İnsan Hücresi Atlası projesi, insan bedeninin her bir bölümünü hücre düzeyinde incelemeyi ve bu hücrelerin nasıl oluştuğunu anlamayı amaçlıyor.

BBC'de yer alan habere göre projenin liderlerinden Prof. Muzlifah Haniffa, araştırmalarının hastalıkların daha etkili tedavisine katkı sağlayabileceğini ve aynı zamanda insanların daha uzun süre sağlıklı ve genç kalmalarına olanak tanıyacak yöntemlerin keşfine yardımcı olabileceğini ifade etti.

Haniffa, “Cilt hücrelerini manipüle ederek yaşlanmayı yavaşlatabilirsek, daha az kırışıklık elde edebiliriz” dedi. Ayrıca, hücrelerin gelişim sürecini doğumdan yetişkinlik dönemine kadar detaylı bir şekilde anlamanın, “Kalp ve cilt gibi organları nasıl gençleştirebiliriz?” sorusuna yanıt bulmak için önemli bir fırsat sunduğunu belirtti.

Araştırmacılar, şu anda bu düzeye ulaşmanın zaman alacağını belirtse de anne karnındaki fetüste deri hücrelerinin gelişim sürecini anlamada önemli ilerlemeler kaydettiler.

Bir yumurta döllendikten hemen sonra tüm hücreler aynı yapıya sahiptir. Ancak üç hafta içinde, “kök hücre” olarak adlandırılan özel hücrelerde bazı genler devreye girer ve talimatlar üreterek vücudun farklı uzuvlarının gelişimini başlatır. Bu süreçte hücreler, farklı dokulara dönüşmek üzere ayrışır ve özelleşir.

Araştırmacılar, cilt gibi vücudun en büyük organını oluşturmak için hangi genlerin hangi zamanda ve hangi bölgelerde aktive olduğunu tespit etmeyi başardı. Mikroskop altında belirli kimyasallarla renklendirilen bu genlerin, işlevlerine göre farklı tonlarda ayrıştığı görüldü.

Örneğin, turuncu renge dönen genlerin cildin yüzey yapısını oluşturduğu, sarı renkli olanların ise cilt rengini belirlediği keşfedildi. Bunun dışında, kılların uzamasını sağlayan, terlemeyi düzenleyen ve dış dünyaya karşı koruma işlevi gören birçok başka gen de tespit edildi.

Nature dergisinde yayımlanan bir araştırma, kök hücrelerin insan cildini oluşturmak için kullandığı komuta dizinini ortaya koydu. Bu talimatları çözümlemek, tıp dünyasında heyecan verici olasılıkların önünü açıyor. Araştırmacılar, fetüs cildinin iz bırakmadan kendini onarabilme yeteneğini zaten biliyorlardı, ancak yeni keşfedilen komuta dizini, bu sürecin nasıl işlediğini detaylandırarak önemli bilgiler sundu.

Bir sonraki adım, bu sürecin yetişkin cildine uygulanarak cerrahi prosedürlerde kullanılıp kullanılmayacağını araştırmak olacak. Araştırma, ayrıca bağışıklık hücrelerinin derideki kan damarlarının oluşumunda kritik bir rol oynadığını gösterdi. Bilim insanları, laboratuvar ortamında bu talimatları taklit ederek kök hücrelerden yapay cilt üretmeyi başardı.

Doğru kimyasalları, doğru zamanda ve yerde kullanarak aktif ve pasif genleri kontrol eden araştırmacılar, küçük deri parçaları üretmeyi başardılar. Üretilen bu parçaların üzerinde küçük tüylerin çıkması, çalışmanın ne kadar ilerlediğine dair önemli bir işaret oldu

Prof. Haniffa’ya göre, çalışmanın nihai amacı tekniği mükemmelleştirmek. “Eğer insan cildinin nasıl yapıldığını tam olarak anlarsak, bu bilgiyi doku nakillerinde kullanarak yanık hastalarına yeni tedavi seçenekleri sunabiliriz. Ayrıca, saç kökleri oluşturabilirsek kellik sorunu yaşayan bireylerin saç çıkarmasını sağlamak mümkün olabilir,” ifadelerini kullandı.

Araştırmacılar, laboratuvar ortamında üretilen derinin sadece doku nakilleri için değil, aynı zamanda kalıtsal cilt hastalıklarının gelişim sürecini anlamak ve yeni tedavi yöntemlerini test etmek için de kullanılabileceğini belirtti.

Embriyodan yetişkinliğe kadar organ ve dokuların gelişimini yöneten genetik talimatlar, embriyonun her bölgesinden sinyaller halinde gönderilir. Bu süreç, yaşam boyu devam eder ve vücudun farklı organlarının gelişimini sağlar.

İnsan Hücresi Atlası projesi, sekiz yıl süren çalışmaları boyunca 100 milyon hücreyi analiz ederek beyin ve akciğer için taslak atlaslar hazırladı. Araştırmacılar, şimdi böbrek, kalp ve karaciğer üzerinde çalışmalarını sürdürüyorlar.

Cambridge Üniversitesi’nden Prof. Sarah Teichmann, İnsan Hücresi Atlası Konsorsiyumu’nun bir sonraki hedefinin, oluşturulan farklı atlasları bir araya getirmek olduğunu ifade etti. “Bu süreç, fizyoloji ve anatomi konularında yeni içgörüler sağlayacak ve insan bedenine dair anlayışımızı geliştirecek,” diyen Teichmann, bu bilgilerin organ ve dokularımızın nasıl çalıştığıyla ilgili mevcut bilgileri baştan yazmamıza olanak tanıyacağını vurguladı.

Araştırmanın önümüzdeki haftalarda yayımlanacak bulgularıyla, vücudun diğer bölümlerine ait genetik talimatların da açıklanması ve insan yapısının daha eksiksiz bir resmine ulaşılması hedefleniyor.