Araştırmacılar, önce beyaz merinos yününü doğal bir pigment olan polidopaminle kapladı. Ardından kumaşı özel bir plazma odasına alarak yüzeyini nanofibril denen mikroskobik yapılarla oydu. Bu sayede ışık, yüzeyde yansıyacak yer bulamayıp bu minik yapılara çarparak hapsoluyor.

Projede yer alan fiber bilimci Hansadi Jayamaha, etkiyi "Işık, nanofibriller arasında kayboluyor. Dışarı çıkamadığı için kumaş neredeyse tamamen görünmez bir siyahlığa ulaşıyor" sözleriyle özetledi.

KUŞUN TÜYLERİNDEN İLHAM ALDILAR

Yeni kumaşın ardındaki fikir, Yeni Gine ve Kuzey Avustralya’da yaşayan Muhteşem Tüfek Kuşundan geliyor. Bu kuşun tüyleri doğadaki en siyah yapılar arasında sayılıyor ve yanındaki parlak mavi-yeşil noktaları öne çıkarmasıyla biliniyor.

Ancak bilim insanlarının geliştirdiği kumaş, kuşun tüylerini dahi geride bırakıyor. Kuşun tüyleri belirli açılardan parlarken, bu kumaş 60 dereceye kadar geniş açılarda bile ışığı yutmaya devam ediyor.

MODA DÜNYASINDA DA KULLANILIYOR

Yeni malzemenin kullanım alanı sadece bilimsel araştırmalarla sınırlı değil. Cornell'de bir moda tasarımı öğrencisi, bu ultra-kara kumaşı kullanarak Tüfek Kuşu'ndan ilham alan bir elbise tasarladı: Ortasında parlak mavi-yeşil bir detay, çevresinde ise neredeyse "görünmez" olan karanlık bir yüzey…

Yeni kumaş, ışığın yüzde 99,995'ini emen Vantablack veya MIT’nin karbon nanotüp kaplaması kadar aşırı kara değil. Fakat bu malzemeler genellikle pahalı, hassas ve zor uygulanabilir yapıya sahipken, Cornell'in geliştirdiği kumaş daha ucuz, çok daha hızlı üretilebilir ve günlük kullanım için çok daha uygun.

Bu da onu hem bilim hem sanat hem de tekstil dünyasında son derece cazip bir seçenek haline getiriyor.