Akbelen Ormanları’nın “Tahsis İptali” için açılan dava Muğla 1. İdare Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme önündeki eyleme CHP TBMM Başkanvekili Gülizar Kiçer Karaca, Muğla Milletvekilleri Gizem Özcan, Cumhur Uzun, CHP üyeleri, Bodrum, Milas, Marmaris ve Fethiye’den gelen çevre örgütleri Akbelen eylemine destek verdi.
 
"DÜŞMAN YURDUNA GİRMİŞ GİBİ GİRDİLER"

İkizköylülerin avukatlarından Arif Ali Cangı yaptığı açıklamada "Şimdi hesap sorma zamanı. 24 Temmuz sabahı sanki düşman yurduna girmiş gibi jandarmayla, ormanı korumakla görevli olan Orman İdaresi'nin tüm araç ve ekipleriyle ormana girdiler ya, işte o ormana girenler ona izin verenlerden ve buna sessiz kalanlardan hesap sorma vakti. Hesap nasıl sorulacak? Bu mahkemelerden, yapılan hukuka aykırı işlemlerin hukuksal denetimi ile sorulacak. Yetkisini kullanma yetkisi olmayan, Orman Bölge Müdürlüğü'nün imzasıyla orman kesimini sağlayan Orman Bölge Müdüründen ve o emri uygulayanlardan hesabın sorulabilmesi için bu ucube iznin, ucube emrin mutlaka ve mutlaka bu mahkemelerce iptal edilmesi gerekiyor" dedi.

"ADALET İSTİYORUZ"

Adliye önünde açıklama yapan İkizköylülerin sözcüsü Esra Işık, şunları söyledi;

*Akbelen ormanının katline, hayatlarımızın gasp edilmesine imza atanlara, izin veren fermana karşı; İkizköylüler, Karacahisarlılar, Çamköylüler ve dayanışmaya gelen tüm mücadele dostlarımızla hep birlikte mahkemeye yürüdük, üstünde adalet yazan bu binaya kadar geldik.

*Bugüne kadar verdiği kararlarla, yaşadığımız haksızlığa ortak olan tavırlarla mahkemeler bizi defalarca kez hayal kırıklığına uğrattı. Adalete dair umudumuza hançer vurdular.

*Yine de tüm bunlara rağmen, bugün buradan hayatı gasp edilen köylüler olarak karar vereceklere, vicdanlarına sesleniyoruz: Eğer ufacık bir kırıntısı kaldıysa, adalet istiyoruz!

"ÖLÜMLE BURUN BURUNA BIRAKILDIK"

*Havasını, suyunu, toprağını sevenler olarak bugün buradayız. Sizden kanunları uygulamanızı bekliyoruz. Sizden dönüp cehenneme çevrilen hayatlarımıza bakmanızı istiyoruz. Bugün buraya; Akbelen ormanının yerinde açılan maden yüzünden, patlatılan dinamitler yüzünden yarılan evlerimizden çıkıp geldik. Madenin zehrinden kuruyan zeytinliklerimizden çıktık da geldik.

*Madenin çıkardığı toz ablukasından göz gözü görmeyen köylerimizden çıktık geldik. Ölümle burun buruna bıraktığınız hayatlarımızı yüzünüze haykırmaya geldik. Neydi suçumuz? Görevi ormanları korumak olan bakanlığın, orman genel müdürlüğünün görevini biz köylüler olarak yapmamız mı?

*Bizler Akbelen'i senelerce hem şirketten, hem ormancıdan koruduk. Sırf ormanımızı korumak istedik diye, 7'den 70'e hepimizi jopladılar, yaşlılarımızın gözlerine bile biber gazı sıktılar,  TOMA'larla üzerimize yürüdüler, şiddet uyguladılar, gözlerimizin önünde ormanımıza kıydılar, köyümüzü abluka altına aldılar, baskılarla hayatlarımıza çöktüler; ama bizi vazgeçiremediler!

*Bugün; aylardır yaşadığımız haksızlıklara, şiddete, satın alınan mahkemelere, şirketin kârını gözeten yetkililere karşı haklı mücadelemizden vazgeçmediğimizi göstermek için buradayız. Evlerimizi boşaltmamız, topraklarımızı şirkete satıp bir an önce terk etmemiz için her yol deneniyor.

*Akbelen ormanını da bu yüzden kestiler. Kesilirken üzerimize askerleri bu yüzden gönderdiler. Hak, hukuk, adalet alaşağı edilerek hukuksuzca bu kesim yapıldı. Eğer üç maymunu oynamak yerine gözlerini çevirip Akbelen'e, talan ettikleri hayatlarımıza bir kez bakarlarsa, Akbelen'in katline sebep olan bu izni iptal ederler, bu madeni durdururlar.

*Bu talanda parmağı olan herkes duysun; eğer siz durmazsanız, biz de durmayacağız. Maden köyümüzü, hayatlarımızı terk edene kadar vazgeçmeyeceğiz. Beş senedir verdiğimiz mücadele insanca yaşam hakkımızın davasıdır. Biz bitti demeden de bu dava asla bitmeyecek!