Taşkent ilçesi, yüzyıllardır süregelen kültürel ve tarımsal mirasıyla öne çıkan, değerli topraklarıyla bilinen bir yerleşim yeri olarak dikkat çekiyor. Ancak, özel bir şirket tarafından hayata geçirilmek istenen, HES’in devamı niteliğindeki GES projesi, bölgenin sınırlı tarım arazilerini son derece hassas bir noktaya getirmiş durumda.

TARIM MÜDÜRLÜKLERİNİN GÖRÜŞÜ BİLE ALINMAMIŞ

Projeye dair hazırlanan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) sürecinde “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilmiş olsa da, yerel halk tarafından hazırlanan kapsamlı itiraz metni bu kararın gerçekliğini sorguluyor. Oluşturulan raporda belediyelerin ve DSİ’nin görüşleri alınmış fakat İl Tarım Orman Müdürlüğü ya da ilçe tarım orman müdürlüklerinin görüşüne başvurmaya bile gerek görülmemiş. 53 bin metrekareyi aşkın alanın önemli bir kısmının verimli tarım ve bağ arazisi olduğu, aynı zamanda ilçenin kamu kurumlarına ve tarihi dokusuna son derece yakın olduğu belirtiliyor.

YABAN HAYVANLARIN UĞRAK NOKTASI SULAK ALANLAR YOK OLACAK

Taşkentliler, GES projesinin yalnızca doğal yaşamı değil, binlerce yıllık tarımsal üretim kültürünü de yok saydığını ifade ediyor. Bölge halkı, Elma, armut, ceviz, üzüm, erik gibi meyve ağaçları bulunan arazilerinin üretimden çekilerek bölge üretimine zarar verileceğini ve arazilerinin yok pahasına zorla ellerinden alınacağını söylüyor. Eğer proje hayata geçirilirse kuşların ve diğer yaban hayvanlarının uğrak noktası olan sulak alanlar yok edilecek.

“TARIM ARAZİLERİNİ BATAKLIK OLARAK GÖSTERMİŞLER”

Bir bölge sakininin yaptığı açıklamada, “Taşkent ilçemize bir GES Yapılmak isteniyor. Aşağıda bulunan HES’e yardımcı kaynak olarak bizim tapulu tarım alanlarımıza GES yapılmak isteniyor. Bizler Taşken halkı olarak buna karşı çıkıyoruz. GES yapılmak istenen alan sulu ve kuru tarım yapılan bir alan. Bu alanda devletimiz tarafından yapılan kapalı sulama hattı var. Biz burada ekip, biçiyoruz. Bu topraklar verimli topraklar. Bu topraklar GES’e kurban edilmeli . GES’de alanımızı bataklık alan olarak göstermişler. Kesinlikle öyle bir durum yok. Ayrıca bu GES’i yapılmak istendiği yer yamaç bir arazi. Ve bu yamacın alt tarafından Göksu’nun bir kolu olan dere yatağı var. Burada oluşabilecek bir toprak kaymasıyla GES’e ait ağır metaller suya karışacak ve Konya Ovası’nın tümünü etkileyecek. Bizler bu projenin yapılmasını kesinlikle istemiyoruz” dedi.

AKP’Lİ ESKİ VEKİLDEN TEPKİ

26. Dönem AKP İstanbul Milletvekili, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Başcı da GES projesine tepki gösterdi. Başçı, Taşkent’in bir tatil beldesi olduğunu ve öyle de kalması gerektiğini vurgulayarak, projenin hayata geçirilmesinin çok yanlış bir karar olacağını dile getirdi.

“HANGİ AKILLA BÖYLE BİR İŞE GİRİŞİYORLAR ANLAMIŞ DEĞİLİM”

Santralin kurulmasıyla birlikte ilçedeki tarım alanlarının talan edileceğine dikkat çeken Başcı, “Taşkent’in giriş bölümünde bulunan hastanenin altındaki büyük vadiye GES projesi kurmayı düşünüyorlar. Alınması gereken izinleri bazı kurumlardan almışlar. Vatandaşların da bu konudan haberi olunca başta muhtarlar olmak üzere ilçe halkı duruma karşı çıktı. Bu alanlar tarım arazisi. Çocukluğumda bu alanda bahçeler vardı, sebzeler yetiştirirdik. 15 yaşına kadar Taşkent’te kaldım. Taşkent’in zaten sınırlı derecede bir tarım arazisi var. Tarım yapılan alanı mahvettikleri gibi Taşkent’in doğallığını da tahrip edecekler. Hangi akılla böyle bir işe girişiyorlar anlamış değilim. Taşkentli vekiller var ama ölü uykusuna yatmış vaziyetteler. Eğer sesini çıkarmazsan, ‘padişahım sen çok yaşa’ dersen vekilliğiniz devam eder. İki vekil de düzenim bozulmasın diye ses çıkarmıyor. Bu durum şık değil. Yapılan proje sıhhatli bir iş değil ve Taşkent’e zarar verecek” ifadelerini kullandı.

“TAŞKENT, AHMET DAVUTOĞLU’NUN DA MEMLEKETİ”

Konuya ilişkin olarak Gelecek Partisi Konya İl Başkanı Ahmet Arslan da da bir açıklama geldi. Taşkent halkının sesinin duyulacağını ve bu haksız projeye kesin bir karşı çıkışın gerektiğini vurgulayan Arslan, şunları söyledi: "Taşkent halkı, tarih boyunca tarımsal üretimi, kültürel varlığı ve insanın temel geçim kaynaklarını koruyarak yaşamını sürdüren değerli bir toplumdur. Bizler, bu toprakların sadece ekonomik bir meta olarak değerlendirilemeyeceğine inanıyoruz. Sınırlı kalan tarım arazilerimizin, üç-beş şirkete havale edilmesine müsaade edilemez. Torosların şirin ilçesi, Türkiye Cumhuriyetinin seçilmiş son Başbakanı, Genel Başkanımız Ahmet Davutoğlu’nun da memleketi olan Taşkent’in sınırlı miktardaki verimli, yeşil toprakları ve kültürel değerleri, geleceğe aktarılması gereken mirasımızdır Genel Başkanımız konu üzerinde hassasiyetle durmakta olup, Taşkent halkına yapılacak bir yanlışa göz yummayacağı aşikârdır. Bizler de, bölge halkımızın haklarını savunmak ve bu projenin iptal edilmesini sağlamak adına mücadelemizi sürdüreceğiz" dedi.