Tıp dergisi Lancet'te yayınlanan bir araştırma, 2050 yılında her 4 ülkeden 3'ünün "nüfus azlığı" tehdidiyle karşı karşıya kalacağını ortaya çıkardı.
Bilim insanları, bu durumu "sarsıcı bir sosyal değişim" olarak tanımlarken 2100 yılına gelindiğinde ise bu oranın yüzde 97'ye çıkabileceğini duyurdu. Ülkelerin yapısını değiştirecek bu olay sebebiyle İngiltere ve ABD gibi "güçlü ülkelerin" göçe bağımlı hale geleceği de belirtildi.
Yaşlanan nüfusun yenilenmemesi durumunda kamu hizmetlerinin ve ekonomik büyümenin risk altına gireceği belirtilirken sürekli azalan doğum oranlarının da sağlık ve bakım alanı üzerinde büyük bir baskı yaratacağı kaydedildi.
Araştırmacılar 2100 yılında Türkiye'de ortalama olarak 1 kadının 1.17 çocuk doğuracağını öngörüyor. 2050'de bu oran 1.32 olurken 2021'de ise 1.67 olarak kayıtlara geçti.
Tesla, SpaceX ve X'in sahibi olan Elon Musk da sık sık bu konuda açıklamalarda bulunuyor. Musk, 2017 yılında Dünya nüfusunun çöküşe doğru hızlandığını ve buna rağmen çok az insanın bunu fark ettiğini söylemişti.
BİLİM İNSANLARI ÇÖZÜM SUNDU
Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Dr. Natalia Bhattacharjee, bu eğilimlerin küresel ekonomiyi ve uluslararası güç dengesini tamamen yeniden yapılandıracağını söyledi. Bhattacharjee, "Bunun etkileri çok büyük. Doğurganlık oranları ve canlı doğumlardaki bu gelecek trendleri, küresel ekonomiyi ve uluslararası güç dengesini tamamen yeniden yapılandıracak ve toplumların yeniden düzenlenmesini gerektirecektir" dedi.
Bilim insanı doğum oranlarının artırılması için de bazı tavsiyelerde bulundu. Bhattacharjee, "Doğum oranlarını iyileştirmeye yönelik sosyal politikalar, örneğin daha fazla ebeveyn izni, ücretsiz çocuk bakımı, mali teşvikler ve ilave istihdam hakları, doğurganlık oranlarında küçük bir artış sağlayabilir. Ancak çoğu ülke ikame seviyelerinin altında kalacaktır" dedi.