Bartın Üniversitesi (BARÜ) tarafından 2 yıl önce başlatılan kurtarma kazılarında ortaya çıkan eserler üzerinde yapılan incelemeler, antik çağlarda ilçede görkemli yapıların olduğunu ortaya koydu. 

BARÜ Arkeoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Fatma Bağdatlı Çam başkanlığında 2 bin 850 metrekare alanda yapılan çalışmalarda, doğal afetler sonucu yıkılan Roma dönemine ait, boyu 9 metreyi bulan mermer sütunlarıyla dikkati çeken stoa yapı bulunduğu belirlendi. 

Korint (antik mimaride sütun düzeni) düzeninde inşa edilen yapı, orijinal parçalar kullanılarak gerçekleştirilen titiz çalışmalarla aslına uygun restore ediliyor. 

Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün izni ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının destekleriyle gerçekleştirilen çalışmalara, BARÜ'nün yanı sıra İstanbul, Denizli Pamukkale, Van Yüzüncü Yıl, Mimar Sinan Güzel Sanatlar, Karamanoğlu Mehmet Bey ve Malatya İnönü üniversitelerinden öğretim görevlileri ve öğrenciler ile gönüllüler de katılım sağlıyor. 

Büyük kısmı toprak altında olan yapıya ait bloklar, tavan kasetleri ile mimari parçalar uzun soluklu çalışmalar sonucu gün yüzüne çıkarılıyor. 

Şu ana kadar yapılan çalışmalarla Anastylosis (antik bir yapının her bir taşına kadar birebir şekilde restorasyonu) uygulamasıyla yapıya ait orijinal mimari parçalardan yararlanılarak üç sütun ayağa kaldırıldı. 

Geniş bir alana yayılan görkemli yapının Roma stoası olarak restorasyonunun tamamlanmasıyla önemli bir turizm noktası olması hedefleniyor. 

Antik şehir, 2017'deki okul inşaatı sırasında bulundu 

Prof. Dr. Fatma Bağdatlı Çam, Kum Mahallesi'nde okul inşaatı sırasında 2017'de tarihi kalıntılara rastlanmasının ardından koruma altına alınan bölgede 2022'den bu yana devam eden kazı çalışmalarında stoa yapısının ortaya çıktığını söyledi. 

Yapının restorasyon çalışmalarının sürdüğünü belirten Çam, "Üç sütunun ayağa kaldırılması çalışmalarını gerçekleştirdik. Bu uygulama sırasında yapının doğu kısmındaki 3 kaide baz alındı ve buradaki mimari parçalar sergileme alanına yerleştirildi. Bu sayede yapı, ayağa kaldırıldığında nasıl görüneceğiyle ilgili bize görsel olarak da fikir vermeye başladı. Ayağa kaldırılan sütunlar sayesinde yapının anıtsallığı da ortaya çıktı. Önümüzdeki yıl da alan ve yapının tamamen ortaya çıkarılmasıyla restorasyon projesi devam edecek." diye konuştu. 
Çam, yapının, Karadeniz Bölgesi'nin mermerden yapılmış en anıtsal yapısı olduğunu ve antik kentin de görkemini gözler önüne serdiğini kaydetti. 

Kraliçe Amastris tarafından kurulan antik kent yıllar sonra uyanıyor

Antik kentin stoa yapılarıyla çevrilmiş agorası (kent alanı) olduğunun anlaşıldığını dile getiren Çam, şöyle devam etti: 

"Burası bize Amastris Antik Kenti'nin özellikle Roma döneminde göze hitap edebilecek güzellikte anıtsal yapılara sahip olduğunu gösteriyor. Ortaya çıkan yapının Korint düzeni, sütun başlıkları ve mimari bezemeleriyle Akdeniz ve Ege Bölgesi'nden bildiğimiz bir Efes, Afrodisyas, Perge ve Side gibi antik kentlerde gördüğümüz anıtsal mimarinin, Amastris gibi Karadeniz'in kıyısındaki küçük bir liman kentinde de olduğunu ve bu anıtsallığı sergileyebildiğini anladık. 

Hem ölçüleri hem mimari bezemeleriyle yapının anıtsallığı bize Karadeniz Bölgesi'nde bulunan yegane bir stoa yapısı olduğunu gösteriyor. Yapı Amasra başta olmak üzere Batı Karadeniz turizminde de önemli bir gelişmeye yardımcı olacaktır. Gelişmekte olan turizm potansiyelinin yanında Amasra bu kazılarla restorasyonların tamamlanması ve alanların ören yeri haline gelmesiyle Karadeniz için çok daha fazla uğrak yeri ve dikkat çekici merkezlerden biri olacaktır. Bir başka önemli husus da Amasra'nın yıllar öncesinde başlayan UNESCO aday adaylığı yolculuğuna da katkı sunacaktır. Burada Kraliçe Amastris tarafından kurulan bu antik kentin yıllar sonra uyanışına şahitlik etmekteyiz." 

Çam, önceki yıllarda yapılan çalışmalarda Büyük İskender başı, Nymphe (su perisi), Lares (ev tanrısı) heykelleri ile Amulet (tılsımlı muska), farklı dönemlere ait sikkeler ve yazıt parçaları bulunduğunu sözlerine ekledi. 

Bartın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun da bölgenin en önemli arkeolojik çalışmalarından birinin üniversiteleri bünyesinde yürütülmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. 

Uzun, antik kentte, Anadolu ve dünya tarihi adına ciddi bulgular elde edilen çalışmalarla kültürel mirasın korunmasına ve geliştirilmesine katkı sunduklarını vurgulayarak, "Çalışmalarımızdaki destekleri dolayısıyla Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Mehmet Nuri Ersoy'a, bölgesel kalkınma noktasında bizleri motive eden yaklaşımları için YÖK Başkanımız Prof. Dr. Sayın Erol Özvar ile YÖK üyelerimize, Prof. Dr. Fatma Bağdatlı Çam ile emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" dedi.