Katılımcıların üçte ikisinden fazlası yapay zekayı iş, okul ya da günlük yaşamlarında sıkça kullandığını belirtirken, kullananların yalnızca yüzde 46’sı bu sistemlere güvenmeye istekli olduğunu söyledi. Araştırma, insanların teknik yeterliliğe kısmen inandığını; ancak etik, güvenlik ve adalet konularında ciddi kuşkular taşıdığını ortaya koydu.

İş yerinde yapay zeka kullananların oranı yüzde 58 olarak belirlendi. Bu kullanıcıların üçte biri ise yapay zekayı haftalık ya da günlük olarak kullanıyor. Verimlilik artışı, bilgiye erişim kolaylığı ve yenilikçilik gibi katkılar öne çıkarken, katılımcıların neredeyse yarısı yapay zekanın gelir getirici faaliyetleri artırdığını belirtti.

Ancak bu yaygın kullanımın ciddi riskler de barındırdığı vurgulanıyor. Sohbet robotlarını kullanan çalışanların yarısı, şirket politikalarını ihlal ettiklerini itiraf etti. Bazı örneklerde, hassas bilgilerin halka açık yapay zeka araçlarına yüklendiği ve üst düzey yöneticilerin deepfake içeriklerinin üretildiği bildirildi.

Ayrıca, çalışanların yüzde 57’si işlerinde yapay zeka kullandıklarını gizlediğini, bu çıktıları kendi çalışmalarıymış gibi sunduklarını ifade etti. Bu kişilerin çoğu, elde ettikleri içeriği doğrulamadan kullandığını kabul etti. Sonuç olarak, yüzde 56’lık bir kesim bu nedenle hatalı sonuçlara ulaştığını söyledi.

KPMG Genel Müdürü Samantha Gloede, “Güven, yapay zekanın benimsenmesinde en güçlü belirleyici” diyerek şirketlerin bu konuda geç kalmaması gerektiğini vurguladı. Gloede’ye göre, çalışanların yapay zeka konusunda eğitimsiz olması onları kendi başlarına hareket etmeye zorluyor.

Ankete göre, çalışanların yarısı yapay zekanın nasıl çalıştığını tam olarak anlamıyor. Her beş kişiden sadece ikisi bu konuda herhangi bir eğitim aldığını söylüyor. Gloede, şirketlerin “güvenilir yapay zeka çerçevesi” gibi ilkelere dayalı uygulamalarla bu açığı kapatabileceğini savunuyor.