Her dört kişiden biri gecede altı saatten az uyuyorsa, bilim insanlarının bu kesim için ciddi uyarıları var.
Kronik uyku yoksunluğu, sanılanın aksine sadece sabah yorgunluğu yaratmakla kalmıyor; tip 2 diyabet, obezite, kalp hastalığı ve hatta erken ölüm riskini önemli ölçüde artırıyor.
Nörolojik rahatsızlıklardan metabolik bozukluklara kadar tam 170’den fazla hastalığın riskini tetiklediği belirtiliyor.
Vücut acil durum moduna geçiyor
Psikiyatrist Profesör Adam Wichniak, uykusuzluğun (insomni) yaşa bakılmaksızın birçok kişiyi etkilediğini belirtiyor.
Uyku eksikliği yaşandığında vücut adeta bir acil durum moduna geçiyor. Uyku, hücrelerin kendini yeniden inşa ettiği, hormonal sistemin dengeye döndüğü yoğun bir yenilenme dönemi olduğundan, yetersiz uyku; vücut ve zihni aşırı yük altında çalışmaya zorluyor.
Yetersiz uyku vücutta nelere yol açıyor?
Hipertansiyon, koroner kalp hastalığı ve inme riskleri tırmanıyor.
Hormonal dengenin bozulmasıyla obezite, aşırı kilo ve Tip 2 diyabet gelişimi hızlanıyor.
Verimsiz çalışarak enfeksiyonlara karşı duyarlılığı artırıyor.
Depresyon, anksiyete ve aşırı durumlarda psikoz benzeri semptom riskini yükseltiyor.
Kronik yoksunluk, demans ve Parkinson hastalığı ile ilişkilendiriliyor.
Çalışmalar, kronik uykusuzluk ile meme ve kolon kanseri riskinin artması arasında bağlantı olduğunu gösteriyor.
Medonet’in araştırmasına göre, katılımcıların %24’ü gecede altı saatten az uyuyor. Profesör Wichniak, bu durumun sadece fiziksel değil, ruhsal bozukluk riskini de artırdığını ve bu kişilerin hafta sonları uyku açığını kapatma çabasının sirkadiyen ritmi bozduğunu belirtiyor.
Özellikle gençlerin (orta yaşlılara göre 1-3 saat daha fazla) uyku ihtiyacı olduğunu vurgulayan Prof. Wichniak, gençlerin daha uzun uyuma eğiliminde olduğunu (%17’si 9 saatten fazla), ancak bu oranın yaşla birlikte ciddi şekilde azaldığını ekliyor.
Kaliteli uyku için 3 temel koşulun sağlanması gerekiyor
Kronik uykusuzluğun en yüksek yaygınlığı ise %41 oranla 45-54 yaş grubunda gözlemleniyor. Prof. Wichniak, özellikle 40 yaş üstü kişileri uyararak, uykusuzluk ve stresin birbirini körükleyen bir kısır döngü yarattığını belirtiyor ve ekliyor. Kaliteli bir uyku için sadece fiziksel ve zihinsel sağlığın değil, üç temel koşulun sağlanması gerektiğini vurguluyor:
Zihinsel rahatlama: Akşamları gevşemek, sürekli stres ve 7/24 yaşam döngüsünden uzaklaşmak.
Aktif gün: Hareketle desteklenen aktif bir günün ardından uykuya duyulan gerçek bir ihtiyaç.
Güçlü sirkadiyen ritim: Gündüz parlak ışığa (tercihen açık havada) maruz kalmak ve akşam saatlerinde mavi ışıktan kaçınmak.
Prof. Wichniak, uyku kalitesini artırmak için fiziksel egzersiz, doğayla temas ve gün ışığına maruz kalmayı öneriyor. Eğer bu yöntemler birkaç hafta içinde sonuç vermezse, tıbbi yardım almanın ve bir doktora görünmenin hayati önem taşıdığını belirtiyor.
Wichniak, alkol veya doktor gözetimi olmadan ilaçlarla kendi kendini "tedavi etme" girişimlerinin ise yapılabilecek en kötü hata olduğu konusunda uyarıyor.