İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP Üsküdar Belediye Başkanı Adayı Sinem Dedetaş ile birlikte halk buluşmasına katıldı. Üsküdar Yavuztürk Mahallesi’ndeki buluşmada İmamoğlu’na eşi Dilek Kaya İmamoğlu da eşlik etti.
İmamoğlu “İstanbul'un her noktasına özenli ve titiz bir şekilde hizmetlerimizi kavuşturduk. Bu dönem İstanbul'da hizmet noktasında hiç birbirinden ayırmadığımızın en güzel örneklerinden Üsküdar'dır. İstanbul'un en eşitlikçi belediye başkanı olacağım demiştim. İddia ediyorum; İstanbul'da gelmiş geçmiş her ilçesine aynı derecede hizmetleriyle buluşturmayı başaran bir dönemi İstanbul'da var ettiğimiz için ekibimizle gurur duyuyorum” dedi.
“İTHAL ADAY BUNU ANLAYABİLSE…”
Anne kart, halk süt, yurt hizmetlerini anlatan İmamoğlu, emeklilere verdikleri desteklere dikkat çekti ve ekonomiyi sert dille eleştirdi. İmamoğlu, "Emekliyi yani başımızın tacı olması gereken büyüklerimizi ne yazık ki tarihin en derin mahrumiyetini yaşattılar. 10 bin lira maaş ne demek? 2002 yılında bunlar iktidar olduğunda o dönemin asgari ücretine göre hesaplarsak şu anda en düşük emekli maaşı 25 bin lira olmalı. Bunlar ekonomiyi perişan ettiler” dedi.
“Ekonominin perişan olduğuna küçük bir örnek yine Üsküdar'dan vereyim” diyen İmamoğlu, daha önce de sosyal medyada önünde oluşan uzun kuyruklarla gündeme gelen Üsküdar’daki Kent Lokantası ile ilgili çarpıcı bir veri paylaşarak rakibi Murat Kurum’u eleştirdi.
İmamoğlu “Kent lokantamız açılalı daha bir sene oldu olmadı. 226 bin 950 kişi kent lokantamızdan faydalanmış. Bu kent lokantasını küçümseyen dersine çalışmamış o ithal aday var ya, ithal aday. Ah bunu bir anlayabilse” diye konuştu.
“İSTANBUL’U TANISIN ÖYLE GİTSİN ANKARA’YA”
İmamoğlu vatandaşlara şöyle seslendi:
*Birkaç gün sonra mühür size gelecek. Mührü doğru yerde kullanacaksınız. Bu kullanılan mühür, sizlerin geleceği adına en önemli kararın, onayı olacak. İstanbul'da zaten işiniz kolay.
*Biliyorsun iki tane aday var. O zaten 31 Mart'a kadar çalışsın, biraz hayat dersi alsın, sonra Ankara'ya yollayacağız onu. Öyle değil mi? Tabii şimdi gelirken dersine çalışmadı. Ben bazen çok detaylı anlatıyorum ki benim anlatımlarımdan İstanbul'u biraz daha tanısın da öyle gitsin Ankara'ya diye.
*Anlıyorum ki dinlemeyi de sevmiyor. Halbuki iyi bir belediye başkanı iyi öğrenci olacak. Ben iyi bir öğrenciyim. Halkı dinlerim ve öğrenirim. İyi belediye başkanı iyi öğrenci olacak. Şimdi tabii ben kendisine böyle takılıyorum zannetmeyin. Ben öyle düşünmüyorum sadece.
*İstanbul'da dersine çalışmadığını başka kim düşünüyor? 17 bakan arkadaşı. Öyle düşünmeseler Ankara'dan buraya niye gelsinler? Öyle değil mi? 17 yedi bakan arkadaşı, adayları yeterli olmadığını görünce çantayı, bavulu toplayıp İstanbul'a geldiler.
*Yetmedi, artı bir cumhurbaşkanı da geldi. Hepsi burada. Hepsi toplandı geldi. Hoş geldi, sefa geldi. Bunlara, misafirperverlik yapacak mıyız? Yapalım, ama 2019’daki gibi 23 Haziran'daki gibi 806 bin kez misafirperverliğe hazır mıyız?
