İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Dervişoğlu isim vermeden kendisini hedef alan sözlerinden dolayı Ülkü Ocakları Genel Başkanı’na ve MHP lideri Devlet Bahçeli'ye cevap verirken İmralı görüşmeleri için de ses yükseltti. 

Dervişoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: 

 "Bunlar miting meydanlarında milli ve manevi değerlerimizi sömürmekten kaçınmayanlardır. Dini siyasi malzeme yapmaktan bile çekinmeyenlerdir. Şehit tabutunu kürsü yaparak, cenazede propaganda yapan yine bunlardır. Katil terörist başını meclise getirme cüretini, milletten esirgedikleri umudu o katile bir hak olarak vermeyi düşünen ve bunu da devlet aklı kaplamasıyla dolaşıma sokan, elbette yine bu iktidar ve ortaklarıdır. Vatanı, yasayı, örfü, töreyi, kutsal olan ne varsa tek adamlık uğruna paspas edip çiğneyenlerin banisi her zaman bunlardır

Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefatıyla ilgili davanın zaman aşımına uğramasına cevaz verenler, Belli ki failleri meçhul kılmak isteyenlerdir. Ve hiçbiri meçhul değildir, suçlular milletin malumudur. Gün gelecek her şey gün yüzüne çıkacaktır. Bizleri bir dikta rejimine doğru sürüklüyorlar. Bizler bu zinciri kırmakla görevliyiz. Milliyetçi olmak bunu gerektirir.

"AĞIZLARINDA SADECE ZAM VAR"

 "Aylardır ekonominin E’sini ağızlarına alamıyorlar. Sadece zam var ağızlarında. O da maaş zammı değil, vergi zammı, yol, köprü zammı. Sahte zafer nutuklarını bu yüzden atıp duruyorlar. Kader deyip geç, şükredip yaşa diyorlar! Hakikatse ortada durmaktadır. Bu hepimizin hakikatidir. Senin hakikatindir! Pazarda başın eğik, çocuğuna karşı başın eğik, ev sahibine mahçup, vergi memuruna öfkelisin. Çünkü 7 yıldır süren değil, sürdürülen bir ekonomik cenderenin içindesin. O eski beğenmedikleri Türkiye; 1979 krizini bir senede atlattı. 1994 krizi ise 8 ay sürdü.

Arka arkaya 2 büyük deprem ve 2 büyük ekonomik krizle geçen 1999-2001 yılları bile İki yıl içerisinde atlatıldı. Bunlar, 22 yıldır iktidardalar ve son 7 yılın kesintisiz ekonomik krizle geçmiştir. Her zamda fakirleştin, her zamda daha da mahcup oldun. Mahçup oldukça, muhtaç olmanı istediler. Sadaka çarklarını senin üzerinden döndürmek istediler. Sanma ki sadece beceriksizlikler. Bu 7 yıllık cenderenin amacı seni köleleştirmek.

Harcına, yoluna, vergisine %44 zam yapan devletin, geçiş garantili köprülerine peşin ödeme yapan devletin, sana %15 zammı esirgediğini görüyorsun. Çünkü senin olanı senden esirgeyen, kaşıkla verdiğini kepçeyle alan, bir de bunun için senden el öpmeni bekleyen; kendini ''Allah bir, ben iki'' diye gören bir organize kötülük şebekesi vardır.

Onlar senden bir de 3 çocuk yapmanı bekleyip sana bir de akıl verenlerdir.  En az üç tane yapacaksın ki bir tanesi ekmek parası uğruna bir kodamanın inşaatında düşüp ölebilsin. Bir tanesi onun bunun pençesine düşüp robota dönebilsin. Bir tanesi de alın terinin peşinde, umutsuz, işsiz, mutsuz sürünerek yaşasın.

"BEBEK KATİLİNİ MECLİS'E ÇAĞIRMAK AHLAKLARININ YANSIMASIDIR"

“Televizyonlarda içkiyi sigarayı buzlarlar. Diziler, internet ve medya hepsi ahlak düşmanlarıdır. Tecavüzcülerin, sapıkların, katillerin kollanmasında, sosyal medyada afilli fotoğraflar çektirmelerinde, şartlı-şartsız salıverilmesinde ise hiçbir ahlaksızlık yoktur. 1 liralık kanser ilacını, 111 liraya satan sistem de ahlaksızlık üretmemektedir. Bu Erdoğan için olsa olsa ticarettir. Kendi sözleridir: “Ben tüccarım, iyi pazarlık yaparım” Bu yüzden Kızılay'ın başına getirdiği adamın depremde çadır satması, asla bir ahlaksızlık olarak addedilemez.

