Adı zaman zaman Türkiye siyasetinde de gündeme gelen dünyaca ünlü akademisyen Daron Acemoğlu, bir makale yayınlayarak dikkat çekici tespitlerde bulundu. 

Dünyanın önde gelen üniversitelerinden MIT'de görev alan Acemoğlu, Project Syndicate isimli uluslararası medya kuruluşu için kaleme aldığı yazıya, "Eğer demokrasi işçi yanlısı olmazsa ölecek" başlığını tercih ederken son dönemde Batı ülkelerinde aşırı sağcı partilerin merkez partilerin zaafını avantajına çevirdiğini söyledi. 

Acemoğlu, "Bu ay yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde korkulan aşırılıkçı dalga tam olarak gerçekleşmemiş olsa da, aşırı sağ İtalya, Avusturya, Almanya ve özellikle Fransa'da iyi bir performans sergiledi. Dahası, aşırı sağın son kazanımları Macaristan, İtalya, Avusturya, Hollanda ve İsveç gibi ülkelerde aşırı sağ partilere doğru yaşanan büyük kaymaların hemen ardından geldi" hatırlatmasını yaparak Fransa'da da Marine Le Pen'in Ulusal Birlik partisinin zafer kazanmasının sürpriz olmadığına vurgu yaptı. 

Saygın akademisyen, Batı tipi liberal demokrasilerin iş sağlama, istikrar ve yüksek kalitede kamusal fayda sağlaması gerektiğini söylerken 1980'lerden beri bu konuda gerileme yaşandığını vurguladı. Son yıllarda seçmenlerin, siyasetçilerin işçilerden ziyade bankacıları daha çok tercih ettiğini düşündüğünü aktaran Acemoğlu, "Benim Nicolas Ajzenman, Cevat Giray Aksoy, Martin Fiszbein ve Carlos Molina ile birlikte yaptığım çalışmada seçmenin doğrudan ekonomik büyüme, yolsuzluk yapmayan hükümet, sosyal ve ekonomik istikrar, kamu hizmeti ve düşük eşitsizlik gibi konularla karşılaşması durumunda demokratik kurumlara destek vermeye daha istekli olduğunu gösterdi" dedi.

İSVEÇ VE HOLLANDA ÖRNEĞİNİ VERDİ

Liderlerin toplumun derin endişelerinden uzaklaştığını ve bağını kopardığını söyleyen Acemoğlu, bunun en iyi örneğinin Macron olduğunu da belirtti. Acemoğlu, siyasetçilerin ekonomik ve kültürel çalkantılara karşı yanıtsız kaldığını söylerken Avrupa'da halkın büyük bir kısmının Orta Doğu'dan gelen kitlesel göçle ilgili endişeleri olduğunu fakat siyasetçilerin bu konuda harekete geçmekte yetersiz kaldığını söyleyerek, "Bu durum İsveç Demokratları ve Hollanda'da Özgürlük Partisi gibi göç karşıtı uç partiler için büyük bir fırsat yarattı. Bu partiler o zamandan beri iktidar partilerinin resmi ya da gayri resmi koalisyon ortakları haline geldi" dedi.

Acemoğlu, demokrasinin bu tür sorunlarla başa çıkmak için en iyi donanıma sahip olduğunu belirtirken, "Çin modeli ne vaat ederse etsin, kanıtlar demokratik olmayan rejimlerin uzun vadede büyümeyi azalttığını göstermektedir" ifadesini kullandı. Siyasetçilerin banka ve benzeri kurumlardan çok vatandaşlarını düşünmesi gerektiğini söyleyen makalesini, "Demokrasinin halkın desteğini ve güvenini yeniden kazanabilmesi için daha fazla işçi yanlısı ve eşitlikçi olması gerekiyor" cümlesiyle sonlandırdı.