“SEÇİLDİKLERİ MAKAMI KENDİ MÜLKLERİ ZANNEDİYORLAR”
“Sözüm ona İstanbul'u geri almak istiyorlar” diyen İmamoğlu şöyle devam etti:
“Kimden? Milletten. Düşünsenize bir metro açılışında diyor ki sayın Cumhurbaşkanı, ‘Sayın Kurum malımıza sahip çık.’ Ya kimin malı? Senin yaptığın metro da milletin malı, bizim yaptığımız metro da milletin malı. Bunu anlayamadılar. Onlar hala bir şeyi çözemediler. Millete ait olan şeylerin millete ait olduğunu kavrayamadılar. Hala seçildikleri yerlerin kendi makamları, kendi malları mülkleri zannediyorlar. Yahu değil, milletin malı. “
“1.5 GÜNDE BİR BİZE MÜFETTİŞ YOLLADILAR”
*İmtiyazlı bir avuç insana, imtiyazlı kişilere, binaları, mülkleri, yapıları kurumlara, derneklere dağıtırken nefes nefese kalmışlardı. İstanbul'u da perişan etmişlerdi. 5 yıldır İstanbul rahat bir nefes aldı. Bir kendine geldi. Var mıydı 100 bin çocuğa burs dağıtmak, biz dağıttık.
*5 yılda atom karınca gibi çalıştık. Onlar da boş durmadı. Onlar da çok çalıştı. Ne yaptılar biliyor musunuz? 1.5 günde bir bize müfettiş yolladılar. Tam 4 buçuk senede bin 9 kez Ekrem İmamoğlu'nu ve arkadaşlarını teftiş, soruşturmadan geçirdiler.
*O ahmak davası falan saymıyorum. Bize ne verdiler biliyor musunuz? Bin 19 kez şeref madalyası verdiler.. Biz teftiş edilmekten, denetlenmekten imtina etmeyiz ki milletin malını, milletin parasını biz yönetiyoruz. Tabii ki teftiş edilmeliyiz. Tabii ki hesap vermeliyiz.
*Ama sorun şurada. Bizden önceki 5 senede ne yaptılar? 146 kez teftiş. 146 nere, bin 19 nere? Sözüm ona Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarında leke bulacaklar. Ya da suçlayacaklar. Ne yapabildiler? 5 senede aça aça bir tane saçma sapan ahmak davası açabildiler. Başka bir şey yapabildiler mi? Yapamazlar.
*Çünkü biz 5 yıl boyunca ahlaklı, erdemli, şeffaf hesap veren halkçı belediyeciliğin en iyisi olmak için ant içmiştik, onu da yerine getirdik. Ne mutlu bize.
“SON ÇARE KUMPAS”
İmamoğlu kumpas videolarına da tepki göstererek “Biz bu kadar soruşturma geçirirken seçime 4-5 gün kaldı ya son çare ne? Kumpas. Son çare ne? İftira. Son çare ne? Yalan. Son çare ne? Montaj. Son çare ne? Video. Şimdi bu şekilde milleti aldatacaklar. Ekrem İmamoğlu'na sözüm ona leke atacaklar. Bunlara Allah akıl versin. Bunları Allah ıslah etsin. Ben vatandaş Ekrem olarak bunların yanlışlarını kabullenemiyorum” dedi.
“BUNU KENDİME YEDİREMİYORUM”
İmamoğlu Ankara’dan İstanbul’a AKP’nin seçim kampanyasına destek için gelen 17 bakan ve Cumhurbaşkanı’na da eleştirilerini sürdüren İmamoğlu şunları söyledi:
*Bunu kendime yediremiyorum. Devletin bakanı olmak şerefli bir görevdir. Atanmış kişilersiniz siz. Devletin bakanı olarak görev yapacaksınız. İçinde kim var? Dış İşleri Bakanı var. Maliye Bakanı var. Ekonomi Bakanı var. İçişleri Bakanı var, Adalet Bakanı var.
*Şimdi bunlar bakkal bakkal, market market, gezip oy istiyorlar. İçişleri Bakanı’na buradan sesleniyorum; ‘Dönsene Ankara'ya, işin gücün yok mu senin?’ İşte ‘Ekrem İmamoğlu burada aday. İmamoğlu'na oy vermeyin. Sayın aday Kurum’a verin…’ Yahu sizin başka işiniz yok mu? Devletin bakanısınız. Ben size bir şey diyeyim mi?
*Başları öne eğik gezecekler, biraz utanmaları varsa. Vatandaş Ekrem olarak utanıyorum. Niye biliyor musunuz? Devletin bakanı bunu yapmaz. Ama bir partinin bakanıysa, bir partinin görevlisi gibiyse o ayrı.
