Popüler psikoloji ve mutluluk üzerine on yıllardır çalışan Harvard Üniversitesi profesörü Arthur Brooks, mutluluk kavramına yeni bir bakış açısı getiriyor: "Mutluluk, bir kişiden diğerine ve bir başkasına yayılan zihinsel bir virüstür."
Brooks, bu durumun sadece olumlu duygularla sınırlı olmadığını, olumsuzluğun da aynı şekilde hızla yayıldığını belirtiyor. Peki, bu duygusal bulaşma nasıl gerçekleşiyor ve hayatımızı nasıl yönetiyor?
Brooks’a göre, olumsuz bir iş arkadaşının enerjisinin hızla tüm ekibi etkilemesi kurgusal bir senaryo değil, tamamen bilimsel bir gerçektir. Bu durum iki temel mekanizma ile açıklanıyor:
Olumsuzluk eğilimi: Beynimizin olumsuz olaylara ve duygulara daha fazla odaklanma eğilimi, hayatta kalmamızı sağlayan ilkel bir araçtır, ancak aynı zamanda bizi karamsarlığa da sürükler.
Ayna nöronları: Başkalarında algıladığımız duygusal ifadeleri ve durumları otomatik olarak taklit eden sinir hücrelerimiz, çevremizdeki ruh haline hızla uyum sağlamamıza neden olur.
Brooks, tıpkı olumsuzluk gibi, mutluluğun da bir kişiden diğerine bulaşan zihinsel bir virüs olduğunu ve bu yayılımda duygusal yakınlığın belirleyici olduğunu ifade ediyor.
Mutluluk 3. dereceye kadar bulaşıyor
Arthur Brooks, bilimsel temeli açıklamak için Massachusetts'teki Framingham şehrinde yapılan, kardiyovasküler risk faktörlerini incelemeyi amaçlayan 20 yıllık uzunlamasına bir çalışmanın şaşırtıcı verilerini gündeme getirdi.
Siyaset bilimci James H. Fowler ve sosyolog Nicholas A. Christakis'in 2008'de yayımladığı makaleye atıfta bulunan Brooks, araştırmacıların ilginç bağlantılar keşfettiğini belirtiyor:
"Obezitenin bulaşıcı olduğunu, arkadaşlarınız boşandığında sizin de boşanma olasılığınızın daha yüksek olduğunu keşfettiler. Ayrıca arkadaşlarınız mutlu olduğunda sizin de mutlu olma olasılığınızın daha yüksek olduğunu keşfettiler."
O zamandan beri, mutluluğun duygusal yakınlığın üçüncü derecesine kadar bulaşıcı olduğu düşünülüyor: yani arkadaşlar, arkadaşların arkadaşları ve arkadaşların arkadaşlarının arkadaşları. Fiziksel yakınlık da bu etkiyi güçlendiriyor: Mutlu hale gelen bir arkadaşınızla bir mil mesafede yaşamak, sizin de mutlu olma olasılığınızı %25 artırıyor.
Yazarlara göre bu kalıplar, sadece benzer insanların bir araya gelme eğilimiyle (homofili) açıklanamaz; mutluluk gerçekten de yayılan bir dinamiğe sahiptir.
Sonraki çalışmalar bu yayılımın fiziksel ağlarla sınırlı olmadığını gösteriyor. Stanford Üniversitesi’ne göre, çevrimiçi sosyal ağlarda bile aynı fenomen meydana geliyor: Negatif içerik ne kadar az olursa, kullanıcılar arasında o kadar çok pozitiflik ve mutluluk yayılıyor.
Arthur Brooks, beynimize fazladan bir doz olumsuzluktan çok daha fazla fayda sağlayacak olan "iyi enerjiyi" çoğaltmak için basit stratejiler öneriyor:
Olumsuzluğa gülümsemeyle karşılık verin: Huysuz bir meslektaşınızın kaba cevabına mizahla veya bir gülümsemeyle karşılık verin.
Mutlu insanlarla çevrelenin: Her zaman en güzel gülümsemesini size saklayan arkadaşınızı arayın.
Şükran ve farkındalık: Kendi olumsuzluk eğiliminizi kontrol altında tutmak için şükran duyma ve farkındalık gibi stratejiler uygulayın.