Yapılan 6 aylık saha testlerinde, boyanın metrekare başına günlük 390 mililitre su topladığı tespit edildi. Bu da yaklaşık 12 metrekarelik boyalı bir yüzeyin, bir insanın günlük içme suyu ihtiyacını karşılayabileceği anlamına geliyor.
Projenin başındaki Profesör Chiara Neto, teknolojinin sadece serin çatı kaplamalarında değil, aynı zamanda sürdürülebilir, düşük maliyetli ve merkezi olmayan su kaynakları oluşturma açısından da devrim niteliğinde olduğunu vurguladı. Neto, bu sistemin özellikle iklim değişikliği ve su kıtlığıyla mücadelede kritik bir rol oynayabileceğini belirtti.
Boyanın çalışma prensibi oldukça basit ama etkili: Yüzey, güneş ışığının yüzde 97’sine kadarını yansıtarak ve çevreye ısı yayarak soğuk bir ortam oluşturuyor. Bu soğukluk, atmosferdeki su buharının yoğunlaşıp damlacıklara dönüşmesini sağlıyor. Tıpkı sıcak bir duş sonrası banyo aynasının buğulanması gibi...

Damlacıklar, eğimli yüzeylerde boyadan süzülerek özel oluklara akıyor ve burada biriktiriliyor. Böylece kurak bölgelerde bile geceleri artan nemle birlikte su toplanabiliyor.
Dewpoint Innovations’ın teknoloji sorumlusu Dr. Ming Chiu, tasarımın iç gözenekli yapısıyla yüksek yansıtma özelliğine ulaştığını, aynı zamanda da geleneksel güneş yansıtıcı kaplamaların çevresel dezavantajlarından arındığını ifade etti. Boya, UV ışınlarını absorbe eden maddeler içermediği için parlamayı da önlüyor; bu da hem performans hem de görsel konfor açısından avantaj sağlıyor.
Bu çığır açan araştırma, saygın bilimsel yayınlardan Advanced Functional Materials dergisinde, “Atmosferik su yakalama için pasif soğutmalı boya benzeri kaplamalar” başlığıyla yayımlandı. Elde edilen bulgular, kurak bölgelerdeki su sıkıntısının azaltılması ve binaların pasif soğutulması konusunda umut verici bir çözüm olarak değerlendiriliyor.