İBB Başkanı İmamoğlu, konuğu Avrupa Birliği Delegasyonu Başkanı ve Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut’u uğurlamasının ardından, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

KILIÇDAROĞLU İLE GÖRÜŞME SORUSUNA YANIT

“Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile yemek randevunuz vardı. Çok konuşuluyor. Kendisinin, sizin ve Özgür Bey’in açıklamaları oldu. Bir tarihte netleştirme olur mu?” sorusuna İmamoğlu şu yanıtı verdi:

-Ben tabii hayretle izliyorum bu yemeğe olan ilgiyi. Aslında hem hayretle izliyorum hem de bence yani yanlış anlamayın ama kıymetli basın mensuplarımız, hangi yemekte buluştuğumuz değil de yani toplumumuzun yemekte neleri yemediğiyle ilgili bence daha fazla odaklanılmalı. Kaldı ki biz, önceki dönem genel başkanımızla buluşuruz, buluşacağız. Bugün olur, bir hafta sonra olur.

-Zaten benzer şeyleri kendileri de ifade etti. Ben de söylemiştim. Yani bunun böyle bir olaya dönüşmesi, gerçekten bence Cumhuriyet Halk Partisi camiasını, örgütünü rahatsız ediyor. Bizim böyle bir derdimiz yok.

-Biz hem Genel Başkanımızla, Sayın Özgür Özel'le hem önceki dönem genel başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'yla…

-Haksızlık yapmayalım; Sayın Hikmet Çetin'le, Sayın Murat Karayalçın'la buluşuruz, çay kahve içeriz, yemek yeriz. Parti kültürümüzde ve insani diyaloğumuzda bu vardır. Bence, lütfen artık buna bu kadar merak göstermeyiniz.

-Bence gerçekten merak edilmesi gereken, bizim buluşacağımız yemek değil de vatandaşlarımızın, toplumumuzun yemeklerinde neleri yiyemedikleri konusu. Ekonomi ve başka hususlar daha önemli diye düşünüyorum.

MÜLTECİ POLEMİĞİ

İstanbul’da yaşayan mülteci sayısına ilişkin İçişleri Bakanlığı ile yaşadığı polemiğin hatırlatılması üzerine İmamoğlu “Aslında geçenlerde cevap verdim mülteci konusuna. Belki Ankara'dan sesimiz duyulmamış olabilir. Önce şunu söyleyeyim. Ben, 39 ilçenin 39’unu ziyaret ettim bu dönem. Her ilçeyi ziyaret ettiğimde, her ilçe belediye başkanının, bunun içinde Cumhuriyet Halk Partili de var, AK Partili de var, yani her ilçe belediye başkanının kendi ilçesiyle ilgili yaptığı tespitleri dinleseniz… Örneğin; 13 tane AK Partili belediye var İstanbul'da. Onların kendi ilçelerindeki yaşadığını düşündüğü düzensiz göçmenin ne kadar bir sayıya eriştiğiyle ilgili tahminlerini dinleseniz, benim söylediğimi ikiye katlar. Ama daha sağlıklı bir veriyi sizinle paylaşayım. Bakın İstanbul'da, nüfusun yüzde 20’sini geçtiğini düşündükleri için, 10 ilçede ikamet verilmesiyle ilgili süreç durdurulmuş durumda. Bu 10 ilçenin isimlerini alabilirsiniz, öğrenebilirsiniz. Bu 10 ilçenin nüfusunun yüzde 20’sini çarptığınızda, sadece o bölüm bile 1 milyon 200 bine yakın insan yapıyor. Bakın; daha çarpıcı bir şey vereyim size. İnsanlarımızın su tüketim oranı, bizim için ciddi bir veridir. Kişi başı 180 metreküp olan kişi başı su tüketimi, şu an İstanbul'da 225 metreküpe kadar çıkmış durumda. Bu, insanlarımız daha fazla su kullanıyor anlamına gelmiyor. Yine az önce dediğim gibi, 2,5 milyona yakın insanın İstanbul'da yaşadığını gösteriyor” yanıtını verdi.

BAKANA SESLENDİ

İmamoğlu şunları söyledi:

-Bir şey daha ifade edeceğim. Sayın Bakan'a buradan sesleniyorum. Daha önce beraber İstanbul'da görev yaptık. O dönemde de bunu defalarca dile getirdim.

-Şimdi de dile getiriyorum. Türkiye'de yerel yönetimler, düzensiz göçle gelen, mülteci sıfatıyla gelen, sığınmacı sıfatıyla gelen… Ki Sayın Bakan’ın verdiği 1 milyon 80 bin sayısının içinde ikameti olan, oturma izni alan veya düzensiz göçle geçici yerleşim hakkı elde eden sayıyı kapsıyor.

-Ama bizim veya diğer belediyelerin hiçbir şekilde verilerle ilgili bir bilgiye sahip olmadığını, bilgilendirilmediğimizi, şeffaflığın sıfır derecesinde olduğunu ifade etmek isterim. Niye milletimizin bu kadar kafası karışık?

-Yani öyle rakamlar var ki, 10 milyondan bile bahsediliyor Türkiye'nin genelinde. Ve bunlar insanlarımızı huzursuz ediyor.

-Daha dün akşam evime metroyla giderken, benimle selamlaşıp bana sarılan 7-8 yaşındaki bir çocuğun, ‘Milyonlarca mülteci var, huzursuz oluyoruz’ demesini duymak, bizi rahatsız ediyor.

“ŞEFFAFLIĞA DAVET EDİYORUM”

“Dolayısıyla bu meselenin şeffaflık konusunda ele alınması… Hele hele yerel yönetimlerin; suyunu veren biz, gazını veren biz, çöpünü toplayan, biz ama verilerle ilgili tek bir bilgi edinmeyen biz, bu konuda yapılan hiçbir toplantıya, valilikler nezdinde davet edilmeyen biz; neyi kimden saklıyorsunuz? Şeffaf olsunlar.

-Bu mesele, önemli bir meseledir. Bu meselenin çevremizde oluşan savaşlar, kıtlıklar, sorunları öne koyarak, sorunu dışarıya doğru itmeye çalışanlara ben buradan net olarak söyleyeyim: Bu meselenin tek müsebbibi, tek sorumlusu, başta Suriye ve Irak bölgesinde oluşan savaşların ya da sıkıntıların doğduğu günden itibaren Türkiye'de yürütülen yanlış politikadır. Yanlış dış politikadır.

-Bugün gelinen noktada da ne yazık ki biz sınıfta kaldık ve dünyada bir anda, yığın bir biçimde insanı ülkemizde yaşatmak durumunda kalan toplum olduk. Şeffaflığa davet ediyorum. Benim verdiğim rakamın, sağlam tüketim verileri üzerinden doğru olduğuna inanıyoruz. İlçe belediye başkanlarını dinlerseniz, bunu ikiyle çarparsınız.

-Sayın Bakan, biz bir şey söylediğimiz gazetelere ya da basına bir rakam söylemektense, valilere bu konuda talimat versinler.

-Mültecilerle ilgili, sığınmacılarla ilgili, düzensiz göçle ilgili her konuda en etkin bir biçimde belediyelerin, ilçe veya büyükşehir veya il belediyelerinin sürece katılmalarını sağlasınlar.