İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun siyasi yasak ve 3 yıldan 7 yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı dava ertelendi... Bir sonraki duruşma 31 Mayıs'ta görülecek.
NE OLMUŞTU?
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminde, 29 Aralık 2015 tarihinde gerçekleşen bir ihaleyle ilgili İçişleri Bakanlığı inceleme başlatmıştı...
İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliği’nin hazırladığı rapor, Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi.
Savcılığınca hazırladığı iddianamede ise kamunun 250 bin lira zarara uğratıldığı iddia edildi. Hazırlanan iddianamede ise İmamoğlu dahil 7 isim hakkında "ihaleye fesat karıştırma" suçlamasıyla 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası ve siyasi yasak istenmişti...
İMAMOĞLU'NDAN KANAL İSTANBUL AÇIKLAMASI
Öte yandan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinin ardından yeni dönemin ilk temelini attı. Çekmeköy’de 2.3 milyar TL yatırımla hayata geçirilecek olan İSKİ Cumhuriyet İçmesuyu Arıtma Tesisi 2. Kademe inşaatının temel atma törenine, İmamoğlu ile birlikte Çekmeköy Belediye Başkanı Orhan Çerkez, Sancaktepe Belediye Başkanı Alper Yeğin ve milletvekilleri de katıldı.
Temel atma töreninde konuşan İmamoğlu “Seçimden önce söz vermiştik. Tam yol ileri diyerek, kararlılığımızı göstererek İstanbul'un sorunlarına çözüm oluşturan işleri yapmaya devam edeceğimizi ifade etmiştim. İnşallah yine icraatla, hizmetle, yatırımlarla dolu çok güzel bir beş yılı daha hep birlikte yaşayalım. İstanbullular 31 Mart'ta bize bir sefer görev emri daha vermiştir. Biz de bunun hakkını vermek konusunda kararlı bir ekibiz. İstanbul'un seferberlik anlayışıyla yönetilmesi şarttır. İstanbullular bu duygumuzu anladığı için, ‘bu şehrin sorunlarını bu ekip çözer, bizim başımızı öne eğmez’ diyerek bize bu görevi inanarak verdiğini düşünüyorum. Biz bu güveni boşa çıkarmayacağız. İstanbul'un hem üreten bir ekibi ama aynı zamanda da güçlü bir muhafızı olmaya devam edeceğiz” dedi.
“BİLİME SIRTINIZI DÖNEREK HİÇBİR SORUNU ÇÖZEMEZSİNİZ”
İstanbul’un en önemli sorunlarından birinin su ile ilişkisi olduğuna dikkat çeken İmamoğlu, yüzyıllardır kente suyu getirmenin bir mesele olduğunu söyledi.
İmamoğlu “Şehrimiz, ortasından kocaman bir nehrin aktığı bir şehir değil. Şehrimiz, aslında suyun, yağmurun toplanmasıyla kente sunuluyor. Kuraklık da eklenince ki geçen sene hepimizi çok tedirgin eden bir kuraklığın rezervlerimizi nasıl etkilediğini hepimiz biliyoruz. 22 yılın en düşük seviyelerine düşmüştük geçen yıl itibariyle. Tabii bu trend, sadece geçen yıla özgü değil. Bu bizim her an başımıza gelebilecek bir dönem. Ne yazık ki ülkemiz ve dünyamız iklim krizinden yüksek seviyede etkileniyor. Ve ne yazık ki bu konuda hassasiyet göstermeyle ilgili ülkemiz sorunlu birtakım işler yapan ülkelerden bir tanesi. Bunu düzeltmek ve iyileştirmek de hepimizin büyük bir sorumluluğu. Bilinen, bilime yüzü dönük olmalıyız. Bilime sırtını dönerek hiçbir sorunu çözemezsiniz. Gerçekleri de yok sayarak çözemezsiniz” diye konuştu.
“BU İKİ KONU İSTANBUL İÇİN KRİTİKTİR”
İstanbul'un su meselesini ciddiye aldıklarını ve uzun vadeli perspektifle çalıştıklarını söyleyen İmamoğlu, bitirilemeyen Melen Barajı ve Kanal İstanbul projesine dikkat çekti.
İmamoğlu “İstanbul'un dikkat edilmesi gereken ve bilinmesi gereken tam da bu mesele çerçevesinde iki konusu var. Ki hayatımızı derinden etkileyecek iki konu. Bunlardan bir tanesi Melen Barajı'nın akıbetidir. Bir diğeri de ne yazık ki ısrar edilen, her gün dile getirenlerin seçim dönemlerinde, tırnak içinde hafıza kaybı yaşadıkları Kanal İstanbul meselesidir. Bu iki konu İstanbul için kritiktir. Birinin derhal yapılmasıyla ilgili yüksek seviyede iş birliğiyle bir masanın kurulmaması kurulması gereken, diğerinin ise asla İstanbul'un kapısından içeri sokulmaması gereken iki proje” dedi.
