28 Ekim 1923 akşamında, hükümetin kurulamaması üzerine Mustafa Kemal Paşa, Çankaya Köşkü'nde yakın arkadaşlarına dönerek "Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz" sözleriyle tarihi kararını açıkladı.

O gece, Atatürk ve İsmet İnönü, 1921 Anayasası'nda köklü değişiklikler yapacak olan kanun tasarısını birlikte hazırlayarak, yeni bir dönemin temelini attılar.

29 Ekim 1923 Pazartesi günü saat 18.00’de, Meclis, İsmet İnönü başkanlığında toplandı. Anayasa Komisyonu'nun hazırladığı ve anayasa değişikliklerini içeren teklif, acil olarak gündeme alındı ve derhal görüşülmeye başlandı. Bu adımla birlikte, yeni Türkiye'nin yönetim şeklinin belirlenmesi için tarihi bir süreç başlamış oldu.

Tasarıda şu hükümler yer aldı:

"Egemenlik, kayıtsız ve şartsız millete aittir. Ulusal iradenin yönetim şekli, halkın iradesine dayanmaktadır. Türkiye Devleti bir cumhuriyettir.
Türkiye Devleti'nin dini İslam, resmi dili Türkçedir.
Türkiye Devleti'nin yönetimi, Büyük Millet Meclisi eliyle yürütülür.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Meclis Genel Kurul toplantısında, kendi üyeleri arasından bir yasama dönemi süresince Millet Meclisi tarafından seçilir. Cumhurbaşkanı, yerine bir halef seçilene kadar görevini sürdürür ve önceki başkan yeniden seçilebilir.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Türk Devleti'nin başıdır ve bu sıfatıyla gerek gördüğünde Büyük Millet Meclisi ile Bakanlar Kuruluna başkanlık eder.
Bakanlar Kurulu Başkanı, Cumhurbaşkanı tarafından ve Meclis üyeleri arasından atanır. Diğer bakanlar da yine milletvekilleri arasından, Bakanlar Kurulu Başkanı tarafından belirlenir. Kurulun tam listesi ise Cumhurbaşkanı tarafından Büyük Millet Meclisi'nin onayına sunulur."

Tasarı, saat 20.30’da yapılan oylamada, oturuma katılan 158 milletvekilinin tamamının oyuyla kabul edildi. "Yaşasın Cumhuriyet!" sesleri ve coşkulu alkışlarla Cumhuriyetin ilanı kutlandı.

Mustafa Kemal Paşa, bu tarihi anın ardından “Türkiye, dünya devletleri arasındaki yerini layıkıyla alacaktır,” sözleriyle Cumhuriyetin geleceğine olan inancını dile getirdi.

İlanın hemen ardından cumhurbaşkanlığı seçimine geçildi. Yapılan gizli oylamada, 158 milletvekilinin oy birliğiyle Gazi Mustafa Kemal, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yeni Türk devletinin ilk cumhurbaşkanı olarak seçildi.

Mustafa Kemal Paşa, Cumhurbaşkanı unvanıyla kürsüye çıkarak Meclise hitap etti. Bu tarihi konuşma, TBMM kayıtlarına şu şekilde geçti:

"Efendiler; asırlardan beri Doğu'da haksızlığa ve zulme uğramış olan milletimiz, Türk milleti, gerçekte soydan sahip bulunduğu yüksek kabiliyetlerden yoksun zannediliyordu.

Son yıllarda milletimizin fiili olarak gösterdiği kabiliyet, istidat ve kavrayış kendi hakkında kötü düşünenlerin ne kadar gafil ve ne kadar gerçeği görmekten uzak, görünüşe aldanan insanlar olduğunu pek güzel ispat etti.

Milletimiz kendisinde var olan vasıfları ve değeri, hükümetin yeni adıyla medeniyet dünyasına çok daha kolaylıkla gösterebilecektir. Türkiye Cumhuriyeti, dünya devletleri arasında tuttuğu yere layık olduğunu eserleriyle ispat edecektir.

Arkadaşlar; bu yüksek rejimi yaratan Türk milletinin son dört yıl içinde kazandığı zafer, bundan sonra da birkaç misli olmak üzere kendini gösterecektir. Bendeniz, kazandığım bu güven ve itimada layık olmak için pek önemli gördüğüm bir noktadaki ihtiyacı arz etmek mecburiyetindeyim. O ihtiyaç, yüce heyetinizin şahsıma karşı gösterdiği sevgi, güven ve desteğin devamıdır. Ancak bu sayede ve Tanrı'nın yardımıyla, bana verdiğiniz ve vereceğiniz görevleri en iyi şekilde yapabileceğimi ümit ediyorum.

Daima sayın arkadaşlarımın ellerine çok samimi ve sıkı bir şekilde yapışarak, kendimi onların şahıslarından bir an bile uzak görmeyerek çalışacağım. Daima milletin sevgi ve güvenine dayanarak hep birlikte ileri gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır."