İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı İzelman, İzenerji ve Egeşehir şirketlerine bağlı DİSK üyesi yaklaşık 23 bin işçinin grevi beşinci gününe girdi. Belediye ve sendika yönetimleri arasındaki uzlaşmazlıkta tansiyon hayli yükselirken taraflar karşılıklı açıklamalarda bulundu. işçilerin Gündoğdu Meydanı'na yürüyerek miting yaptığı sırada Belediye Başkanı Cemil Tugay da objektiflerin karşısına geçti. 

Tugay, Bornova Belediyesi'nde düzenlediği basın toplantısında, İzmirlinin hakkını gözeterek uzlaşıya açık olduklarını söyledi. Dün akşam Alsancak Kordon'da bizzat yaptığı temizlik çalışması hakkında konuşan Tugay, kötü görüntünün önüne geçmek istediklerini ve grevde olmayan çalışanlarla çöpleri toplamaya başladıklarını söyledi. Tugay, "İzmir halkı, Türkiye'nin neredeyse tamamı bu olayda haklılığımızı anlamış durumda. Yaptığımızı onayladılar, destek oldular” dedi.

TUGAY: "ÇALIŞMAK İSTEYENİ ENGELLEMEK SUÇTUR"

Sendika üyeliğinin gönüllü bir üyelik olduğunu, greve katılma hakkı kadar katılmama hakkı da bulunduğunu söyleyen Tugay, “Greve katılmama kararı almış çalışanlara da saygı göstermeniz lazım. Karışamazsınız, müdahale edemezsiniz, baskı kuramazsınız. Onları sendikadan atmakla tehdit edemezsiniz. Onlar ben çalışacağım, işimi yapacağım, çöp toplayacağım dediği zaman hayır bunu yapamazsın diyemezsiniz. Bunların hiçbiri hukuki değil. Hatta çalışmak işini yapmak isteyene engel olursanız bu bir suçtur. Bununla ilgili hukuki sonuç işinizi kaybetmeye kadar gidebilir” dedi.

TUGAY: "SENDİKA İŞÇİLERE BASKI YAPIYOR"

"Greve katılma hakkının yanında katılmama hakkının da olduğunu söyleyen Başkan Tugay, sendikacıların işçilere baskı yaptığını öne sürdü. Grev kararı alındığından beri DİSK Genel-İş Sendikasının İzmir'deki şube yöneticileri ve Ege Bölge Temsilcisinin işçileri açıkça tehdit ttiğini söyleyen Tugay, "Yürüyüşlerde, toplantılarda insanları görünce diyorsunuz ki gönülden katılım var. Ama bize gelen bilgiler tam olarak böyle değil. Neredeyse 2-3 saatte bir yoklama alınıyor, imzalarımız alınıyor, gelmezseniz sendikal haklardan mahkum bırakırız diye tehdit ediliyoruz, greve katılmazsanız sizi sendikadan atarız diye tehdit ediliyoruz, o nedenle alana gitmek zorunda kalıyoruz, orada o görüntüyü vermek zorunda kalıyoruz diye söyleyen çok sayıda çalışanımız var" dedi.  

TUGAY: "SENDİKACILAR ÇALIŞANIN İŞİNE ENGEL OLUYOR"

Tugay, "Üzüntüyle söylüyorum, sendikacılar çalışanın işine engel oluyorlar. Fotoğraf aklımdan gitmedi, park ve bahçeler şantiyesinin girişine şube başkanı bir sandalye koydu yolun tam ortasına, geçişi engelledi. Bir başka sandalye koydu, oraya da ayak ayak üstüne oturdu bekledi. Bir başka sendika kıyafeti giymiş kişi de diğer tarafta girişi kapattılar. Belediye Başkanlarımızdan bazıları, ilçelerinde yapılmak istenen çalışmalara yol kapatılarak, arabaların anahtarları alınarak engel olunduğunu anlattılar" diye konuştu.

"TÜRKİYE'DEKİ EN İYİ TEKLİFİ VERDİK"

Uzlaşmaya, görüşmeye açık olduklarını belirten Tugay, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin teklif olarak masaya koyduğu rakamların Türkiye'de belediye çalışanlarına verilmiş en yüksek rakamlar olduğunu söyledi. Tugay, "Bu rakam Genel-İş'in imzaladığı hiçbir sözleşmede verilmiş değildir. Türkiye'de, İzmir'in ilçe belediyelerinde ya da diğer büyükşehir belediyeleri dahil hiçbir yerde daha yüksek bir rakam teklif edilmemiştir. Böyle bir şey yoktur" dedi.

