yeterince data, yeterince çalışma yapıldı yetkili kurullarımızda. Bunlarla ilgili olarak nerede, hangi siyasetimizi ve hangi siyasi pratiğimizi vatandaşımız beğenmişse onu daha da güçlendireceğiz, beğenilmeyen bir durum varsa kuşkusuz onun değişimi için de bu çalışmaları sürdüreceğiz.

*Ama hepiniz şeyi soruyorsunuz değil mi; 'MYK ya da bakanlar kurulu ya da başka mekanizmalarda değişiklik olacak mı?' diye. Kuşkusuz bu Genel Başkanımız, Cumhurbaşkanımızın takdirindedir. Kendisi bunu uygun görüyorsa uygun gördüğü bir vakitte bu tasarrufu gerçekleştirecektir.