*O zaman sen devletin bakanı olamazsın. Pazar günü seçim güvenliğini sağlayacak kişi İçişleri Bakanı. Adalet Bakanı, adaleti sağlayacak hukuku sağlayacak Ekrem İmamoğlu üzerinden yaptıkları işlere bak.
*Savcılık yapıyor. Kumpas videoları üzerinden savcılık yapıyorlar. Utanmaları da yok. Bu kardeşiniz, bu hemşeriniz bu yola çıktı ya. Allah şahit siz de şahit olsun.Bir milim geri atmam bir milim.
*Ben 5.5 senedir bunlarla mücadele ediyorum büyükşehir nezdinde. Doğru yıkılmaz. İşinize bakın. Çünkü bunlar şuna alışmış. Seçim gününe kadar her şeyi yapacaklar. Seçimden bir gün sonra pazartesi günü ne diyecekler biliyor musunuz?
*‘Siyaseten söylemiştik, siyaseten yapmıştık…’ Biz siyasetin dilini değiştireceğiz. Onların yaptığı gibi seçimi kazanmak için her yol mübahtır anlayışı değişecek.
ÜMRANİYE'DE HALKA SESLENDİ
CHP Ümraniye Belediye Başkan adayı Aykut Erdoğdu ile bir araya gelip, seçim otobüsüne binen İmamoğlu, ilçe turu yapmak istedi. İmamoğlu ve Erdoğdu’yu taşıyan otobüsün önü, Aşık Veysel caddesinde, kalabalık ve coşkulu bir vatandaş topluluğu tarafından kesildi. İlçe turu olarak planlanan Ümraniye etkinliği, böylece halk buluşmasına dönüştü. Vatandaşların sevgi gösterilerini karşılıksız bırakmayan İmamoğlu ve Erdoğdu, coşkulu kalabalığa birer konuşma yaptı. Vatandaşların ilgisinden duyduğu memnuniyeti, “Hakkınızı helal edin. Vallahi ne diyeyim? O kadar minnet doluyum ki, teşekkürleri bir borç biliyorum. Çünkü biz, bu akşam, Aykut Başkanımla birlikte, İlçe Başkanımızın çizdiği bir güzergahta, sizleri otobüsle selamlayacaktık. Ama siz, muazzam bir karşılamayla tabiri caizse, bizi motive etmek için toplanmışsınız” sözleriyle dile getirdi.
“BİZİM TEK DERDİMİZ VAR”
İlk dönemlerinde yaptıkları hizmetler ve sosyal yardımları özetleyen İmamoğlu, ikinci 5 yılda gerçekleştirecekleri vaatlerin bazılarını vatandaşlarla paylaştı. İstanbul ve Türkiye’de yaşayan her vatandaşa eşit gözle baktıklarının altını çizen İmamoğlu, özetle şunları söyledi:
*Bizim tek derdimiz var; bir an önce bu yoksulluk, bu ülkenin üzerinden dağılsın, gitsin. Bir an önce biz, bu toplumun zenginliğini konuşalım; fakirliğini, yoksulluğunu değil. Parasını pul edenleri, günü geldiğinde milletimiz değerlendirecek.
*Ama önümüzde 31 Mart var. İstanbul'a 5 yıl çok nitelikli bir dönemi, yakışan bir dönemi ortaya koyan ekibe liderlik yaptım. Sevgili hemşehrilerim, 31 Mart'a kadar birileri Ankara'da toplanmış, gelmiş. Tam 17 kişi. Bunlar kabine. Hepsinin adı, kabine. Şimdi kabine, yani atanarak bakanlık görevine gelen insanlar devletine tabi, devletinin tariflediği görevi yapan insanlar. Doğru mu? Yani bu insanlar, örneğin; ekonomiyle ilgilenecek.
*Biri maliyeyle ilgilenecek, biri adaletle, biri şehircilikle, biri ulaştırmayla… Öyle değil mi? Ama o 17 kişiye -artı bir diyelim- Sayın Cumhurbaşkanı demiş ki, ‘Siz İstanbul'a gidin. Ben, oraya bir aday adadım ama, aday baş edemiyor. Siz, 17’niz bir olun, yetmez ben de gelirim, Ekrem’i alaşağı ederiz.’ Ben de diyorum ki, ‘İsterseniz 17+1 olun. Bir de adayınız var. Ama adayınıza ayıp ediyorsunuz.