TUGAY, SELEFİ TUNÇ SOYER'İN SORUMSUZ DAVRANDIĞINI SÖYLEDİ

Önceki dönem İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in, görev süresinin bitimine beş gün kala Türk İş Sendikası'na bağlı İzdoğa Şirketi personeline yüksek miktarda zam yaparak sorumsuz davrandığı tepkisini tekrarlayan Tugay, "Biz DİSK'e en iyi tekliflerde bulunmamıza rağmen, eşit işe eşit ücret söylemiyle referans aldıkları tek şey, ben göreve gelmeden önce önceki belediye başkanının diğer sendikaya imzaladığı sözleşmede yaptığı ölçüsüz artıştır. Onu gerekçe göstererek biz de o ücretleri isteriz diyerek talepte bulundular. Çalışanlarımızın hakları bizim garantimiz ve teminatımız altında. Onların haklarını en üst düzeyde vermek bizi sadece mutlu eder. 23 bin kişiyi kapsayan böyle bir toplu iş sözleşmesinde eğer biz o rakamları verirsek bunu İzmir Büyükşehir Belediyesi bütçesinin kaldırması mümkün değil. Bizden yapamayacağımız bir şey istiyorlar. Aradaki farkın mümkün olan en kısa zamanda düzeltileceğini defalarca kendilerine söyledim" diye konuştu.

DİSK, EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET İSTEDİ

2019'da İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na seçilen Tunç Soyer, 2023 yerel seçiminde CHP Genel Merkezi tarafından tekrar aday gösterilmemişti. Soyer, seçime beş gün kala, 26 Mart 2023'te Türk İş Sendikası'na üye olan İzdoğa şirketindeki belediye işçilerine yüzde 67 oranında zam yapmıştı. DİSK de "Eşit işe eşit ücret" ilkesiyle aynı hakları talep etti. DİSK Genel İş Sendikası, şu şemayı yayımlamıştı:

"SENDİKALAR ARASINDAKİ ÜCRET FARKINI KAPATMAYI AMAÇLIYORUZ"

Yine bu noktada, ben göreve geldikten sonra geçen Ağustos'ta aradaki farkı kapatalım diye toplu iş sözleşmesinde olmadığı halde yüzde 7'39;luk artış yaptık biz. Diğer sendikayla Genel-İş'in üyeleri arasında fark kapansın onu amaçladık. Ama onu yaparken de şunu da söylemiştik; şu yüzde 7 artışı önümüzdeki yılın artışına da sayın dedik. Normalde şu anda ilk 6 ay için önerilen yüzde 30,39'luk artış, yüzde 7 ile birlikte 37-38 oranına tekabül ediyor. Memur maaş artışları yüzde 11, asgari ücrette yüzde 30, emekli maaşlarını biliyorsunuz. Türkiye'de daha bugün 2 büyükşehir belediye başkanımız aradı, özellikle sordum ne ücret veriyorsunuz dediğimde rakamların en az 20-25 bin lira altında bizim önerdiğimiz. Gerçekten çok iyi teklif ediyoruz. Aksini söyleyen varsa söylesin, Türkiye'de en iyi teklifi vermiş durumdayız” dedi.

"VEREBİLDİĞİMİZ EN İYİ TEKLİFİ VERDİK"

“Bizim görüşmeler açısından, uzlaşma açısından kapımız açık. Verebildiğimiz en iyi teklifi verdik. Bundan ötesine gitmemizin adı sorumsuzluk olur” diyen Tugay, sözlerini şöyle sürdürdü: 
“Üzülerek izliyorum, maalesef siyasi fırsatçılığı konusuna dönüşmüş durumda. İzmir Büyükşehir Belediyesi'ni ve beni sendikal haklara karşı olan, işçi haklarına karşı olan insanlar gibi göstermeye çalışıyorlar. Çok büyük ayıptır bu. Siz bu Türkiye'nin diğer 80 ilini görmeyeceksiniz, hatta CHP'li olmayan belediyelerinde olan biteni görmeyeceksiniz, Türkiye'nin genel ekonomisiyle ilgili belediyelerinize yapılan baskılarla ilgili konuları kaale almayacaksınız, bir günde 5 CHP'li başkanın tutuklanmış olmasını, sadece İstanbul'da 8 ilçe ve belediye başkanının tutuklu olmasını ve cezaevinde olmasını önemsemeyeceksiniz, Türkiye'de herkesin umudu olmuş durumda olan CHP'yi kalesi gibi yılladır yönettiği İzmir'deİ üstelik sadece CHP burayı yönettiği için yapılanabildiğiniz örgütlenebildiğiniz İzmir'de hedef alacaksınız. Bunun hiçbir vicdan tarafınca kabul edilmesi mümkün değil."

