"Eski zamanlarda çocuklar neyle oynuyordu?" sorusunun peşinden giden Gökçen Göksel, antik kentlerde günlük hayatın parçası olan bazıları 5 bin yıllık geçmişe sahip oyunları günümüze uyarlıyor. Çocukluğunda gezmeye başladığı antik kentleri günümüzde de gezmeye devam eden Göksel, çocukluğunda aklına düşen eski zamanlardaki oyunların izlerini sürdü.

Göksel, araştırmaları ve saha çalışmaları sonucu bazıları 5 bin yıllık geçmişe sahip bazı oyunları keşfetti. Bu oyunları, pamuk ve dokuma kumaşlar üzerine yeniden tasarlayarak günümüze uyarladı.

ÇOCUKLAR NEYLE OYNUYORDU?

Göksel, "5 yaşındaydım, antik şehre gittiğimde inanılmaz büyülendim. O gezdiğim yerlerin şu anki gibi sokak olduğu, oralarda da oyunların oynanmış olması beni çok etkiledi. 'Çocuklar orada neyle oynuyordu' diye sorular sormaya başladım. Bu merakımın peşinden giderek, seyahat ve tur işletmeciliği okudum. Üniversitede de daha derinlemesine tarih öğrenmeye başlayınca, antik dönemde oyunların olduğu, sadece çocukların değil yetişkinlerin de oynadığını öğrenince, antik şehirleri gezmeye başladım." dedi.

TAVLA DA VAR

Antik kentlerde gün yüzüne çıkarılan bazı oyunların değişerek günümüze geldiğini ve "Dokuz taş", "Mangala", "Tavla", "Peçiç" gibi isimlerle bugün de oynandığını vurgulayan Göksel, şunları kaydetti:

"Bugün bildiğimiz 'dokuz taş', antik dönemde 'dokuz, sekiz, altı dilimli dokuz taş' olarak adlandırılıyordu. Mangala o dönemde 'mancala' adıyla taşlara kazınarak oynanıyordu, Osmanlı döneminde de popüler hale gelen bir oyun. Tavlanın bilinen ilk versiyonu ‘on iki çizgi, 'işaret oyunu' olarak geçiyor, antik adı 'Ludus duodecim scriptorum.' Peçiç ise Hindistan'dan İpek Yolu aracılığıyla bize ulaşmış bir oyun. Antik kentlere gittiğimizde bu oyunların yanından fark etmeden geçiyoruz. Bunu fark ettikten sonra ben de bazı oyunları günümüze uyarlayıp, oynanabilir hale getirmek istedim. Oyunların bilinirliğini artırmak için çeşitli atölye programları da düzenliyoruz ve oyunlara dair içerikler paylaşıyoruz."

AYASOFYA VE DİKİLİTAŞ'IN DİBİNDE...

İstanbul'da Sultanahmet'teki Dikilitaş'ın dibinde ve Ayasofya'da mangala oyununun kalıntılarının yer aldığını aktaran Göksel, "Bu oyunlar, bizim bulduğumuz icat ettiğimiz oyunlar değil, biz gün yüzüne çıkardık sadece. Bu oyunlar yüzyıllardır var, bazıları 5 bin yıllık tarihe sahip. Onların hikayelerini, nasıl oynandıklarını yeniden canlandırmaya, kültürel mirasla aramıza koyduğumuz mesafeyi oyunlarla kısaltmaya çalışıyoruz. Bazı atölyeleri antik kentlerde gerçekleştirdik, Sabancı Vakfı ile Metropolis Antik Kenti'nde gerçekleştirdiğimiz "Oyunun İzinde Metropolis" etkinliği, çocukların antik şehri kendilerinin deneyimlemesi üzerine bir rotadan oluşuyor. Biz yetişkin olarak gözlemci olduk. Onlar gruplara ayrılıp bizim geliştirdiğimiz oyunla antik kentin her bir detayını deneyimleyerek gezdiler, inanılmaz bir bağ kurdular, kentten ayrılmak istemediler. Bu bizim için çok önemli çünkü geleceğimiz tamamen çocuklar ve gençlerden oluşuyor." şeklinde konuştu.