Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in, STK adı altında tarikat ve cemaatleri okullara sokma ısrarı yargıya taşındı. Atatürkçü Düşünce Derneği ve Eğitim İş başta olmak üzere çok sayıda kuruluş, suç duyurusunda bulundu. Eğitim İş Genel Başkanı Kadem Özbay, bu protokollerin iptali için açtıkları davaların reddediliş sürecini SÖZCÜ’ye anlattı.

Tarikat ve cemaatlerle MEB’in yaptığı protokollerinin iptali için çok sayıda dava açtıklarını belirten Özbay, “Devam eden davalar da var. Danıştay, protokollerin iptali istemli açtığımız çok sayıda davayı, “Bakanlığın takdiri” diyerek, reddetti. Kazandığımız davalarda da mahkeme kararını, MEB uygulamıyor. Anayasa ve Milli
Eğitim Temel Kanunu açıkça ihlal ediliyor” diye konuştu.   

PROTOKOLLER GİZLİ

Bakanlığın 10 yıl önce sadece 1-2 vakıf ve dernekle imzaladığı protokol sayısının, davalar sürerken bugün 2709’a kadar çıktığına dikkat çeken Başkan Özbay, “Protokol imzalanan Ensar, Hayrat, Türgev, Tügva, İlim Yayma gibi bazıları biliniyor. Başka kimler var? Gizli. Cumhuriyetin temeli, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkesi, MEB’de yerini keyfilik ve gizliliğe bıraktı. Öğrenciler, veliler hatta öğretmenler, bir sonraki gün sınıfta derse kimin gireceğini bilmiyor” dedi. Özbay sözlerini şöyle sürdürdü:   

CEMAAT REFERANSI

“Cumhuriyet kurumlarında, liyakat değil sadakat hakim oldu. Tarikat ve cemaat referansları, diplomaların önüne geçti. MEB’in, çocuklara her istediğini yapma ve canının istediğini, derslere sokma gibi bir hakkı yok. STK adı altında toplumun huzurunu bozacak anlaşmaları, anayasanın 2. maddesi ve Milli Eğitim Temel Kanunu’na aykırı yapamazlar. MEB’in işi çocuklara eğitim vermek olsa da, tarikatları okullara sokarak, eğitim vermekten aciz olduklarını kanıtladılar.”  

MÜRİT TOPLUYORLAR

“Tarikatlar bu protokollerle okullarda özellikle yoksul aile çocuklarına ulaşıyor. Kamp, gezi adı altında ‘Tarikatlar iyidir, yardımseverdir’ algısı yayarak, okullardan öğrenci topluyorlar. FETÖ’nün okullardan mürit toplama yöntemini, MEB bu protokollerle tüm tarikat ve cemaatler için açtı. Bakanın tarikat ve cemaatlerle ilgili meclisteki sözleri, okul gruplarında anında paylaşılıp, öğrenci yönlendirilmesi için okul idareleri cesaretlendirildi. Öğrenciler, tarikat ve cemaatler için açık hedef yapıldı.”

DERSLERE GiRMELERi SUÇ!

“Okul dışı faaliyet için izin verilmiş gibi görünse de, tarikat müritleri okullara yerleşti. Cübbeli, sarıklı, çarşaflı yani tarikatların sembol giysilerini giyen bu kişiler, ‘sohbet’ adı altında özellikle yatılı okullardaki öğrencilerle doğrudan temas kuruyor. MEB, ‘veli izin belgesi’ almadan, tarikat cemaat bağlantılı bu kişileri okullara hatta derslere sokuyor. MEB protokol yapsa bile, ‘veli izin belgesi’ olmadan çocuklara, tarikat müritleri ile temas kurduramaz. STK maskesiyle, tarikatçılar okullarda derslere giremez. Anayasa’ya aykırı bu duruma itirazı olan tüm velilere, hukuki desteğe hazırız.”

BAKANLIĞIN “TAKDİR YETKİSİ” ANAYASANIN ÜZERİNDE Mİ?

Milli Eğitim Bakanlığı, 2023 yılında çoğu tarikat ve cemaatlerle protokol anlaşması iptali ve idari soruşturma olan 24 bin 247 davaya müdahil oldu. Davalar için bu yıl eğitim bütçesinden, 297 milyon TL harcandı. Tarikat ve cemaatlerin kapatılması talepli davalar Danıştay’da, “Gönüllülük esas”  ve “Bakanlığın takdir yetkisi” gerekçesiyle reddedildi. Tarikatların okullara girişi, bu kararlarla hukuken açıldı.

1- MAHKEME KARARIYLA TARiKAT KUMBARASI

İHH Vakfı, ‘Her Sınıfın Bir Kardeşi Var’ projesiyle, MEB’le protokol imzaladı. Devlet okullarına kumbara koyup para topladı. Eğitim İş Sendikası, protokol iptali için dava açtı. MEB, “Değerler eğitimi ile uyumluluk var. Vakıfları denetleme yetkisi bizde değil. Öğrencilerden zorla para toplanmıyor. Gönüllülük esası var” diye kendini savundu. Danıştay da, ‘Gönüllük esası var’ diyerek, davayı reddetti. Kumbaralar, ilkokul ve ortaokulda reşit olmayan çocuklarının önüne hâlâ konulup, para toplanılıyor.  

2- MEB DEĞERLER EĞiTiMi VERMEKTEN ACiZ Mi?

MEB ve Hizmet Vakfı, ‘Değerler Eğitimi’ protokolü imzaladı. Anayasanın eşitlik ilkeleri ile Milli Eğitim Temel Kanunu’nun laiklikle ilgili 12. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle 2022’de dava açıldı. Bakanlık mahkemede; milli, manevi, ahlaki değerleri benimsetmek amacıyla protokol imzaladığını savundu. Danıştay Tetkik Hakimi, eğitim ve öğretim hizmetini devlet adına verme sorumluluğunun MEB’de olduğunu hatırlatıp, örgün öğretimde iptal edilmesi için şerh düştü. Mahkeme, MEB’in Değerler Eğitimi verme yetkinliğinin tespit edilmesini istese de, davayı reddetti.   

“DİNCİ EĞİTİME GÖZ YUMULUYOR”

ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Ayşe Yüksel: “Anayasanın 2. maddesinde vurgulandığı gibi Türkiye Cumhuriyeti, laik bir hukuk devletidir. Atatürk, 1925’te yanu 98 yıl önce tekke ve zaviyeleri kapattı. Bu yasa hâlâ yürürlükteyken tarikat ve cemaatlerin ülkenin her yerinde üstelik MEB onayıyla örgütlenmesi, dinci eğitim yapılanmasına göz yumulduğunu kanıtlıyor. Bakanın, ‘Öğrenciler dağa çıkmasın’ diye tarikat ve cemaatlerle işbirliği ısrarı, tam bir akıl tutulmasıdır. Çare; Atatürk’ün eğitim yasaları...”

“PSİKOLOJİK TRAVMALARA YOL AÇAR”

MEF Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Özcan: “Türkiye’deki bütün çocukların eğitiminden, Milli Eğitim Bakanı sorumlu. Okullarda ders veren öğretmenlerin pedagojik formasyonu olma şartı var. STK’lardan gelip öğretmenlik yapanların, pedagojik formasyonu olmadığı gibi pedagojik formasyonu olma şartı da yok. Çocuklara karşı çok büyük bir yanlış yapılıyor. Öğrenciyle nasıl konuşup, nasıl ödev, ödül vereceğini bilmeyen birinin derslere sokulması, çocukları okuldan soğutur. Çocuklarda, etkisi yıllarca sürecek, psikolojik travmalara yol açar.”