ayland'da eğlence ve turizm sektöründen taşımacılığa kadar birçok alanda kullanılan filler, ülkenin simge hayvanları olarak biliniyor. Özellikle turizm sektöründe kullanılan filler, uzun yıllar hem fiziksel hem de psikolojik şiddete maruz kalabiliyor.
Yıllarca kötü muamele gören ve kapasitelerinin üzerinde çalıştırılan filler yaşlandıklarında sahipleri tarafından terk ediliyor. Daha önce doğada yaşamamış olan bu hayvanlar, kendi başlarına kaldıklarında ise ne yapacaklarını bilemiyor.
Yaşamlarının son dönemlerinde fillerin rahat ve özgür bir hayat sürmeleri için Chiang Mai kentinde kurulan Elephant Nature Park, 100’den fazla file ev sahipliği yapıyor.
Hayvan gönüllüsü Chailert tarafından 2003'te hayata geçirilen park, kurulduğu günden bu yana uluslararası alanda birçok ödüle layık görüldü.
Kendi hikayesini, kurduğu parkın önemini ve fillerle olan bağını anlatan Chailert, fillerin Tayland kültüründe önemli bir yere sahip olduğunu, geçmişe kıyasla ülkedeki fil sayısının son yıllarda giderek azaldığını kaydetti.
Bunun en önemli nedeni olarak fillerin eğlence sektöründe kullanılmasını gösteren Chailert, "Şu an Tayland’da tutsak edilerek eğlence ve turizm sektöründe çalıştırılan ortalama 3 bin fil var. Kötü muamele gördükleri ve kapasitelerinin üzerinde çalıştırıldıkları için ölüyorlar" dedi.
Kendisinin doğayla derin bağları olan yerel bir topluluktan geldiğini, bu sayede çocukluğundan bu yana fillerle özel bir bağ kurduğunu ve uzun yıllar ülkesindeki fillerin neler yaşadığını gözlemleme fırsatı bulduğunu aktaran Chailert, "Özelikle yavru filler, eğitilmek üzere annelerinden ayrılıyor ve çok kötü muamele görüyorlar. Bu bebek filler sirklerde, hayvanat bahçelerinde, turistik taşımacılıkta çalışmak üzere yetiştiriliyor" diye konuştu.
"En zoru otoritelere ve turistlere bu yanlışlığı anlatmaya çalışmak oldu"
Chailert, fillerin maruz kaldığı eziyeti gördükten sonra onlara yardım için harekete geçtiğini ve Elephant Nature Park'ı onlara bir yuva oluşturmak amacıyla kurduğunu anlattı.
Parkı kurarken çeşitli zorluklarla karşılaştıklarına değinen Chailert, şunları söyledi:
"En zor adımlardan biri otoritelere ve turistlere bu hayvanların böyle kullanılmasının yanlışlığını anlatmaya çalışmak oldu. Özellikle Batılı ülkelerden gelen turistler farklı bir deneyime sahip olmak için bu tarz aktivitelere katılıyorlar. Bu yüzden öncelikle bu bakış açısının değişmesi gerek.
Çünkü turistler buraya filleri sürmek veya onların gösterilerini izlemek amacıyla geldiği müddetçe bu filler kötü muamele görmeye devam edecek. Diğer zorlandığımız bir konu, fillerin cüsseleri ve ihtiyaçları sebebiyle parkı kurmak için uygun arazinin bulunması oldu. Filler için bir alan oluşturduğunuzda bu alanın nehirle bir bağlantısı olması gerek. Çünkü filler çok su tüketiyorlar. Bunların yanı sıra insanları bu konuda eğitmek de işin zor kısımlarından biriydi."
"Hem fiziksel hem de psikolojik şiddete maruz kalıyorlar"
Eğlence sektöründe kullanılamayacak duruma geldikleri gerekçesiyle terk edilen filleri kurtardıklarını anlatan Chailert, "Onları kurtardığımızda ya gözleri görmediği, kulakları duymadığı ya da bir şekilde herhangi bir uzuvları çalışmadığı için terk edilmiş oluyorlar. Bize geldiklerinde bu problemlerin yanı sıra ağır işler ve eğitimler sonucu deri yaraları, dahası zihinsel problemleri de oluyor. Birçoğu yıllardır eğlence ve turizm sektöründe kötü muamele gördükleri ve çalışmaya zorlandıkları için fil olduklarının bile farkında değil, çok huysuz ve sinirliler. Biz tedavilerini gerçekleştiriyor ve onlara sevgi gösteriyoruz" sözlerini sarf etti.
Tedavi sürecinin ortalama 5 ay sürdüğüne ancak çok uzun bir süre kötü muameleye maruz kalan fillerde bu sürenin 2 yılı bulabildiğine dikkati çeken Chailert, sağlıklarına kavuşan fillerin sürü ile buluşturulduğunu belirtti.
Parkta yalnızca fillerin değil aynı zamanda kötü muameleye maruz kalmış maymun, kedi, tavşan, at gibi birçok hayvanın da yaşadığı bilgisini veren Chailert, "Fillere öncelik veriyoruz ama yolda hasta ya da yaralı olduğu halde hala çalıştırılan ve bir şekilde kötü muamele gören bir hayvan gördüğümde onları da alıp buraya getiriyorum" dedi.
"Ömrüm yettiğince onların sesi olmaya devam edeceğim"
Parkın ziyaretçilere ve gönüllü çalışanlara açık olduğunu bildiren Chailert, masrafların ziyaretçilerden elde edilen gelirlerle karşılandığını, bu noktada ziyaretçilerin, parkın devamlılığı açısından önem arz ettiğini vurguladı.
Uzun yıllardır bu konuda farkındalık uyandırmaya çalıştığını dile getiren Chailert sözlerini şöyle tamamladı:
"Ben neredeyse 60 yaşıma geldim ve hayatımın her gününü fillerle ilgilenerek geçiriyorum. Çok mutluyum. Gün doğumundan gün batımına kadar onlar için çalışıyorum. Sahada çalışıyorum, sosyal medyada farkındalığı artırmak için uğraşıyorum. Bunu, yapmak zorunda olduğum için değil yapmaktan mutluluk duyduğum için yapıyorum.
Hayatımı onlara adadım ve ömrüm yettiğince de onlar için çalışmaya ve onların sesi olmaya devam edeceğim. Tayland'a ya da herhangi bir Asya ülkesine gelip yavru filleri besleyen turistlere şunu söylemek istiyorum: Filler asla yavrularını terk etmez, onları annelerinden insanlar ayırıyor, lütfen bu tarz eğlencelerin bir parçası olmayın. Onları desteklemeyin."