DSİ YETKİLİLERİNE MELEN ÇAĞRISI
1989’da Bakanlar Kurulu kararıyla İstanbul'un su sorununa kalıcı çözüm bulmak kararı verilen Melen Barajı’nın yılan hikayesine dönen yapım sürecini anlatan İmamoğlu şunları söyledi:
*2016’da açılışının yapılacağı ilan edilen Melen Barajı'nın, ne yazık ki biz görevi devraldığımızda, gidip incelediğimizde kritik birtakım proje hataları yapılmış, bitirilmiş olan baraj gövdesinin en üst seviyede çatlaklarla kullanılmaz hale gelmesiyle beraber, bugün itibariyle akıbeti belirsiz duruma evrilmiştir.
*Süreyi kullanmak, süreyi uzatmak, ihaleler yapmak, ihalelerin iptali vesaire, bizi ilgilendirmiyor. Devlet Su İşleri (DSİ) yetkililerine tekrar sesleniyorum. Bakın; bu bir İstanbul meselesidir. Bu, İstanbul'un su meselesidir. 1 milyar metreküpe yakın su rezerv kapasitesi olan bu barajda, bugün su birikiyor olsa, İstanbul'un su meselesiyle ilgili tedirgin olmak gibi bir kaygısı olmazdı. Orada suyun bekletilmesi ve suyun buraya o şekilde aktarılması ve hatta barajla beraber yüksek seviyede elektrik kazanılmasıyla birlikte, İSKİ'nin bu giderden de kurtulması, İstanbul'un ve İstanbullular için büyük bir nimet olacaktı.
*Ama ne yazık ki yapılan hatalar, bizi bu sürece dair beklemekle baş başa bırakıyor. Baraj meselesinde tekrar çağrımı yapıyorum. Bize bilgi verin. Devlet Su İşleri-İSKİ, yetkililerimiz, uzmanlarımız bir araya gelelim. Yahu; eksik yaparsanız, çıkar çıkar millete anlatırsınız. Hata yapmışsanız, özür dilersiniz.
*Hata yapanlar bir bedel ödetmişse, soruşturmanızı açarsınız, teftişinizi yaparsınız. Devlet böyle işler. Üstünü kapatmakla olmaz. Gelirsiniz, yani nasıl ki biz 1000’in üzerinde teftiş, soruşturma geçirdik; bir tane de oraya açarsınız. Ondan sonra da oturur bu işi bilen uzmanlar, uluslararası çapta bu işi iyi yapan insanları, yüklenicileri, mühendisleri çalışırlar. Yeni bir yol ve yöntemle, süreci sonuca bağlarlar.
*Biz de çıkar deriz ki; ‘Evet, bir eksiklik oldu. Ama teşekkür ederiz. Bizi bir masaya davet ettiler. Oturduk, konuştuk. Sonucu bağladık. Bundan sonra bu sonuçla burası yapılacak. Ve İstanbul'a kazandıracağız.’ Bu kötü davranışlardan vazgeçin. Bu şekilde şeffaf, paylaşımcı davranışlarla işimizin sağlıklı bir sonuca bağlayalım.
*Bu milletin işi; senin, benim işim değil. Milletimizin, hepimizin işi. Geciktiğimiz her gün, İstanbul'un su sorunlarıyla ilgili çözümün sonuca bağlanmadığı bir günü daha geçirmeye mal oluyor.
"İSTANBUL’A İHANET PROJESİDİR”
Kanal İstanbul’un, İstanbul’a ihanet projesi olduğunun bir kez daha yineleyen İmamoğlu şunları kaydetti:
*Kanal İstanbul projesinin gündemlerinde olmadığını ve asla olmayacağını, açıklamalarla ifade etmişlerdi. Şimdi ben de diyorum ki; İstanbul'un tatlı su kaynaklarına vereceği zarar, coğrafyasını alabora edeceği bir mekanizma, sadece bir çıkar, bir emlakçı projesi, al-sat projesi gibi hareketlendirilen ve oluşturulan bu iş, İstanbul'a ihanet projesidir.
*Bilim insanları ısrarla dikkat çekiyor ki, İstanbul, bu projeden korunmak zorundadır. 16 milyon İstanbullunun, Kanal İstanbul gibi bir gündemi yoktur. Bu seçimde de İstanbullu bunu oylamıştır. Buna ret vermiştir.
*Bu bağlamda İstanbullular, bu şehrin başına Kanal İstanbul belasının açılmasını, altını çizerek ve heceleyerek söylüyorum ki, is-te-mi-yor. Bu kadar net. Nokta.
*Lütfen bu noktada da İstanbulluların iradesine saygı gösterin. Bir an önce İstanbul'u bu meseleden, böylesi bir kabustan kurtulmasını hep beraber sağlayalım. Ve milletçe güvenle, önümüze bakalım.
3 YILDA BİTİRİLECEK
Konuşmaların ardından butonlara basıldı ve tesisin temeline ilk harç döküldü. Kente kesintisiz ve hijyenik su teminin sağlanması amacıyla yapılan Cumhuriyet İçme Suyu Arıtma Tesisi’nin 3 yılda tamamlanması planlanıyor. Tesisin mevcut 720 bin m3/gün kapasitesi, yeni yapılacak içme suyu arıtma tesisiyle 360 bin m3/gün kapasite daha arttırılacak. Böylece Çekmeköy Reşadiye Mahallesi’ndeki tesisin toplam kapasitesi, 1 milyon 80 bin m3/güne çıkarılacak