Japonya Merkez Bankası (BoJ) Başkanı Kazuo Ueda, bankanın daha fazla faiz artışının ekonomik ve enflasyonun nasıl gelişeceğine bağlı olacağını ancak mevcut ortam göz önüne alındığında agresif artışların muhtemel olmayacağını söyledi.

Ueda, BoJ'un negatif faiz politikasını 17 yıl sonra ilk kez faiz artırarak sona erdirme kararı almasının ardından düzenlenen basın toplantısında konuştu.

Kazuo Ueda, getiri eğrisi kontrolü ve diğer parasal genişleme önlemleri ile bankanın görevini yerine getirdiğini belirterek, ekonomiyi destekleyici finansal koşulların "şimdilik" korunacağını vurguladı.

Yüzde 2'lik enflasyon hedefine istikrarlı şekilde ulaşılmasının ufukta göründüğünü dile getiren Ueda, bugün alınan faiz artırımı kararının enflasyon hedefine istikrarlı ve sürdürülebilir bir şekilde ulaşılabileceğine dair artan güveni yansıttığını savundu.

Ueda, uyumlu koşulların ekonomiyi ve fiyatları sağlam şekilde destekleyeceğini anlatarak, uzun vadeli getirilerin piyasalar tarafından belirlenmesi gerektiğini belirtti. Bunun yanında merkez bankasının gerektiğinde tahvil satın alarak bir yükselişi önlemeye çalışacağını da söyledi.

ÜCRET ARTIŞLARI ETKİLİ OLDU

Faizlerin yükseltilmesinde ülkede ilkbahar toplu iş görüşmelerinin sonucunun büyük bir faktör olduğunun altını çizen Ueda, büyük ücret artışları eğiliminin küçük firmalar arasında genişleyip genişlemeyeceğine yakından dikkat edeceklerini sözlerine ekledi.

Bu arada, ülkede KOBİ çalışanlarının daha yüksek reel ücretler alıp almayacağı belirsizliğini korurken beklentiler önceki yıllara göre daha iyi olduğu yönünde.

Japonya'nın kamu borcu tek başına gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 250'sine denk gelirken, hane halkları ve şirketler dahil toplam borç GSYH'nin yüzde 426'sını oluşturuyor. Karşılaştırma için Çin'de bu oran yüzde 295, ABD'de ise yüzde 264'te.

Hesaplamalara göre, 50 baz puanlık bir faiz artışı Japon özel sektörüne 11 trilyon yen ya da GSYH'nin neredeyse yüzde ikisi oranında ek faiz maliyetine mal olabilecek.

Aynı zamanda BoJ, aslında canlandırmak istediği iç talebi baltalama riskiyle karşı karşıya kalabilecek. Japonya'da ev sahiplerinin yüzde 80'i mülklerini piyasa faiz oranlarına dayanan kredilerle finanse ediyor. Bu nedenle faiz oranlarındaki keskin bir yükselişin özel hane halklarının geri ödemelerini hızla artırması ve dolayısıyla tüketimi azaltması muhtemel görülüyor.

BOJ'DAN 17 YIL SONRA İLK

BoJ, büyük şirketlerdeki önemli ücret artışlarının ardından 2016’da başladığı negatif faiz politikasına son verme kararı aldı. BoJ'dan iki günlük para politikası toplantısının ardından yapılan açıklamada, kısa vadeli faiz oranlarının yüzde eksi 0,1'den yüzde 0 ila yüzde 0,1 aralığına yükseltme kararı alındığı belirtildi.

Böylece, BoJ, 17 yıl sonra yaptığı ilk faiz artırımıyla, dünyanın önde gelen merkez bankaları arasında negatif faiz politikasını terk eden son banka oldu.

BoJ, negatif faiz politikasına (finansal kuruluşların merkez bankasına yatırdıkları belirli fazla rezervlere eksi 0,1 faiz ödenmesi) ilk olarak 2016 yılında deflasyonla mücadele kapsamında başlamıştı.

Banka, negatif faiz politikasına son vermenin yanında, 10 yıllık Japon devlet tahvillerine ilişkin getiri eğrisi kontrolünü de sona erdirdi.

BoJ, tahvil alımlarına devam edecek, şirket tahvili ve benzeri varlıklarda alımlar 1 yıl içinde sonlanacak.

Dünyanın önde gelen merkez bankalarından ABD Merkez Bankası (Fed), Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve İngiltere Merkez Bankası (BoE) salgın sonrasında rekor seviyelere yükselen enflasyonu dizginlemek için faiz artırımlarına giderken, BoJ ekonomik büyümeyi canlandırmak için ultra gevşek para politikasını sürdürdü.

ÜCRET ARTIŞLARI 33 YILIN ZİRVESİNDE

BoJ, güçlü ücret artışını, yıllardır sürdürdüğü aşırı gevşek para politikasından düzenli bir şekilde uzaklaşmanın koşulu haline getirmişti.

Ülkede bu sene 33 yılın en yüksek seviyesindeki ücret artışları, BoJ'a negatif faiz oranlarını sonlandırmak için hareket alanı sağlayacağı beklentilerini artırmıştı.

Japonya'nın en büyük işçi örgütü Japon Ticaret Birliği Konfederasyonu (Rengo), işverenlerle bu yılki ücret müzakerelerinin ortalama yüzde 5,28 ile sonuçlandığını açıkladı. Bu oran 33 yılın en yüksek seviyesi oldu.