İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuştu.

Akşener’in konuşmasından satır başları:

-1934’te batılı ülkelerden bile önce Türk kadınlarına seçme ve seçilme hakkı verilmiştir. Bu halk 1930’da belediye seçimleri için 1934’te diğer düzenlemeler yayınlanmıştır. O gün böylesine bir vizyonumuz varken bugün kadın haklarında Türkiye’yi dünyanın gerisinde bırakan bir vizyonsuzlukla mücadele ediyoruz. 

-Buna razı gelmeyeceğiz, mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Kadınların güçlenmesini istemeyen, başarılarını çekemeyenler rahatsız olmaya devam edecek. İktidara baskı yapıp İstanbul Sözleşmesi’ni rafa kaldırtan kadın düşmanları rahatsız olmaya devam edecek.

-Sayın Erdoğan geçen yıl bu zamanlar, “2023’te herkes hesabını yüzde 20 enflasyona göre yapsın” demişti. Bu haftanın başında veriler açıklandı. Enflasyon ENAG’a göre yüzde 129’a, TÜİK’e göre yüzde 62’lere ulaştı. Büyük ekonomist Sayın Erdoğan’a inananlar boşa düştü. Beceriksizliğinin sonuçlarından yüzü kızarmayan iktidar, yeni sorunlar üretiyor.

Fotoğraflar: Zekeriya Albayrak / SÖZCÜ

(Fotoğraflar: Zekeriya Albayrak / SÖZCÜ)

ASGARİ ÜCRET İÇİN RAKAM

-İYİ Parti olarak, biz kendi hesabımızı yaptık: Öncelikle biz; Asgari ücretin, Ocak ve Temmuz aylarında; yılda iki defa belirlenmesi konusunda ısrarlıyız. Asgari ücret tespit edilirken de; mevcut asgari ücretin değil; Türk-İş’in, açlık sınırının, baz alınması gerektiğini düşünüyoruz.

-Çünkü bize göre; milletimiz için, açlık sınırı altındaki bir ücret, kesinlikle kabul edilemez. Ayrıca iktidarın, manşet enflasyon hedefini esas almak; asgari ücret tespitinde, milletimizin lehine bir sonuç, ortaya çıkarmıyor.

-O nedenle, asgari ücret; manşet enflasyon hedefiyle, uyumlu olacak biçimde; gıda enflasyonu, esas alınarak belirlenmelidir. Bunun için de; genel enflasyonla, gıda enflasyonu arasındaki, geçmiş yıllardaki ilişkiyi, dikkate almak yeterli olacaktır.

-Bu çerçevede; İYİ Parti olarak, biz de; kendi hesabımızı yaptık: Öncelikle biz asgari ücretin, Ocak ve Temmuz aylarında; yılda iki defa belirlenmesi konusunda ısrarlıyız.

-Asgari ücret tespit edilirken de; mevcut asgari ücretin değil; Türk-İş’in, açlık sınırının, baz alınması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü bize göre; milletimiz için, açlık sınırı altındaki bir ücret, kesinlikle kabul edilemez.

-Ayrıca iktidarın, manşet enflasyon hedefini esas almak; asgari ücret tespitinde, milletimizin lehine bir sonuç, ortaya çıkarmıyor.

 

-O nedenle, asgari ücret; manşet enflasyon hedefiyle, uyumlu olacak biçimde; gıda enflasyonu, esas alınarak belirlenmelidir. Bunun için de; genel enflasyonla, gıda enflasyonu arasındaki, geçmiş yıllardaki ilişkiyi, dikkate almak yeterli olacaktır.

-Son olarak sadece enflasyon oranında yapılacak bir artış yetmez. Çalışanlarımıza, hiç olmazsa; büyüme oranı seviyesinde, bir refah payı da, mutlaka verilmelidir.

-Ez-cümle; iktidarın, yüzde 36’lık enflasyon hedefiyle uyumlu, gıda enflasyon tahmini; açlık sınırı tahminimiz ve yüzde 4’lük, asgari bir refah artışını esas aldığımızda; İYİ Parti olarak hem çalışanlarımızı, hem de işverenlerimizi gözeten; makul asgari ücret talebimiz 2024 yılı Ocak ayı için, 17 bin lira; Temmuz ayı için ise, 20 bin 500 liradır.

