Gazze'deki duruma ilişkin sadece 15 Ekim'de tek açıklama yapan Nderitu, konuya ilişkin bugün de yazılı bir açıklama yayımladı.
Söz konusu açıklamasına atıfta bulunan Nderitu, insani ateşkes ve uluslararası hukuka tam bir şekilde uyulması çağrılarını yineledi.
Nderitu, "Sivillerin hiçbir sorumluluğu bulunmuyor ve çatışmanın bedelini hiçbir zaman ödememeliler." diyerek, temel hakların korunması ve insani ihtiyaçların karşılanması gerektiğinin altını çizdi.
"DURUMU DEHŞETLE KARŞILIYORUZ"
BM Sözcüsü Stephane Dujarric'in 26 Ocak'ta Güney Afrika Cumhuriyeti'nin 1948 tarihli BM Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni ihlal ettiği gerekçesiyle İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) açtığı dava hakkında açıklamasını "benimsediğini" ifade eden Nderitu, kendisi veya Genel Sekreter'in devam eden hukuki süreç hakkında bir tutum takınmayacağını ifade etti.
Nderitu, "Ortadoğu'daki durumu ve uluslararası hukuk ihlallerini dehşetle" karışladığını belirterek, Gazze halkının toplu cezalandırılmasının hiçbir gerekçesi olmadığını kaydetti.
Gazze'deki durumun bölgesel ve küresel etkileri hakkındaki endişelerini aktaran Nderitu, "toplumların barışçıl şekilde bir arada yaşayabilmesi için tüm çabanın sarf edilmesi" gerektiğini vurguladı.
YOĞUN ELEŞTİRİ ALTINDAYDI
UAD'de bile İsrail'in BM Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni ihlal ettiği görüşülürken, Nderitu'nun tepkisiz kalması ve sessizliğini koruması geniş tepki görmüştü. Gazeteciler günlük basın toplantılarında tepkilerini dile getirirken, yaklaşık 50 BM personeli BM Soykırımın Önlenmesi Özel Danışmanı'na tepkilerini ortaya koyan bir mektup göndermişti.
Daha sonra 16 insan hakları örgütü, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'e mektup göndererek, "Filistinliler toplu bir şekilde katledilirken" Nderitu'nun tepki vermemesini eleştirmişti.
Nderitu'nun tarafsızlığını sorgulayan insan hakları örgütleri, Özel Danışmanı'nın "bağımsız ve dış etkiye maruz kalmadan" görevini yerine getiremediğini ifade etmişti.