CHP Sözcüsü Deniz Yücel, Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı sonrası basın açıklaması yaptı.

"BORCU BORÇLA KAPATMAYA ÇALIŞIYORLAR"

Yücel, konuşmasında şunları söyledi:

* "Ülkemizdeki ekonomik buhran, dar gelirli vatandaşlarımızı nefes bile alamaz hale getirdi. Vatandaşta para yok, cepler bomboş. İnsanlar ümitsiz, toplumun büyük bir kesimi geleceğe kaygıyla bakıyor. Ya bankalardan yüksek faizle kredi çekiyorlar ya da kredi kartlarına yükleniyorlar. Çünkü hayatlarını idame ettirmek için başka çareleri yok. Borcu borçla kapatmaya çalışıyorlar.

* Son verilere göre; vatandaşın kredi borcu 3 trilyona yaklaştı. Tüketicilerin bankalara olan borcu son 1 ayda 152 milyar lira arttı… Bireysel kredi kartı borçları geçtiğimiz yıla göre yüzde 157 artarak 1 trilyon 200 milyara yükseldi. Borçlar arttıkça icra dairelerindeki dosyalar da artıyor. Resmi verilere göre son 20 günde icra dosyaları yüzde 15 oranında arttı. Bakın bu çok ciddi bir oran! Bu ülkede her 4 vatandaştan biri, borcu nedeniyle icralık… İşte 22 yıldır iktidarda olan AKP hükümetlerinin ülkeyi getirdiği ekonomik tablo bu…

"EMEKLİLERLE NE DERDİN VAR SAYIN ERDOĞAN?"

* Hal böyle iken; Sayın Erdoğan, büyük bir pişkinlikle en düşük emekli maaşını 'sanki bir müjdeymiş gibi' 10 bin lira olarak duyurdu… Herhalde, utanma duygusunu da kaybetmiş olacak ki, üstüne bir de 2024’ü 'Emekli Yılı' ilan etti… Emeklilerle ne derdin var Sayın Erdoğan? Emeklilere düşman mısın sen?

* Bir kilo etin fiyatı 500 liraya dayanmış, en ucuzunu alayım deseniz bile, 1 kilo peynirin fiyatı 200 lira olmuş, bir litre süt 30 lira, patatesin kilosu 20, soğanın 10 lira olmuş! Meyve sebze fiyatları el yakıyor… Kira artışlarını, elektrik, su, doğalgaz faturalarını söylemiyorum bile… Sayın Erdoğan itibardan tasarruf etmeyecek diye bu ülkede insanlar, pazar tezgahlarından çürük meyve sebze topluyor… 

"EK ZAM, CEBE GİRMEDEN BUHARLAŞIP GİDİYOR"

* Saray itibardan tasarruf etmeyecek diye vatandaşlarımız, ucuza ekmek alabilmek için sabahın kör karanlığında saatlerce kuyrukta bekliyor. Saraya ve yandaşlarına akan kaynaklar, iş emeklilere gelince birdenbire kesiliyor. AKP, bütün emekli maaş zamlarını eşitleyerek sorunu çözmüş gibi yapmaya çalışıyor. Ama yüzde 127’lik enflasyon karşısında verilen ek yüzde 7’lik zam, cebe girmeden buharlaşıp gidiyor.

* Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel haftalık grup toplantısında söyledi. '2002 yılında, en düşük emekli maaşı asgari ücretin % 147’si kadardı, bugün % 44’ü kadar!' Emekliler de bu ülkenin vatandaşı!  Emeklilerin de aileleri var! Emeklileri yok sayan, onları açlığa, sefalete, yokluğa ve yoksulluğa mahkum eden anlayışı reddediyoruz. Emeklilere sesleniyorum. Gelin bu anlayışı sandığa gömelim! Sizlere açlığı, yokluğu ve yoksulluğu reva gören bu anlayışa sandıkta ders verelim. Emekli yakınlarına sesleniyorum! Yıllarca emek verip, alınteri döküp sizleri büyüten, okutan, meslek sahibi yapan, hayata hazırlayan annelerinize, babalarınıza, büyüklerinize bu yokluk ücretini reva gören anlayışa 'Artık yeter' diyelim.
  
* Biz emeklilerin haklarını savunmaktan, yaşadıkları mağduriyeti dile getirmekten vazgeçmeyeceğiz. Bir kez daha söylüyoruz! Emeklilerimizin insan onuruna yaraşır bir hayat sürmesi için en düşük emekli maaşı en az asgari ücret kadar olmalıdır. Aylık bağlama oranlarında ve katsayılarda adaletsizliğe son verilmeli, emekliler yıllar boyunca verdikleri emeğin karşılığını hakkıyla ve layıkıyla, eksiksiz bir şekilde almalı. 

