Warren Buffett'ın efsanevi iş ortağı Charlie Munger, peyzaj düzenlemesini bir dekorasyon olarak görmüyordu; bunu bir para kazanma makinesi olarak görüyordu.

Berkshire Hathaway'in başkan yardımcısı olarak ünlenmeden çok önce, Munger 1960'larda boş arsaları kâra dönüştürmeyi bilen bir Los Angeles emlak avukatıydı. 
Munger, alıcıların mutfağa hayran kalabileceğine, ancak bir eve "girdikleri anda" aşık olacaklarına inanıyordu.

Berkshire Hathaway Milyarderi Charlie Munger ile Sahne Arkası" adlı biyografisine göre, Munger ve ortakları, 1960'ların başında Kaliforniya, Alhambra'da 442 dairelik bir site geliştirdi. Daireler o zaman için bile mütevazı bir fiyat olan yaklaşık 20.000 dolara satıldı ve proje hızla tükendi.

Evler gösterişli değildi; akıllıca inşa edilmiş, özenle tasarlanmışlardı ve gizli bir avantaja sahiptiler: güzel, yemyeşil bir peyzaj.

Munger, her yürüyüş yolunun, bahçenin ve sokak köşesinin ağaçlar, çitler, çimenler ve renklerle canlı olmasını sağladı. Sonuç mu? Alıcılar daha daireye adım atmadan "değeri" gördüler.

Munger, stratejisini kitabında şu efsanevi sözlerle ilan etti:

"Yemyeşil peyzaj. Satışı sağlayan şey bu. Ağaçlara para harcıyorsunuz ve üç katını geri alıyorsunuz. Peyzajı cimrilik etmek, inşaatta yolsuzluktur."

Yeşillik; sıcaklık, "kaldırım çekiciliği" (curb appeal) ve kalıcılık hissi yaratıyordu. Çimler betonu yumuşatıyor, ağaçlar görüş alanlarını çerçeveliyor ve tüm bu düzen, binaların olduğundan daha pahalı hissettirmesini sağlıyordu.

Munger, alıcıların güzelliğe duygusal tepki verdiğini ve emlakta duygunun, mantıktan daha hızlı satış yaptığını herkesten önce fark etmişti.

Munger'ın bu teorisi, on yıllar sonra modern verilerle de kanıtlandı. Ulusal Emlakçılar Birliği'ne (NAR) göre:

Emlakçıların %97'si, bir evin satışında "kaldırım çekiciliğinin" önemli olduğunu söylüyor.

Alıcıların %98'i bunun önemli olduğunu kabul ederken, %63'ü "çok önemli" olduğunu belirtiyor.

Bu yüzden, evinizde mutfak tezgahını sökmeden veya yeni bir tadilat trendine kapılmadan önce Munger'ın tavsiyesine uyun: Bir ağaç dikin.