-Ancak iktidarın müthiş öngörü yeteneğini de, hesaba kattığımızda; yılın ilk yarısındaki enflasyonun; bu arkadaşların hedeflediği oranın, üzerinde gerçekleşmesi durumunda; oluşacak refah kaybı da temmuz ayında öngörülen, asgari ücret miktarına, mutlaka ilave edilmelidir.

"SİRKİN SAHİPLERİ KONUŞULMUYOR"

-AK Parti siyasi görünümlü bir rant hareketidir. Ülkece aklanan kara paraları, fonları ve vurgunları konuşuyoruz. Biz bu hale nasıl geldik? 

-İktidar kısa dönemli para ihtiyacını karşılamak için varlık barışını çıkardı. Uyuşturucu satana, kaçakçılık yapana, “getir paranı” dedi. Ülkemiz kara para için cennet haline geldi. Türkiye gri listeye alındı. AK Parti ve ekonomi yönetimi son dönemde yatırımcı arıyor. Hiçbir itibarlı yatırımcı gri listedeki Türkiye’ye yatırım yapmıyor. 

-İktidar da mecburen Türkiye’yi gri listeden çıkarmaya çalışıyor. Bu arkadaşlar her konuda olduğu gibi bu süreci de ciddiyetsizlik ile yönetiyorlar. Türkiye haftalardır güzellik merkezleri üzerinden para aklayanların avro’lu bigudilerini konuşuyor. Dolandırılan spor insanlarını konuşuyoruz. 

-Para aklayanlar konuşuyor ama parası aklananlar nedense hiç konuşulmuyor. Dolandırıcılığa yol verenler konuşulmuyor. Haksız kazançları finanse edenler konuşulmuyor. Cambazlar konuşuluyor ama sirkin sahibi hiç konuşulmuyor. Buzdağının altında yatanın, kayıt dışı ekonomi olduğunu biliyoruz. 

-Bugün ekonomimizin üçte biri kayıt dışında. İsraftan geri durulmuyor, rant şebekelerinin döndürdüğü değirmenin suyu nereden diye bakılmıyor. Bu kepazeliğin sorunu sadece ekonomi değildir. Bu bir ahlak sorunudur. 

-AK Parti kayıt dışını sorun olarak değil fırsat alanı olarak gördüğünden bu düpedüz iktidar sorunudur. Ne zaman haram yemeyi günah sayan faziletli insanlar iktidara gelir, bu sorun o zaman çözülür.

YEREL SEÇİM MESAJI

-Biliyorsunuz, yerel seçimler yaklaşıyor. Ama yereldeki sorunlar yerine; suni gündemler konuşuluyor. Siyasi partilerin, şehirlerimiz için ürettiği çözümler yerine; her gün ortaya atılan, yün yumakları tartışılıyor.

-Projeler yerine, sözde kulisler; Vizyonlar yerine, dedikodular; Milletimizin, karşılanmayı bekleyen talepleri yerine; aritmetik hesapları yarıştırılıyor.

-İşte, siyasetin içine düşürüldüğü, bu çukurda biz, İYİ Parti olarak, rekabetimizi; milletimiz ve memleketimiz için, ortaya koyduğumuz; vizyonumuz, çözümlerimiz ve projelerimizle yapmaya; inatla ve ısrarla, devam ediyoruz.

-Nitekim, her hafta; farklı bir başlık üzerinden, milletimize sunduğumuz; İYİ Belediyecilik vizyonumuzu; bu hafta da; çok önemli bir konu üzerinden, anlatmaya devam edeceğiz.

-İşte bu tablo karşısında, biz, İYİ Parti olarak; İYİ Belediyecilik vizyonumuzla; milletimiz için, her şeyden önce; yaşanabilir şehirler, inşa edeceğiz.

