Bekir Coşkun’un ilk köpeğinin adı “Pako”ydu. Onu yıllarca yazılarında anlattı. Eşi Andree Coşkun da sokak köpeklerinin koruyucusuydu. Yazları Ayvalık-Cunda’daki evlerinin önüne yerleşen köpekleri, Ankara’ya getirip, yazın götürüyorlardı. Bir köpeğin ayağının kesilmek zorunda kalmasına Bekir Abi’nin gözyaşı döktüğünü de biliriz.
Başıboş köpeklerin uyutulması, kısırlaştırılmasıyla ilgili yasa teklifinin TBMM’de ele alınacağı şu günlerde, Andre Hanım’a, “Bekir Abi bu konuda ne düşünüyordu?” diye sordum. Bu konuyu geçmişte de hep konuştuklarını belirtti ve ortak düşüncelerini bize şöyle anlattı:
SORUMSUZLUKLARI ONLARDAN ÇIKARILAMAZ
“Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi var. Türkiye, 1999 yılında bu bildirgeyi imzaladı, 2003 yılında TBMM onayladı. Bunun anlamı, Türkiye altında imzası olan bu bildirgeye aykırı bir kanun çıkaramaz, bunu göz ardı edemeyiz. Sokaklarda köpek popülasyonunun bu kadar yüksek olmasının nedeni zamanında Devletin, belediyelerin gereken önlemleri almamasından kaynaklanıyor. Yaptıkları bu sorumsuzluğu masum canları katlederek, onlardan çıkaramaz, onlara ödetemez. Başka çözüm yolları var ve bir an evvel hayata geçirilmeli. Yıllardır Sivil Toplum Kuruluşları (STK) mücadele veriyor, ama Devlet işbirliği yapmıyor, çözüm de getirilmiyor. Yapılması gerekenlerden bir kaçını sıralayayım:
- Petshoplar için yasal düzenleme yapılmalı.
- Dükkanda hayvan satışı yasaklanıyor, ama internette satışına izin veriliyor ve isteyen kargo ile istediği hayvanı getirtebiliyor.
- Üretim çiftliklerine ruhsat verilmemeli, veriliyorsa denetlenmeli.
- Hayvan ithalatı yasaklanmalı.
- Kaçak olarak ülkeye hayvan sokulması önlenmeli.
UYUTMAK ÖLÜM EMRİDİR
Aslında çözüm yolları var ama etkin bir şekilde kullanılmıyor. Uyutmak bir katliamdır, ölüm emridir. Kabul edilemez. Devlet, belediyeler, bir an önce kısırlaştırmaya bütçe ayıracak. Özellikle gereken önlemleri aldıktan sonra, katliam yapmadan, STK’ların, veterinerlerin de yardımlarını kabul ederek bir an evvel çözümlenebilir.
Bütün hayvan severler canla başla yardım etmeye hazır. Yeter ki herkes elini taşın altına koysun. Uyutmak (öldürmek) asla çözüm yolu değildir. En önemlisi, onların da bizim gibi yaşam hakları olduğunu unutmayalım.”