İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cendere Yaşam Vadisi 1. Etap ve 2. Etaplarında, CHP milletvekili Yunus Emre, CHP Kağıthane Belediye Başkan adayı Tonguç Çoban ve basın mensuplarıyla birlikte inceleme gezisinde bulundu.

Kağıthane ve Sarıyer ilçelerini içine alan Cendere Vadisi’nde, yakın zamanda “vahşi bir yapılaşma” yaşandığının altını çizen İmamoğlu, “Burada hoş bir yaşam vadisi oluştu. 1,6 kilometre gibi bir alanın bittiği seviyedeyiz. Bunun tamamı 4 kilometreye ulaşacak” dedi. Açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.  

RAKİBİNİ UYARDI: DİKKAT ETMESİ GEREKİRDİ

Rakibi Murat Kurum’un Kağıthane’de oy kullanacağı, mal varlığında da bakanlığı döneminde onay verdiği, korunması gereken araziye inşa edilen lüks bir sitede evi olduğunun hatırlatılması üzerine İmamoğlu “Mal varlığını incelemedim.. Ama  kendi imza attığı bir kamu projesinde böyle bir varlığın elde edilmesi meselesi biraz dikkat çekici. Dikkat etmesi gerekirdi. Hani bizde bir laf var… Ben inşaatçı bir ailenin çocuğuyum. Babam derdi ki, ‘Kendi yaptığın binada oturmuyorsan senden müteahhit olmaz’ diyordu. Ama o müteahhitlik meselesi. Bu başka bir mesele. Birbirinden farklı. Hayırlısı. Kötü bir Kağıthane'de, bir bölümünde lüks konut yapmış ve orada daire sahibi olmuşsa, kendisi onun hesabını versin. Ama çok kötü uygulamaları var İstanbul'da. Ben 100 tane sayarım” dedi.

“EKREM’İN ELİNDE SİHİRLİ DEĞNEK VAR SANKİ”

Kağıthane’de yükselen lüks konut projelerini de eleştiren İmamoğlu şunları söyledi:

“Kağıthane ve Kasımpaşa çürük. Hani kentsel dönüşüm hikayesi? Orası Sayın Cumhurbaşkanı'nın mahallesi değil mi, köyü değil mi? Neyi dönüştürdünüz? 22 senedir iktidarsınız.

İşte görünen yüzle, arka sokak meselesi. 30 senedir Kağıthane'yi yönetiyorsunuz. Ne yaptınız? Karneleri kötü. Evet, İstanbul depreme hazır değil… İstanbul'da, Ekrem'in elinde bir sihirli değnek var sanki.

Siz 99 depreminden bu yana, 20 senedir bu şehri yönetiyorsunuz. Bunun 17 senesinde Türkiye'de iktidarsınız. Hiçbir şey yapamadınız noktasındasınız. Beni kötüleyeceğine, kendini kötülüyor acemi aday. Biz onun için diyoruz ki, birlikte düzeltelim” dedi.

“80 KATLI KULEYE İZİN VERDİLER”

Şişli Belediyesi’nin karşısındaki arazide yine bakanlık onayı ile inşa edilecek projeye de tepki gösteren İmamoğlu “Benim masama geldi. Biz, ‘Orada 8 kat olmaz’ dedik, adam oraya 80 katlı kule dikmeye izin verdi Ankara'dan. Ve bu adama İstanbul emanet edilecek. Hiçbir hesap, kitap yok. Bakın burada yatırımcı, şu, bu suçlu değil. Burada suçlu arıyorsanız; bu işe imza atana bakacaksınız” dedi.

"YOKSA KOLTUĞUNDAN OLACAK”

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın seçim çalışmalarına katılmasıyla ilgili soru üzerine İmamoğlu şunları söyledi:

“Eskiden biliyorsunuz; adalet, içişleri ve ulaştırma bakanı, seçim dönemlerinde bağımsız olsun diye istifa ettirilir ve bürokrasiden insanlar atanırdı ki orada hak-hukuk çiğnenmesin. Nereden nereye? Demokrasiye bak, gitti. Sen; yani 17 tane bakanın, 20 tane bakan, kaç tane bakanın… Topunuz gelin, ne olacak?

Şimdi kasap dükkanı, bilmem ne dükkanı gezerek oy istiyorsun. Yazık. Üzülüyorum. Kendisine üzülüyorum yani. Ona da yazık. Zor durumda. Allah yardımcısı olsun.

Yani talimat gelmiş, gidecek, ne yapsın? Yoksa koltuğundan olacak. Af isteyecek. Ona da üzülüyorum. Yazık. Öbürlerine de üzülüyorum. Ama bu kadar insan yok edilir mi? Bugün aslında Sayın Cumhurbaşkanı'nın bu ülkeye yaptığı en büyük kötülüklerden biri, kendi yakın çevresindeki yetenekli insanları bile çürütüyor olması. Çürüttü. Onları bile yok etti.

İnanın o insanların evindeki eşi, çocukları, bakanların aileleri utanıyordur yani, ‘Bizi niye bu duruma düşürüyorsunuz kardeşim. Biz bakanız. Bırak, biz 3600 ek göstergeyi çıkaralım, şu polisleri rahatlatalım. Bırak bizi, gidelim şu enflasyonu düşürelim, faizle uğraşalım. Gidelim Merkez Bankası'na disiplin getirelim. Bizi niye yolluyorsun bir kasap dükkanına, oraya buraya.

Aday çıkamıyor, ben çıkacağım onun yerine. Aday gidemiyor, ben gideceğim onun yerine.’”

“BAKANLARI NİYE ZOR DURUMA DÜŞÜRÜYORSUN?”

Bakanları niye zor duruma düşürüyorsun? Yazık değil mi onlara? Gitsinler 2 saat, 3 saat devlete fayda versinler. Bunlar devlet adamı, kamu yöneticisi. Yani her şeyi karıştırdı birbirine.

Onun için bu mesele, sadece bir yerel seçim meselesi değil. Sadece bir İstanbul seçimi değil. Bu mesele; bir demokrasi, kamu terbiyesi, kamu ahlakı, kamu yönetici olma… Bütün bu meseleler önemli.

Benim dilimin kemiği niye olsun? Milletten aldığım vahlanmaları, milletten aldığım isyanları, vatandaştan aldığım duyguları duyurma sorumluluğum var ve koca kentin yöneticisiyim. Öyle sus pus olayım, yatayım köşede işte…

‘Ben sadece yerel yöneticiyim’ falan; olmaz o iş.Ben İstanbul'da Büyükşehir Belediye Başkanıyım. 16 milyon insanının temsilcisiyim.

Bütün bu haksızlıklara, hukuksuzlara hak ettiği cevabı vermekle yükümlüyüz. Vereceğiz. Halkımız da milletimizin hak ettiği şekliyle, kararını 31 Mart'ta verecek. Ben, buna inanıyorum.”