TRAPPIST-1e, yıldızına ne çok uzak ne de çok yakın konumlanan ve “Goldilocks Bölgesi” olarak adlandırılan yaşanabilir kuşakta bulunuyor. Bu da gezegende sıvı halde su bulunabileceği ve dolayısıyla yaşam koşullarının oluşabileceği anlamına geliyor.
NASA’nın James Webb Uzay Teleskobu, TRAPPIST-1e'yi mercek altına aldı. Arizona Üniversitesi Ay ve Gezegen Laboratuvarı’ndan Sukrit Ranjan liderliğindeki bir ekip, teleskobun NIRSpec cihazıyla elde edilen verileri analiz etti. Amaç, gezegenin atmosferinde yaşam izlerine rastlamak ve özellikle metan gazı gibi biyolojik süreçlerle ilişkilendirilen moleküllerin varlığını araştırmaktı.
Euronews'in aktardığına göre; ilk analizler, TRAPPIST-1e’nin atmosferinde metan izlerine işaret eden sinyallerin varlığını ortaya koydu. Bu gelişme heyecan yaratsa da araştırmacılar, sonuçların henüz kutlanacak düzeyde olmadığını belirtiyor.
Nedeni ise sistemin merkezinde yer alan TRAPPIST-1 yıldızının kendisi. Bu yıldız, Güneş gibi parlak değil; aksine "ultrasoğuk kızıl cüce" sınıfında yer alıyor. Bu özellik, yıldızın kendi atmosferinde de gaz molekülleri barındırabilmesine neden oluyor. Yani tespit edilen metan sinyalleri, aslında gezegenin atmosferinden değil, yıldızın atmosferinden geliyor olabilir.
Dr. Ranjan, bu karmaşık durumu şöyle özetliyor: “Metan izlerine rastladık, evet. Ancak asıl soru şu: Bu metan gezegenin atmosferinden mi geliyor, yoksa ev sahibi yıldızın kendisinden mi?”
Yapılan simülasyonlar, metan sinyallerinin büyük olasılıkla yıldız kaynaklı “gürültü”den, yani yanıltıcı sinyallerden kaynaklandığını ortaya koyuyor. Bu da TRAPPIST-1e’nin, Titan benzeri kalın bir atmosfere sahip olduğu yönündeki beklentilere gölge düşürüyor.
Buna rağmen bilim insanları umudunu yitirmiş değil. TRAPPIST-1e’nin atmosferi olmadığını söylemek için henüz erken. Araştırmacılar, mevcut verinin bu konuda kesin bir yargıya varmak için yeterli olmadığını, çalışmaların sürdüğünü ifade ediyor.