Eskişehir'in Sivrihisar ilçesindeki Ulu Cami'de Regaip Kandili dolayısıyla düzenlenen programa katılan BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, gazetecilere yaptığı açıklamada, Türk ve İslam aleminin kandilini kutladı.
Destici, parti olarak kuruldukları günden itibaren terörle mücadelenin, tüm unsurlarına karşı yapılmasını ve terörle, teröristle müzakere olmayacağını, aksine mücadele edilerek terörün kökünün kazınacağını ilke edindiklerini söyledi.
Partilerinin bugün de aynı noktada olduğunu belirten Destici, DEM Parti'nin İmralı ziyaretine ilişkin, "Bu süreç başladığında, denildi ki 'hiçbir pazarlık, müzakere yapılmayacak ve İmralı'ya bir heyet gidecek. Oradan direkt PKK'ya, 'silahları bırakın' çağrısı yapılacak ve bu çağrı gerçekleşecek.' Şimdi gidildi, gelindi. Bakıyoruz, DEM Parti tarafından 7 maddelik bir açıklama yapıldı ve daha terörist başının, İmralı canisinin neler istediği de açıklanmadı." ifadelerini kullandı.
"BEN BUNU DUYDUĞUMDA KANIM DONDU"
Destici, Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve Türk milletinin kabul etmeyeceği bir "garantör ülke" talebinin kulaklarına geldiğini aktararak, şöyle konuştu:
"Şimdi garantör ülke demek ne demektir? Bu meseleyi uluslararası alana taşımak demektir. Bu meseleyi uluslararası boyuta büründürmek demektir. Bu asla bizim ya da Türk milletinin kabul edebileceği bir şey değildir. Ben bunu duyduğumda kanım dondu. İnşallah böyle bir şey yoktur ve dolayısıyla da böyle bir şey asla kabul edilemez. Biz kendi göbeğimizi kendimiz keseriz. Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve Türk milletinin herkese söyleyecek sözü de vardır, terör başta olmak üzere her meselesini halledecek gücü de vardır."
"KULAĞIMA GELDİ, ANAYASA'DA DEĞİŞİKLİK KONUŞULUYOR"
Destici, Türkiye'den olduğu gibi Suriye ve Irak'tan da teröristlerin çıkarılması gerektiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Bugünkü görüşmeden de anlıyoruz ki İmralı canisinin mesajı ya da talepleri muhataplarına ya da diğer siyasi partilere iletilecek. Fakat sadece Cumhur İttifakı partilerinin bu işe olumlu yaklaşması yetmez, bütün siyasi partilerin bir mutabakat halinde bu işe 'evet' demesinin de beklendiği söyleniyor. O da yetmez bütün sivil toplum örgütleri, sendikaların da bu işe 'evet' demesi gerekiyormuş. Ondan sonra da tabii ki Anayasa'da birtakım değişiklikler konuşuluyor ama bunlar henüz net olarak açıklanmadı.
Bunlar bizim kulağımıza gelen şeyler. Biz ilkesel olarak bu adımlar her ne kadar iyi niyetli olarak atılmış olsa da karşımızdaki muhataplarımızın kararlarını kendilerinin vermediğini, dolayısıyla da kukla olduklarını, başta ABD olmak üzere emperyalist küresel güçler tarafından kurdurulduğunu ve 40 yıldır onların destekleriyle ayakta durduğunu biliyoruz. Bugün Amerika arkasından çekilse Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve kahraman Türk ordusunun karşısında 3 gün dahi dayanamaz. Onun için aklı verenin ya da kurduranın 'evet' demeden silah bırakmayacaklarını düşünüyoruz."