Geçim derdindeki milyonların asgari ücret kararına kitlendiği yılın son günlerinde, ülkedeki küçük bir grubun ulaşabildiği lüks tüketim ise başka bir tabloyu yansıtıyor. Derin yoksulluğun hayatın her alanında gözler önünde yaşandığı bu dönemde, lüks restoranlar dolup taşarken, dünyaca ünlü lüks markalar binlerce liralık ürünlerine alıcı bulabiliyor. Örneğin İsviçre’den lüks saat ithalatı hız kesmiyor.

KREDİ VE KKM ZENGİNLEŞTİRDİ

Bu yılın ilk 9 ayda Türkiye, İsviçre’den 212.9 milyon İsviçre Frangı (239.6 milyon dolar) değerinde saat ithal etmiş. Ekonomistlere göre ülkeyi hızla bu noktaya götüren süreç Başkanlık Sistemi’nin devreye alındığı 2018’de başladı. Ancak asıl süreç iktidarın “nas” ile ilişkilendirip “Faiz sebep, enflasyon sonuç” tezine dayandırdığı ekonomi politikalarıyla başladı. SÖZCÜ’ye konuşan Prof. Dr. Evren Bolgün, Türkiye’de gelir eşitsizliğinde görülen derin ayrışmanın nedenlerini anlattı. Şirketlere bol keseden dağıtılan düşük faizli kredilerle ve Kur Korumalı Mevduat (KKM) benzeri uygulamalarla servet transferi yapıldığını savunan Bolgün, Türkiye İstatistik Kurumu’na göre nüfusun en yüksek gelir grubundaki yüzde 20’lik kesiminin toplam gelirin yüzde 49.8’ini paylaştığına, en düşük yüzde 20’nin ise gelirin yüzde 5.9’una sahip olduğuna dikkat çekti. Bolgün, en üst gelir grubundaki gerek firmalardan gerekse beyaz yakalılardan oluşan yaklaşık 17.5-18 milyon kişinin daha da zenginleştiğini ifade ederek, Türkiye’de lüks harcamaların işte bu kesim tarafından yapıldığını söyledi. Enflasyonun yüzde 85.51 ile zirveye koştuğu ortamda üç yılda yaklaşık 10 trilyon liralık kredinin düşük faizle dağıtıldığına dikkat çeken Bolgün, KKM ile mudilere aktarılan kur farkının Hazine ve Merkez Bankası’na 1.1 trilyon liralık fatura çıkardığını hatırlattı.

Yüksek faizle yabancıya da ballı kazanç

Ekonomistlere göre, Merkez Bankası politika faizinin yüzde 8.5’ten yüzde 50’ye yükseltildiği sürecin sonunda “carry trade” olarak adlandırılan sıcak para akımlarıyla bu kez yabancı yatırımcıya da farklı bir servet transferi yapılmış olunuyor. Yüksek faiz ortamında ‘carry trade’i teşvik etmek adına döviz kurlarını sabitleyen ekonomi yönetiminin, diğer yandan da ücretleri sabitleyerek halkı yoksulluğa sürüklüyor. Açlık sınırının altında yaşayan insanlar ancak yüksek faizle borçlanarak yaşayabildikleri için gelir dağılımı daha da bozuluyor. Gelişen ülke para birimlerinin carry trade performanslarında bu yıl TL yüzde 30 getiri ile en üst sırada yerini aldı.