Söz konusu oluşumlar ilk kez, Almanya’daki Johannes Gutenberg Üniversitesi’nden Prof. Sess W. Paskir öncülüğünde yürütülen saha çalışmaları sırasında Namibya’nın çöl mermer yataklarında ortaya çıkarıldı. Araştırmacılar, milyonlarca yıldır neredeyse hiç bozulmamış kayaların içinde dikkat çekici kanallar bulunduğunu belirledi.
FARKLI ÜLKELERDE DE BENZER YAPILAR BULUNDU
Namibya’daki keşfin ardından Umman’daki kireçtaşlarında ve Suudi Arabistan’daki siyah mermer oluşumlarında da benzer tünellere rastlandı. Bu bulgular, söz konusu yapının yalnızca tek bir bölgeyle sınırlı olmadığını ve geniş bir coğrafyaya yayılmış olabileceğini gösterdi.
TÜNELLERİN YAPISI DİKKAT ÇEKTİ
Araştırmalarda, kaya çatlakları boyunca paralel ve dikey şekilde uzanan mikro tünel bantları belgelendi. Yaklaşık 0,5 milimetre genişliğinde ve 3 santimetreye kadar derinliğe sahip olan bu tünellerin, bazı noktalarda 10 metreyi aşan uzunluklara ulaştığı tespit edildi. Uzmanlar, bu yapıların aşınma, çatlama ya da tektonik hareketlerle oluşan izlerden belirgin şekilde farklı olduğuna dikkat çekti.

MİKROBİYAL YAŞAM İHTİMALİ GÜÇLENİYOR
Bilim insanlarına göre tünellerin düzenli yapısı, rastgele mineral çözünmesinden ziyade kontrollü ve koordineli bir süreci işaret ediyor. Bu nedenle, endolitik mikroorganizmaların kaya içinde ilerleyerek mineralleri çözen organik asitler salgılamış olabileceği değerlendiriliyor. Bu sürecin sonunda, geride fosil niteliğinde beyaz karbonat dolgu kalıntılarının oluştuğu düşünülüyor.
ÇEVRESEL DEĞİŞİMLERİN İZLERİ TAŞTA KALMIŞ OLABİLİR
Bazı tünellerde, büyüteç altında yıllık halkalara benzer yapılar gözlemlendi. Araştırmacılar, bu izlerin besin miktarı, sıcaklık veya nemdeki dönemsel değişimleri yansıtıyor olabileceğini belirtti. Bu durumun, günümüzde çevresel koşullara tepki veren bazı bakteri türlerinin davranışlarıyla benzerlik taşıdığı ifade edildi.
YAŞAM VE TAŞ ARASINDAKİ ESKİ BAĞ ARAŞTIRILIYOR
Uzmanlar, bu keşfin yaşam ile katı kayaçlar arasındaki çok eski etkileşimlere ışık tutabileceğini değerlendiriyor. Bulguların, hem Dünya’daki erken yaşam formlarını anlamak hem de başka gezegenlerde benzer izlerin araştırılması açısından önemli olabileceği belirtiliyor.