"ÇALIŞANLARIMIZA YÜKSEK ÜCRET VERELİM, DİĞER HİZMETLERİMİZİ YAPMAYALIM MI"

"İzmir dışında bu ülkede 80 şehir var. Oralarda sadece işçiler değil, milyonlarca haksızlığa uğramış insan var. İzmir'de belediyeler dışında da çalışılan kurum şirket memurlar var, profesörler bu kadar maaş almıyoruz diyorlar. Doktorlar öğretmenler polisler biz bu kadar maaş almıyoruz diyorlar. Emekliler aldıkları maaşla hiçbir şey halledemez durumdalar. İzmir Büyükşehir Belediyesi böyle bir ortamda, son bayramda olduğu gibi insanlarımıza sosyal destekler sağlamak için de mücadele ediyor. Kamu kaynağı kullanıyor. Kamu kaynağı halkın vergilerinden geliyor. Halkın parasını kullanırken şunu mu yapmamızı istiyorlar; çalışanlarımıza yüksek ücretler verelim diğer hizmetleri yapmayalım mı? Bütçe yetmediği zaman nereden feragat edileceğini düşünüyorsunuz?"

TUGAY: "SENDİKA YÖNETİCİLERİ YALAN SÖYLÜYOR"

"Siyaset fırsatçılarına soruyorum; sendikal hak savunuculuğu yapıyor gibi konuşmasınlar, samimi değiller. Fırsatçı durumdalar. Sorun çıktı ortada duyguları istismar edilecek bir insan grubu var, onları yalanlarla istismar etmeye kandırma kışkırtmaya çalışıyorlar. Sendika yöneticiler yalan söylüyorlar. Çok fazla yalan söylediler, yalan söylemeye devam ediyorlar. Yalan söyleyerek uzlaşmaya varılmaz. Ücretleri açıklıyorsunuz bizi zor durumda bırakıyorsunuz diyorlar ama kendileri basına bordro paylaşıyorlar. Bulabildikleri en düşük rakamlı bordroyu paylaşıyorlar ama belediyede ortalama kim hangi grupta ortalama hangi ücretleri alıyor diye bordro paylaşsak inanın onun ne kadar büyük bir yalan olduğunu herkes görecek. Bizim derdimiz işçimizi insanlarla karşı karşıya getirmek olabilir mi? İşçimizle çalışanımızla hiçbir sorunumuz yok. Hizmetlerimizi onlarla yapıyoruz. Ama burası bir fabrika değil, mal üretip satıp kar eden, o karı sonra çalışanlarına paylaştıracak bir kurum değil. Geliri sabit, vatandaşın vergisinden belediyeye düşen pay. Hizmet edeceği insanlar bütün İzmir halkı. 4,5 milyon insan. Sadece bir grubunu memnun etmek, olmaz bu. Tamamına hizmet götürmemiz lazım.”

"BU BELEDİYEDE BİZİM SAYEMİZDE ÖRGÜTLENDİNİZ"

