Küba, tarihinin en karanlık dönemlerinden birini yaşıyor. Gıda, ilaç ve elektrik kıtlığıyla boğuşan ada halkı, şimdi de "zombi virüsü" olarak adlandırılan ve sivrisinekler aracılığıyla yayılan üçlü bir salgın dalgasının pençesinde. Dang humması, Chikungunya ve Oropouche virüslerinin aynı anda yayılması, ülkenin zaten çökmüş durumdaki sağlık sistemini tamamen felç etti.

İşte "tıbbi güç merkezi" olarak bilinen Küba'nın, bir halk sağlığı felaketine dönüşen hazin hikayesi:

bbc.com'da yer alan habere göre Küba’dan gelen raporlar, sokaklardaki manzaranın dehşet verici olduğunu gösteriyor. Gazeteci Yirmara Torres Hernández durumu, "Matanzas bugün bir zombi şehri gibi görünüyor. İnsanlar acı içinde, iki büklüm olmuş halde yürüyor," sözleriyle özetliyor.

Virüsün etkisi altına giren hastalar, aniden yaşlanmış gibi hissettiklerini ve şiddetli eklem ağrıları nedeniyle en temel hareketleri bile yapamadıklarını belirtiyor. Havana'dan 31 yaşındaki bir mühendis olan Hansel, yaşadıklarını "Dizimde ağır bir yük hissettim, sandalyeden kalkamadım. Sanki birdenbire yaşlı bir adam olmuştum" diyerek anlatıyor.

Dang, Chikungunya ve Oropouche...

Küba hükümeti ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), adada sivrisinek kaynaklı üç ana virüsün (arbovirüs) hızla yayıldığını doğruladı:

Dang humması: Yüksek ateş ve iç kanama riski.

Chikungunya: Haftalarca süren, hastayı "kamburlaştıran" şiddetli eklem ağrıları. (Vaka sayısı 25.995'e ulaştı, artış hızı %71.)

Oropouche: Kusma, ishal ve şiddetli titreme.

Sağlık sistemi iflas etti

Bir zamanlar dünyaya doktor ihraç eden Küba'da, bugün hastaneler "kaçış noktası" haline gelmiş durumda. İnsanlar teşhis konulamadığı ve ilaç bulunmadığı için sağlık merkezlerine gitmeyi reddediyor.

İlaç karaborsada: Hastanelerde ağrı kesici dahi bulunmuyor. Halk, ilaçları karaborsadan astronomik fiyatlara almak ya da yurt dışındaki akrabalarından yardım beklemek zorunda.

Beyin göçü: Binlerce doktorun ekonomik kriz nedeniyle ülkeden kaçması, hastanelerde vardiyaların boş kalmasına neden oldu.

Hijyen krizi: Çöp dağlarının toplanmaması ve su kıtlığı, sivrisineklerin üremesi için mükemmel bir ortam yaratıyor. Elektrik kesintileri ise vantilatör kullanımını imkansız hale getirerek halkı sivrisinek saldırılarına karşı tamamen savunmasız bırakıyor.

Resmi verilere göre salgın nedeniyle 47 kişi hayatını kaybetti. Ancak bağımsız uzmanlar ve aktivistler, hükümetin ölümleri "başka nedenlere" bağlayarak sayıyı düşük gösterdiğini iddia ediyor. Adadaki görgü tanıkları, çevrelerinde virüs nedeniyle hayatını kaybeden yaşlıların sayısının açıklanandan çok daha yüksek olduğunu belirtiyor.

Hastalığı atlatanlar bile normal hayatlarına dönemiyor. Birçok hasta, iyileştikten aylar sonra bile ellerini yumruk yapamadıklarını, omuzlarındaki ve eklemlerindeki ağrıların devam ettiğini bildiriyor.