Gazi Üniversitesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü'nden 2005'te mezun olan, 2012'de Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Aile Danışmanlığı Programı'nı bitiren ve uzun süredir çocuk gelişimi odaklı aile danışmanlığı yapan 41 yaşındaki Seher Kander, çevresindekilerle başladığı masal anlatıcılığı serüvenine de 2015'ten itibaren devam etti. 

Bursa'nın Nilüfer ilçesine bağlı Gümüştepe Mahallesi'nde kurduğu Masal Evi Anlatı Merkezi'nin yanı sıra müzeler, kütüphaneler ve açık havada anlattığı hikayelerle bu kültürü canlandıran Kander, sosyal medya hesabından kayıt yaptıran dinleyicileriyle müzik eşliğinde loş ışıkta "Bir varmış bir yokmuş..." diye başlayan anlatımlarında buluşuyor. 

Dinleyicilerini adeta Kaf Dağı'nın ardına yolculuğa çıkaran Seher Kander, küçüklüğünden itibaren masallara ilgi duyduğunu, anne olduktan sonra ise masalların en az çocuklar kadar yetişkinlere de büyük ufuklar açtığını gördüğünü söyledi. 

"MASALLAR BANA HAYAT BİLGİSİ SUNUYOR"

Kendisini masallarla buluşturanın ne olduğunun sıkça sorulduğunu belirten Kander, "Hep diyorum ki 'Masallar bana hayat bilgisi sunuyor.' Çünkü bütün masalların içinde küçük ya da büyük herkes için bir hayat bilgisi var. O yüzden masallarla buluşmam çok geçmişe dayanmakla birlikte benim için şimdiyi de karşılıyor" dedi. 

Gazi Üniversitesi'nde çocuk gelişimi bölümünde öğrenim görürken tiyatroyla buluştuğunu, birkaç yıl profesyonel olarak bu işi yaptığını anlatan Kander, şöyle devam etti: 

"Bu buluşma benim için hikayelere, masallara ve bunları sahnelemeye yönelik çok fazla çığır açtı ama oradaki o ezber ve belli bir rutinin parçası olma durumu beni biraz geri planda tuttu. 'Yıllar içinde sanatla hikayeyle başka nasıl buluşabilirim, bunu başka nasıl performe edebilirim?' diye düşündüğümde ve gün geldiğinde 'Evet hikayeler, masallar anlatılabilir de aynı zamanda' dedim. Yani sadece sahne olmadan istediğim her yerde, istediğim şekilde, özgürce ve anonimleşen bu masallar ve hikayeler bize o özgürlüğü fazlaca tanıdığı için bu özgür anlatma biçimi beni tiyatrodan sonra hikaye anlatıcılığıyla buluşturdu. Ve gün geldi kütüphanelerde aslında gönüllü olarak ilk anlatmaya, umuma açık, arkadaşlarımızın, çoluğumuzun çocuğumuzun sevdiklerimizin dışında anlatmaya başladım. Kütüphanelerle müzeler, sokak, festivaller, okullar ve en sonunda bundan 5 yıl önce de kendi masal evimi kurdum ve 5 yıldır aralıksız olarak orada hikayelerimi herkese anlatıyorum." 

"GÖNLÜMÜZÜ, KULAĞIMIZI AÇARSAK HİKAYELER BİZİ BULUYOR"

Seher Kander, "Çok zengin bir coğrafyada yaşıyoruz. Özellikle Doğu coğrafyasında masallar ve hikayeler için hem yayın olarak hem de anlatı kültürü çok zengin. O yüzden biraz gönlümüzü, kulağımızı ve zihnimizi açarsak hikayeler bizi buluyor. Hele Bursa gibi bir şehirde hikayeler bizi kovalıyor artık. Yani sizin yakalamanız gerekiyor ya da durmanız gerekiyor" diye konuştu. 

Kander, masalı her şekilde anlatabildiğini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

 "Oturarak, ayakta, dolaşarak, dizinin dibinde, ateşin başında, sokağın ortasında, çeşmenin başında, dağın dibinde, ağacın altında nerede istersek orada anlatabiliriz. O kadar özgürüz ve istediğimiz gibi anlatabiliriz. Tabii geleneksel yaklaşımlar var, daha modern yaklaşımlar var. Bunu daha performansa dönüştüren yaklaşımlar var. Ben hepsinin tadına bakmayı çok seviyorum. Biraz böyle özgür de bir kafam olduğu için o kanallardan geçmeyi, daha çok hepsini deneyimlemeyi, masalın haline göre şekillendirmeyi. Yani bu masala ne yakışır? Bu masalda nasıl anlatmak yakışır? Biraz onları gözlüyorum."