Bebek katillerine niçin ve nasıl müsamaha gösterdiniz?” diye sorduğumuzda, bebek katilini Meclis'e konuşma yapmak üzere çağırarak cevap vermeleri de aynı ahlakın, imanın ve vicdanın bir yansımasıdır. Vakıf dolandırıcılarının, altın kaçakçılarının doluştuğu bu iktidar koalisyonunun sahip olduğu yüksek ahlak; yaşadığımız bu ahlaksızlık enflasyonunun sebebidir. Ekranlarda okudukları Fetih sureleri de aslında hepimizin rızkı ve refahına okudukları Fatihalardır! 

Devletin milletle olan misakını çiğneyenler, millî misaktan bahsediyorlar. Çünkü hiçbiri bir gün Türk milletinin yeniden o dik başını kaldırıp onlara asıl misakın; “Ne Mutlu Türk’üm diyene” sözlerinde saklı olduğunu sormaz, soramaz zannediyorlar.  

14 yıldır süren Suriye iç savaşının tarafı olarak 10 milyon sığınmacıyı, Türkiye’yi Türksüzleştirmek için doluşturanlar; 14 yıldır bu milletin kendi memleketinde evsiz, kendi hastanesinde kimsesiz, kendi sokağında güvensiz yaşamasını kader diye dayatanlar; 14 yıllık bozuk saatleri şimdi sözüm ona doğruyu gösteriyorken kimse bizi bu 14 yıllık yıkımla suçlayamaz zannediyorlar. Erdoğan sana sesleniyorum; seni suçluyorum, Türk Milleti de seni suçlayacaktır.

AHMET YİĞİT YILDIRIM'A CEVAP VERDİ

Müsavat Dervişoğlu’ndan Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’a: “İsimsiz ve cisimsiz biri, o daha kundaktayken başkanlığını yaptığım Ülkü Ocakları adına beni ve ihanet planına itiraz eden Türk milliyetçilerini utanmazca tehdit ediyor. Ne günlere kaldık ya Rab?

"NASIL BU PLANA EVET DEDİNİZ?"

"Atatürk’e vefa ve Türk milletine bağlılık dışında hiçbir borcu olmayan bu büyük milletin her bir ferdi için soruyorum; hanginiz ne pahasına bu plana payanda olabildiniz, hanginiz neyi elde etmek için şehitlerimizin ahını almayı sineye çekebildiniz. Zihnen fikren ahlaken siyaseten çoktan ölmüş ve tükenmiş bir teröristi yeniden diriltme planına hanginiz nasıl evet diyebildiniz? Türk devletinin idama mahkum ettiği bir caniyi müzakere masasına alacak kadar ondan medet umacak kadar ne zaman bu kadar gözünüzde küçülttünüz?

Kimsenin öcalan canisine ya da içerideki 5.000 kişilik katil sürüsüne çıkartılacak affın bir genel affa evrileceğine, bu genel afla birlikte hasbelkader bu başıbozuk adalet sistemine takılan ne kadar cani, sapık ve katil varsa çıkacağını sorgulayacağımıza inanmıyorlar. Olur da bir af olur Sinan Ateş'in katilleri de serbest bırakılır. Bunu da bu millete yuttururuz zannediyorlar! Bunun da hesabının sorulmayacağını zannediyorlar."

"BAHÇELİ'YE KILIÇ HAKKININ NE OLDUĞUNU ÖĞRETMEK LAZIM"

Dervişoğlu, grup toplantısı sonrası gazetecilerin sorularını yanıtladı. Dervişoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 'kılıç hakkı' açıklamasıyla ilgili “Sayın Bahçeli'ye cevap vermiyorum. Sayın Bahçeli bir tarafta konuşacak ve ben öbür tarafta Türk milletinin dertlerini konuşacağım. Ama kılıç hakkının ne olduğunu öğrenmesini tavsiye ediyorum” diye değerlendirdi. 

"ÇİFT DİL, ÇİFT BAYRAK YOKSA DEKLARE ETSİNLER"

“Sırrı Süreyya Önder’in ‘Çift dil, çift bayrak gündemimizde yok’ sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusu üzerine Dervişoğlu, şu yanıtı verdi:

“Ben de ona söyledim. Çift dil, çift bayrak gündemlerinde yoksa bunu deklare etsinler. Ana dilde eğitimden vazgeçsinler. Federasyondan vazgeçsinler. Konfederasyon hayallerinden vazgeçsinler. Bunlar varsa bunlar kendilerinin zihninin arka planında yeni bir stratejik alan bekleyen projelerdir.”