Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerde haziranda yapılacak Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde aşırı sağ partilerin güçlenirken, geleneksel sol ve sağ partilerin kaybedenler arasında olacağı değerlendirildi. 

Düşünce kuruluşu Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (ECFR) tarafından yayımlanan rapora göre, 6-9 Haziran'da yapılacak AP seçimlerinde AB karşıtı ve aşırı sağ partiler oylarını artıracak. Seçimlerde AB karşıtı partilerin Avusturya, Belçika, Çek Cumhuriyeti, Fransa, Macaristan, İtalya, Hollanda, Polonya ve Slovakya'da birinci çıkması beklenirken, Bulgaristan, Estonya, Finlandiya, Almanya, Letonya, Portekiz, Romanya, İspanya ve İsveç'te ise iki ya da üçüncü sırada yer alacağı tahmin edildi. 

AP'de Hristiyan demokratları bir araya getiren Avrupa Halk Partisi (EPP) ve ikinci büyük siyasi grup Sosyalistler ve Demokratlar (S&D) dahil geleneksel partilerinin oy kaybına uğraması, aşırı sağ oluşumlardan Avrupa Muhafazakarlar ve Reformcular Grubu (ECR) ile Kimlik ve Demokrasi (ID) grubunun ise oylarını arttırarak AP'de "kilit oyuncular" haline geleceği öngörüldü. 

İLK AŞIRI SAĞCI KOALİSYON KURULABİLİR

Tahminlere göre, AP'deki sandalyelerin neredeyse yarısının merkezci gruplardan oluşan mevcut koalisyon dışındaki partiler tarafından kazanılma ihtimali varken, Hıristiyan demokratlar, muhafazakarlar ve radikal sağ milletvekillerinden oluşan popülist sağ koalisyonun AP'de ilk kez çoğunluğu elde etme olasılığı bulunuyor. 

Raporun yazarları AP içindeki genel güç dengesinin sağa kayacağı yorumunu yaparken, AP'deki koltukların neredeyse yarısına sahip EPP, S&D ve liberal eğilimli Renew Europe ile oylarını artıracak aşırı sağ partiler arasında potansiyel rekabete işaret etti. 

Raporda, söz konusu tahminler gerçekleşirse AP'de ilk kez sağcı çoğunluk koalisyonu kurulmasının önü açılırken, AB'nin göç, iklim, ekonomi, Ukrayna'ya destek gibi konulardaki politikasının bundan etkilenebileceği değerlendirmesi yapıldı. 

ABD'de yapılacak başkanlık seçimlerini Donald Trump'ın kazanması ve AP'de sağcı partilerin sandalye sayılarını artırması halinde benimsenmesi muhtemel milliyetçi ve dışa kapalı yaklaşımın AB-ABD ilişkileri üzerinde etkileri olacağına da raporda değinildi.