Yaz aylarında Rusya Bilimler Akademisi Arkeoloji Enstitüsü araştırmacıları tarafından gerçekleştirilen kazılar, yüksek statülü mezar höyüklerinin bulunduğu bu 6 kilometrelik alanda daha önce görülmemiş ölçekte buluntuların gün yüzüne çıkmasını sağladı.
Kazı ekibi, tümülüsler arasındaki bölgede birden fazla eser yığınına rastladı. Arkeolog Sergey Sirotin’in açıklamasına göre, çoğu binicilikle ilişkili olan 100’den fazla obje ile 500’den fazla bronz boncuk bulundu. Güneydoğuda yer alan bir yığında, başı ve ön pençesi tasvir edilmiş altın bir kaplama plaka tespit edilirken; batıda ise bronz bir kepçe ve bir kazan parçasının bulunduğu ikinci bir yığın ortaya çıkarıldı.
Ancak keşfin en dikkat çekici kısmı, bir tümülüsün batısındaki sığ yuvarlak bir çukurda saklanmış “zengin bir kurban kompleksi”ydi. Bu kompleks, en az bir düzine ata ait bronz alınlıklar, yanak parçaları ve demir gemler de dahil olmak üzere yüzlerce eseri barındırıyordu. Bu koşum takımlarında kuşlar, mitolojik yaratıklar, geometrik motifler ve insan yüzleri betimlenmiş metal süslemeler bulunuyordu.

Komplekste ayrıca hayvan motifli gümüş kaplamalara sahip ahşap bir kase ve kurban olarak yerleştirildiği düşünülen bir yaban domuzunun çenesi de keşfedildi. Araştırmacılara göre bu parçalar, göçebe soyluların cenaze sonrası ritüeller için mezar höyükleri arasındaki bu alanı tekrar tekrar ziyaret ettiğini gösteriyor.
Uzmanlar, ele geçen eserlerin hem sayısı hem de kökeni açısından bu kurban kompleksinin şimdiye kadar bulunan en zengin örnek olduğunu belirtiyor. Eşyaların bir kısmının kuzey Kafkasya ve kuzey Karadeniz bölgelerinden ithal edilmiş olması, bu tür objelerin daha önce bu coğrafyada hiç görülmemiş olmasıyla birleştiğinde, keşfi daha da özel kılıyor.

Yeni bulgular, güney Ural’daki bu nekropollerin yalnızca ölülerin gömüldüğü yerler olmadığını; aynı zamanda göçebe topluluklar için ritüel faaliyetlerin düzenli olarak gerçekleştirildiği kutsal alanlar işlevi gördüğünü ortaya koyuyor.