*Adayınıza yanlış yapıyorsunuz. İstanbul'a toplanıp gelerek, adayınızı bence aşağı çekiyorsunuz. Olmaz. Yazık değil mi? Yazık, yazık. Bırakın, aday mücadelesini versin. Ama toplanıp, gelmişler.
“ŞİMDİ BEN SİZE, NE YAPACAĞIMIZI SÖYLEYECEĞİM”
*Şimdi ben size, ne yapacağımızı söyleyeceğim. 31 Mart'a kadar, 17+1+aday… Bu ekibe karşı topyekun, güler yüzle, hep birlikte çalışıp, komşularımızdan, akrabalarımızdan, eşimizden, dostumuzdan, telefonla arayacağınız komşunuzdan, iş arkadaşınızdan, sevgili dostum Ümraniye Belediye Başkanı adayımız, benim sevgili dostum Aykut Erdoğdu'ya Ümraniye'de oy istemeye hazır mıyız?
*İkincisi; şimdi biz, çok uzun zamandır birlikte siyaset yapıyoruz. Dertleşiyoruz, tartışıyoruz, fikirlerimizi çatıştırıyoruz. Niye biliyor musunuz? Doğru yolu bulmak için. Bizim birbirimizle olan anlayışımız şu şekilde. İnanılmaz deneyimli bir insan Aykut Bey, kendi mesleğinde ve eğitiminde.
*Benim de kendi sürecimde deneyimlerim var. Deneyimlerimizi bir araya getirip, güç birliği yapıyoruz. Ortak akıl mekanizması kuruyoruz. Onlar ne yapıyor biliyor musunuz? Gücü de yetkiyi de bir kişiye veriyorlar; Ankara'ya bakıyorlar. O ‘yap’ derse yapıyorlar, ‘yapma’ derse yapmıyorlar. ‘İmza at’ derse atıyorlar, ‘imza atma’ derse atmıyorlar. İradesi bir ortam var ediyorlar. Onlar bir kişiye bağımlı, biz, bir ekip arkadaşı olarak, milletine bağımlı insanlarız.
“17+1 VE SAYIN CUMHURBAŞKANI’NA NE DİYORUZ BİLİYOR MUSUNUZ?
*Biz, İstanbul’a Ankara'dan gelen bu 17+1; yani Sayın Cumhurbaşkanı ve kabinesi + aday… Onlara ne diyoruz biliyor musunuz? Sizi ağırladık, sizi misafir ettik. 2019’da sizi, 23 Haziran'da yanlış yaptığınız için, 806 bin kez misafir ettik. Şimdi ondan daha fazla sayıda misafir ediyoruz ve sizi Ankara'ya yolluyoruz.
*Nereye? İşinizin başına. Gidin; enflasyonu düşürün. Doğru mu? Emekli maaşını arttırın. Doğru mu? 3600 ek göstergeyi çıkarın. Doğru mu? Peki, yetmez… ‘Mülakatı kaldıracağız’ dediniz, namus sözü verdiniz. Mülakatı kaldırın. Doğru mu? Onları görevinin başına yollayacaksınız. AK Parti'ye oy vermiş, benim kıymetli hemşehrilerim de onlara, ‘İstanbul'a gelip, Ekrem İmamoğlu ile uğraşacağınıza, gidip ekonomiyi düşürün, ekonomiyi yerine getirin’ diyecek.
*Onlar bile, AK Partili hemşehrilerim bile, onları kendine getirmek için, Ümraniye'de Aykut Erdoğdu Başkanıma, İstanbul’da da bu kardeşinize oy verecek göreceksiniz. Biz size, şunu vaat ediyoruz: Bu şehirde, Ümraniye'de, diğer ilçelerimizde, İstanbul'un tamamında kardeşçe bir yaşam vadediyoruz.
*Siz; ayrıştıranı değil, birleştireni seçeceksiniz. Siz; kutuplaştıranı değil, birbirini kucaklatmayı size göstereni seçeceksiniz. Ümraniyeliler siz; size haddini bildireni değil, haddini bilen yönetici ahlakını seçeceksiniz. Siz; kanalı değil, İstanbul'u seveni seçeceksiniz. Öyle değil mi? Öyle değil mi Ümraniyeliler? Bir soru: Kanal mı, İstanbul mu? (‘İstanbul’ sesleri.) Aynen öyle. Son olarak; onlar diyor ki tam gaz geri, biz diyoruz ki tam yol ileri.