CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır gezisi Türkiye gündemini çok etkili biçimde meşgul etti.

Diyebilirim ki, Kemal Kılıçdaroğlu’nun ünlü Adalet Yürüyüşü’nden sonra en etkili siyasi hamlelerinden birisi olarak görüldü ve hem siyaset dünyasında hem de medyada üstelik de çok geniş bir yelpazede değerlendirilme, izlenme rekoru kırdı.

Bu gezi, Millet İttifakı’nın altı partiyle kurduğu seçim ittifakının yansımalarını bile geride bıraktı bence.

Çünkü hem geçmişte hem de yapılan araştırmalarda, ülke barajı yüzde 10 bile olsa bunu kolaylıkla aşacağı anlaşılan HDP’nin Türkiye’de en güçlü olduğu il olan Diyarbakır’da başka bir partiye üstelik de son seçimde bir tek milletvekili bile çıkartamamış başka bir partinin liderine gösterilen büyük ilgi, üzerine bu kadar önemle durmayı hak ediyor.

CHP’nin 11 büyükşehrin çoğunda kazanılan seçimlerde HDP’nin oylarının katkısını düşündüğümüzde bu adı konmamış ittifakın sürmesini beklemek elbette normal olmalı.



İşte geçtiğimiz gün, partisinin toplantılarına katılmak için Adana’ya gelen CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de yaptığı açıklamalarda bu ittifakın devam yönünde etkili mesajları verdi.

Çok açık olarak; Diyarbakır gezisinde yaşanan kucaklaşmanın bundan sonra seçim meydanlarında, seçim mitinglerinde de görüleceğine işaret etti.

Şöyle diyordu:

“CHP Genel Başkanı bir süredir planladığı ve birkaç kez de ertelenmek zorunda olan çok istediği, çok özlediği bir ziyareti gerçekleştirdi. Onun gönlüne ve bizim gönlümüze göre oldu. Türkiye’nin çok ihtiyacı olan bir görüntü ortaya çıktı. Bir zamanlar CHP’yi Ankara’nın doğusuna gidemez diye eleştirenlere Diyarbakır’dan en güzel cevap verildi. CHP’nin Kürt sorununda bir çözüm oranını yok diyenlere hem Diyarbakır’daki söylemleri hem de Diyarbakırlının kendisine sahip çıkışıyla en güzel cevap verildi. Bundan sonra CHP’ kutuplaştıranlara karşı kucaklaşmak için, düşmanlaştıranlara karşı kardeşleştirmek için yola çıktı. Helalleşmenin önemli adımlarından birisi de Diyarbakır’dı. Kılıçdaroğlu, Diyarbakır’la, Diyarbakırlılarla hem kucaklaştı hem de helalleşti. Bundan sonra 7 bölge 81 ilçe kucaklaşmaya ve helalleşmeye devam edeceğiz. Bu kucaklaşma ve helalleşmeler seçim meydanlarında seçim mitingleriyle de bütünleşerek ve gerçekten Türkiye’yi geçmişteki bütün sıkıntıları bütün yoklukları, yoksullukları ve kim ne çekmişse geçmişte, bütün ıstırapları geride bırakacak yeni bir dönem başlayacak. Bu 20 yılın sonunda yoksunluktan ve yoksulluktan sıkıntı çeken Diyarbakır için de de önemli fırsat CHP’nin iktidarı olacak. Hiç kimseyi, hiçbir seçmeni dışlamadan ve seçmenin oyuyla gelmiş hiçbir partiyi dışlamadan hep beraber, omuz omuza, kucak kucağa geleceği doğru yürüyoruz. Bundan sonraki süreçte de Türkiye için en doğrusunu hep birlikte yapacağız.”

Şimdi bu paragraf içinden bir cümleyi alarak bir kez daha dikkatine sunmak istiyorum:

“Bu kucaklaşma ve helalleşmeler seçim meydanlarında seçim mitingleriyle de bütünleşerek ve gerçekten Türkiye’yi geçmişteki bütün sıkıntıları bütün yoklukları, yoksullukları ve kim ne çekmişse geçmişte, bütün ıstırapları geride bırakacak yeni bir dönem başlayacak…”

Bu sözlerin hemen ardından gelen, Özgür Özel’in şu cümlelerine de bir bakalım:

“Bütün Türkiye’yi kucaklıyoruz. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında isteyen istediği kadar inkâr etsin, başta Kürt meselesi olmak üzere, toplumsal bütün sorunları, demokrasi yoluyla, müzakere temelinde ve TBMM’nin merkez olduğu şekilde çözeceğiz. Bir soruna yok demek, o sorunu yok etmez… Cumhuriyet Halk Partililer olarak hürriyeti, özgürlüğü, kardeşliği egemen kılacak bir seçime doğru ilerliyoruz. Bu seçimde, ittifakımızın adayı 13’üncü Cumhurbaşkanı olacak. O gün gelene kadar bizler cumhurbaşkanı adayı kendimizmiş gibi çalışmak mecburiyetindeyiz…”

Herkes Millet İttifakı’nın altı siyasi parti ile yaptığı ittifaka bakıyor…

Bence Millet İttifakı’nın çok güçlü yedinci ayağını da artık görmek lazım!...