“Neye imza attığına baksın insanlar. Bu siyaset fırsatçılığını niye İzmir’de yapıyorlar? CHP’ye burada zarar vererek neyi amaçlıyorlar? Sadece İzmir’e zarar vermek değildir bu, Türkiye’ye zarar vermektir. Neyin peşindesiniz? Böyle bir dönemde bu mudur yapacağınız? İzmir’i çöpe boğmak, insanları toplu ulaşımdan mahrum bırakmak, başka yerlerde ağzınızı açmamak, belediye başkanlarının 5’inin birden hapse atıldığı gün en tepenizdeki idarecinizle, DİSK’in Genel-İş’in genel başkanıyla miting yapıp, orada ücret pazarlığı yapmak, bu mu sizin bu ülkeye sahip çıkışınız? Bataklığı bununla mı kurutacaksınız? Sadece bizim belediye çalışanlarımızın iyi ücret almasıyla Türkiye’nin sorunu çözülmeyecek. İzmir’in çöpe boğulmasıyla Türkiye’nin sorunu çözülmeyecek. İzmirlilerin sağlığının bozulmasıyla Türkiye’nin sorunu çözülmeyecek. Mücadelenizi doğru kişilere doğru yöne doğru yapın. Biz sizin dostunuzuz. Bizim sayemizde burada örgütlendiniz. DİSK, Genel-İş bizim sayemizde İzmir’de var. Bunu nasıl istismar edersiniz? Bu haksızlığı nasıl yaparsınız? Bu bana değil, belediye başkanı arkadaşlarımıza değil, CHP’ye de değil, İzmir’e yaptığınız büyük bir ayıp, haksızlıktır. İzmir bunu hak etmiyor. İzmir’in demokrat, laik, cumhuriyetçi, Atatürkçü insanları CHP’ye bir şey emanet etti. Önce bu şehri emanet etti sonra değerlerini emanet etti. Sonra CHP’nin kalesi olma anlamını emanet etti. Ve dedi ki; İzmir’de öyle bir hizmet yapın ki Türkiye düşünsün, biz de keşke İzmir gibi olsak desin."

"BELEDİYEYİ ÖNÜNÜZDE DİZ ÇÖKTÜRMEYECEĞİM"

Siz bu anlayışın, mücadelenin neresindesiniz? O siyaset fırsatçılarına söylüyorum; biz sendikayla anlaşamadık diye hemen ortaya çıkıp sanki sendikal haklar için çok büyük mücadeleler veriyormuş gibi, bu ülkede sanki iktidara talipmiş gibi sanki siyasi olarak halkta karşılıkları varmış gibi kalkıp o açıklamayı yapmanın ne alemi var? Niye işçimizle aramıza girmeye çalışıyorsunuz? Neden insanların duygularıyla oynuyorsunuz. Bu kışkırtmanız ayıp değil mi? Utanmıyor musunuz yaptığınızdan? Ülkenin hali böyleyken esnafımız, çiftçimiz, emeklimiz, memurumuz bu haldeyken bu mudur sizin hedef yapabileceğiniz, meydan okuyacağınız yer. İzmir’i de İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni de önünüzde diz çöktürmeyeceğim. Haberiniz olsun.”

ÖZGÜR ÖZEL: "MUTLAKA BİR ÇÖZÜM BULUNACAKTIR"

İzmir'deki grev bugün CHP Genel Merkezi'nin de gündeminde yer aldı. CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek, klaşan Kurban Bayramı öncesinde sorunun kalıcı ve adil bir şekilde çözüme kavuşması için çaba gösterdiklerini belirtti. 
CHP Genel Başkanı Özgür Özel de Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu'nu ziyaretinin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Özel, İzmir'deki grev hakkında şöyle konuştu: "Sonuçta sendikal örgütlenme bizim arkasında durduğumuz bir haktır. Bu hakkın kullanılmasına söyleyecek hiçbir sözümüz yoktur. Siyaset de sendikal siyaset ve mücadele de bizim yaptığımız siyasette makule göre yapılır. Ortalamaya göre yapılır. Ortalama vicdan, ortalama akıl, ortalama beklentiler vardır. Bundan uzaklaştıkça, makuliyetinizi kaybettikçe, desteğini kaybetmeye başlarsınız. Buradan kimse bize greve çıkmış işçiye laf söylememizi falan beklemesin. Ama nasıl onların hakları varsa belediye yönetiminin de hakları vardır. Belediye başkanı eldiveni eline geçirmiş, çöp toplarken sen bu çöpü toplayamazsın, grev kırıcılığı yapamazsın demek doğru değil. Bir başka işçi getirip sendikasız bir işçi grubunu anlık ücretlendirip o çöpü toplatırsanız, bu yasaya aykırıdır, bunu yapamazsınız. Ama bugün İzmir halkı çıktı kendi evinin önündeki çöpü kaldırdı. İzmir halkına mı grev kırıcı diyeceksiniz? O yüzden bu meseleler hassas, CHP örgütlenme özgürlüğünü teminatı, bu işi getirmiş, savunucusu bir partidir. Nezaket ve kurallar çerçevesinde ilerleyeceğiz. Mutlaka bir çözüm bulunacaktır.

TUNÇ SOYER'DEN AÇIKLAMA GELDİ

Konuyla ilgili sosyal medya hesabından açıklama yapan Tunç Soyer ise şu ifadeleri kullandı;

*İzmir’de grevin 5. Günü doldu. Her İzmirli gibi İzmir’de yaşananlar nedeniyle çok üzgünüm. 