-Yetkiyi devraldığımız, tüm şehirlerimizde toplu taşımayı ön planda tutan; huzurlu, güvenli ve konforlu, seyahat imkanı sağlayan; Zaman kaybına, çevre ve gürültü kirliliğine, neden olmayan; Kalabalıklaşmanın getirdiği, artan taleple baş edebilen;

-Değişen şartlara, teknolojinin imkanlarını kullanarak, uyum sağlayan; adil, kapsayıcı ve erişilebilir ulaşım hizmetlerini hayata geçirmeye talibiz.

-Kazandığımız tüm şehirlerdeki, ulaşım hizmetlerini; sistemli bir süreç yönetimi anlayışıyla yürüteceğiz. Öncelikle; şehirlerimizin, mevcut ulaşım envanterini çıkartıp; kentsel hareketlilik ihtiyaçlarını, kent jeopolitiğini ve çevresel etki değerlendirmelerini, dikkate alan; ulaşım talep ve tahmin modelleri oluşturacağız.

-Bu modeller üzerinden; ulaşım hizmetlerini; kentsel genişlemeyi, nüfus artış eğilimini, ve imar planlarını, dikkate alan; bütüncül bir yaklaşımla tasarlayacağız.

-Ayrıca yönettiğimiz belediyelerde ulaştırma konusunda, yetkinliği olmayan kişilerin; ulaşım hizmetlerinin yönetiminde, karar almasına, asla izin vermeyecek; bu görevler için; mesleki bilgiye sahip, donanımlı kadroları istihdam edeceğiz.

-Aziz milletim yetkiyi aldığımız şehirlerimizin tamamında; Ulaşım hizmetlerinin kalitesini; erişim, yaygınlık, zaman, konfor ve açısından, artıracak; toplu taşımayı, tüm hemşerilerimiz için, cazip hâle getireceğiz. 

-Öğrenci, 65 yaş üstü, engelli, şehit yakını ve gazilerin; toplu taşıma hizmetlerinden, faydalanmasında; ücret düzenlemesi yapacağız. Öğrencilerimize, günün belirli saatlerinde, ücretsiz ulaşım imkanı sağlayacağız. 

-Büyükşehirlerimizde metro ve hafif raylı taşıma ağlarını, genişletecek ve yaygınlaştıracağız. Belediye otobüslerinin, hizmet kalitesini ve sefer sayılarını artıracak; kapsama alanını da; kentin merkezinden, uzak noktalara doğru genişleteceğiz.

-Şehir içi ulaşım ağı ile; otogar, tren garı, havalimanı gibi, şehir dışı ulaşım merkezlerinin; birbiriyle entegrasyonunu sağlayacağız. Ayrıca denize kıyısı olan şehirlerimizde; coğrafi koşulların, imkân verdiği ölçüde; deniz yolu ulaşımını, yaygınlaştıracağız.

"ÖNÜMÜZDE ÇETİN BİR YOL VAR"

-Sıfır toplamlı ittifak düzenine karşı başlattığımız, kutlu mücadele; artık yeni bir aşamaya geçti. Medya operasyonlarıyla, baskılarla, iftiralarla, tehditlerle, beslenip büyütülen; iki kutuplu siyasetin karşısında; Türkiye’nin, Demokratik Millî Yükseliş yolculuğunu başlatmanın; gurur ve mutluluğunu, hep birlikte yaşıyoruz. 

-Yerel yönetimleri, rant kapısına indirgeyenlere; belediyeciliği hizmet değil, iktidar alanı olarak görenlere;kayıkçı kavgalarıyla, milletimizi oyalayanlara karşı; 
anlamlı ve cesur bir başlangıç yaptık. 

-Biliyorsunuz, bugüne kadar; nice zorlu günler yaşadık. Nice saldırılara, hakaretlere, iftiralara göğüs gerdik. Nice ablukaları, ambargoları, engelleri aştık.

-Nitekim, açık konuşayım: bugünden sonra da bizi; gül bahçeleri beklemiyor.Tam tersine; Önümüzde, dikenlerlerle, sırtlanlarla, haşerelerle dolu; çetin bir yol var. Bu yolda; övgü süsü verilen, iftiralar duyacağız. Çiçek demetlerinin ardına gizlenen, tehditler alacağız.