MERKEZ BANKASI AÇIKLAMASI

* Çok iyi biliyorsunuz; sadece emekliler değil, toplumun tüm kesimlerinde yoksulluk derinleşiyor… Yapılan araştırmalar, gıda fiyatlarındaki artışın 'açlık riskini' günden güne arttırdığını gösteriyor… Açlık sınırı 17 bin 2 liralık asgari ücreti geçti. Halk, her gün açlıkla sınanıyor ama son 1 haftadır konuşulan, Merkez Bankası Başkanı ve ailesinin pembe dizi kıvamındaki maceraları…. Merkez Bankası Başkanı, göreve geldiği günden bu yana para politikaları ve ekonomide attığı adımlar yerine, gafları, ailesi ve kendisine sağlanan ayrıcalıklarla gündeme geldi…

* Bir ülkenin Merkez Bankası Başkanının bu tarz haberlerle anılması; başta o ülkenin ekonomisi ve o ülkede yaşayan insanlar olmak üzere kimseye fayda sağlamaz. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın, kurumsal yapısına ve ciddiyetine zarar verilmesi, para politikaları açısından en önemli devlet kurumlarından birinin, magazinel konularla gündeme gelmesi, ülkemizin itibarını zedeleyen ciddi bir sorundur. Kendi içindeki hesaplaşmaları, kamuoyu önünde bir güç savaşına dönüştüren AKP’nin tek yaptığı, ülkemizin itibarını zedelemektir.Her zamanki gibi AKP, kendi istikbalini, ülkenin istikbalinden önde tutuyor… Bu çekişmelerden yine halkımız zarar görüyor. 

* Merkez Bankası demişken, dün politika faizi 250 baz puan arttırıldı ve % 45'e yükseltildi. Ne demişti Erdoğan: 'Bu kardeşiniz iktidarda olduğu sürece faiz yükselemez, faiz devamlı düşecektir. Göreceksiniz enflasyon da faizle birlikte düşecek'. Bunu defalarca söyledi. Ve en son 14 Mayıs seçimlerinden kısa bir süre önce söyledi. Ama ne faiz düştü, ne de enflasyon… Bu sözler söylenirken faiz % 8,5 idi, enflasyon % 45,5. 9 ayda faiz de, enflasyon da düşmedi, aksine fırladı. 'Faiz sebep, enflasyon sonuç' gibi cin fikirleri olan Sayın Erdoğan, ülkeyi batırdı."

"SORUN, ÇATIŞMA, ÇEKİŞME SÖZ KONUSU DEĞİL"

Deniz Yücel, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş ile Mezitli ve Konyaaltı Belediye başkan adaylarının adaylıklarının geri çekileceği yönündeki iddiaların sorulması üzerine Yücel, “Basın toplantısına başladığım sırada, MYK toplantımız devam ediyordu. MYK toplantımızda böyle bir gündem olmadı, olmadığını biliyorum” dedi.

Yücel, DEM Parti ile görüşmelere yönelik soruya, “TBMM’de temsil edilen her siyasi parti ile görüşürüz. DEM Parti de TBMM’de temsil edilen bir partidir. Bu demokrasinin gereğidir. Ancak onların belli seçim çevrelerinde, belli illerde, belli ilçelerde aday çıkarıp, çıkarmamaları kendi kararlarıdır, kendi tercihleridir. Bize düşen bir söz olmaz” yanıtını verdi. Yücel, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in ‘DEM’li kafalar’ yönündeki açıklamasına da soru üzerine “Sözleri kendisini bağlar” karşılığını verdi.

CHP’nin İzmir ve ilçe adaylarının sorulması üzerine de Yücel, “İzmir Büyükşehir Belediye başkan adayımızın, ilçe başkan adaylarımızın açıklanmamasının sebebi; partimizin yetkili kurullarının, organlarının, yetkililerinin titizlikle çalışma yapmalarıdır. İzmir’in ilçeleri ile ilgili bir tartışma olduğu konusunda bende herhangi bir bilgi yok. Benim ismimin geçmesi ile ilgili de herhangi bir bilgi yok. İzmir siyasetçisiyiz, İzmir milletvekiliyim, geçmişte il başkanlığı yaptım. Dolayısıyla İzmir ile ilgili herhangi bir konuda, çeşitli yakıştırmalar yapılabilir, bize ulaşan bir sorun, çatışma, çekişme söz konusu değildir” dedi.

PM’de İzmir adaylarının gündemde olup olmayacağı sorusuna da Yücel, “İller ile ilgili şu anda paylaşacağım bir bilgi yok. Ancak 200’ün üzerinde seçim çevresi ile ilgili aday açıklama konusunda hazırlık var. Nihai kararı verecek olan PM’dir. PM toplantımızın bitiminde sizlerle paylaşılacaktır” karşılığın verdi.