*5 yıl boyunca biz de çok büyük krizlerle mücadele ettik, bu deneyimlerin ışığında bu krize dair bir çözüm önerimi paylaşmak üzere yazıyorum. 

*Yerel seçime 5 gün kala yaptığımız ve 5800 işçiyi kapsayan TİS bu grevin adeta müsebbibi olarak gösterildi. Oysa o dönem büyükşehir belediye başkan adayımız dahil pek çok aday sözleşmenin imzalanmasının alacakları oya pozitif katkı yapacağı konusunda çok net oldukları için bir an evvel yapılmasını arzu ediyorlardı. Dolayısıyla o günün koşullarında yeni seçilecek yönetimi zora düşürmek değil tam tersine kolaylaştıracak bir etki yapacağını bildiğim için ve Sodemsen aracılığıyla yürütülen müzakereler mutabakat ile sonuçlandığı için TİS'i imzaladık. 

*Kaldı ki, imzalanan sözleşmedeki rakamlar daha sonra yapılan diğer IBB şirketlerindeki toplu  sözleşmelerde de uygulandı. 

*Bugün oluşan yevmiye farkının bir nedeni de 2025 yılında, sözleşmelerin tamamında yer alan birinci yıl sonunda oluşan enflasyon oranındaki artıştan kaynaklanmaktadır.

*Sonuç olarak verdiğimiz zam yüksek enflasyon koşullarında işçiyi memnun edecek ve o günkü bütçemiz çerçevesinde  belediyeyi zor durumda bırakmayacak bir orandı. 

*Belediye mevzuatı çok açıktır. Personel giderleri, belediye bütçesinin %30’unu aşamaz. Bu sınırın altında kaldık. 

*O sözleşmede bulunan “işe devam primi” çalışan işçiye çalıştığı için verilen bir prim değildir. Benim görev süremden önce yapılan TİS’lere konmuş ve işçiye zaten verilecek olan ücretin, sendikal nedenlerle, "sosyal haklar" başlığı altında düzenlenmesinden ibarettir. 

*5 yıl boyunca, eşit işe eşit ücret ilkesi doğrultusunda hareket ettim ve  tüm TİS’lerde en çok bu ilkeyi gözettim. 

*Ülkeye örnek olacak hizmetler üreten bir şehir olmak için, iş barışı ve iş huzurunu temin etmenin en temel önceliklerinden birinin bu ilke olduğuna inandım.  

ÖNERİLERDE BULUNDU

*Uluslararası derecelendirme kuruluşu Fitch tarafından AAA ile değerlendirilen İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin bugün içine düştüğü finansal sıkıntı, geçen dönem yapılan TİS’ler veya işe alımlar nedeniyle değil, Hükümetin silkeleme politikası nedeniyle, ödeneklerinden yapılan çok büyük kesintilerdendir. Zaten mevcut yönetim bu kesintiler öncesinde 2 Eylül 2024'te belediyenin ödeyemeyeceği bir borcu yoktur açıklaması yapmıştır. Kaldı ki son dönemde işe alındığı söylenen ve binlerle ifade edilen rakamlar da gerçek değildir.  

*Sonuç olarak geçmişte hata aramanın bugün gelinen noktayı çözmeye bir faydası yoktur. Maalesef tarafların uzlaşma zemini her geçen dakika kaybolmakta ve şehirde gerilim yükselmektedir. 

*Yapılması gereken; tarafların birbirleriyle muhatap olmadan bir çözüm üretilmesidir. 

*Somut önerim, tarafların üzerinde mutabık kalacakları bir arabulucunun her iki tarafla ayrı ayrı görüşerek, her iki tarafın da çözümden yana adım atmalarını sağlamasıdır. 

*Ancak böyle bir yöntem sonucunda tarafların el sıkışmak için bir araya gelmeleri mümkün olur. 

*Yıllar süren uzun sendikal mücadelelerle kazanılmış sendikal hakların da Türkiye’nin üçüncü büyük şehrinin uzun yıllardır ülke nezdinde yarattığı itibarın da korunması ancak böyle mümkün olacaktır. 

*Eşit işe eşit ücret derhal sağlanamasa da o hedeften vazgeçmeden ve sefalette değil refahta eşitlik hedefi korunarak her iki taraf da, İzmirli de huzura kavuşabilir.