-Yüzümüze gülüp; tetikçilerini, üzerimize salanları göreceğiz. Ancak şunu çok iyi biliyorum ki; Dün olduğu gibi, bugün de; bunların hepsine, dişimizi sıkacak; göğsümüzü gereceğiz.
Çünkü bizim için siyaset, hiçbir zaman; bir konfor alanı, bir rant kapısı olmadı. 

-Biz hep, baskıya karşı, baş kaldıranlar olduk. Biz hep, dayatmaya karşı, direnenler olduk. Biz hep, siyaset simsarlarının tekerine, çomak sokanlar olduk. Ve biz hep; milletin yararına olanı, yılmadan savunanlar olduk. 

-Dolayısıyla, önümüzdeki süreçte de;tüm güçleriyle, üzerimize gelecekler. Televizyonlarıyla; Kalemşörleriyle;kerameti kendinden menkul, kanaat önderleriyle;  maaşlı yorumcularıyla; tekrar tekrar, yaylım ateşine tutacaklar. Belediyeleri, siyasi rant mecrası görenler;Milleti güdülecek koyun, yolunacak kaz bilenler;

-Öfkeden, nefretten, düşmanlıktan beslenenler; ikiyüzlü bencilliklerini, erdem diye pazarlayacaklar. Ama unuttukları bir şey var:Biz bu filmi, daha önce gördük. Biz şerbetliyiz! Biz idmanlıyız! Biz alışığız! O nedenle; Tankla da, topla da, tüfekle de gelseler;

-Bize vız gelir, tırıs gider… İYİ Parti olarak, kurulduğumuz günden beri; Millet iradesine saygı duymayanların, nobranlığına; Millete parmak sallayanların, cüretkarlığına; “Devlet benim.” diyenlerle; “Ben ne dersem o olur.” diyenlerin, şımarıklığına; hiçbir zaman prim vermedik,  bundan sonra da vermeyeceğiz! 

-Adına ittifak dedikleri, manda ve himaye tuzağına, geçit vermeyeceğiz.  Türk milletine, ölümü gösterip, sıtmaya razı eden; bu maskeli baloya, boyun eğmeyeceğiz!

-Tarih, korkakları değil, cesurları yazar. Türk milletini, kendilerine mahkûm zannedenlerin kurduğu; bu tahterevalli düzenine karşı; artık yeni bir safhadayız.  Artık vakit; tarihi bir sorumluluğu üstlenme; şanlı bir mücadeleyi, zaferle taçlandırma vakti.

-Ama şunu çok iyi biliyorum ki; Bu mücadelede, sizin omuzlarınız, her yükü taşımaz! Mesela, sizin omuzlarınız; fırsatçıların yükünü taşımaz!

-Sizin omuzlarınız; rantçıların yükünü taşımaz! Sizin omuzlarınız;  ahlaksızların yükünü taşımaz! Sizin omuzlarınız; millete tepeden bakanların, yükünü taşımaz! Sizin omuzlarınız;  Türk’e düşman olanların, yükünü taşımaz! Sizin omuzlarınız; Türksüz bir Türkiye peşinde koşanların, yükünü taşımaz!

"BU MASKELİ BALOYA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

-Sizin omuzlarınız; Cumhuriyetle sorunu olanların, yükünü taşımaz! Sizin omuzlarınız; Atatürk’e alerjisi olanların, yükünü taşımaz! Sizin omuzlarınız; terörden medet umanların, yükünü taşımaz! O nedenle; bu mücadeleyi;  omuzlarımızda sadece ve sadece,  milletimizin bize yüklediği sorumlulukla vereceğiz.

-Bu mücadeleyi; Başkasının yazdığı senaryoya, figüran olmadan;Başkalarının siyasi kariyerlerine, zıplama tahtası olmadan; Başkasının sevabına da, günahına da ortak olmadan; Özü başımıza vereceğiz. Adına ittifak dedikleri manda ve himaye tezgahına geçit vermeyeceğiz. Ölümü gösterip sıtmayı vaat eden bu maskeli baloya boyun eğmeyeceğiz.