Göktuğ Tolga Demiralp, tiyatroya ilk kez 14 yaşında ilgi duydu. Demiralp, 17 yaşında geçirdiği trafik kazası sonucu omurilik felci oldu.
4 yıl süren tedavi ve rehabilitasyon sürecinde tiyatroya ara veren Demiralp, liseden sonra çok istediği konservatuvara engeli nedeniyle kabul edilmedi.
Bunun üzerine üniversite eğitimini Bilkent Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde tamamlayan Demiralp, bu arada Ahmet Mümtaz Taylan, Meltem Cumbul gibi ünlü isimlerin yanı sıra birçok Devlet Tiyatrosu sanatçısından özel dersler aldı.
Engelleri aşan ve tiyatroya devam eden Demiralp, Ankara Devlet Tiyatroları’nda dışarıdan başrol oynayan ilk oyuncu oldu.
Demiralp, Devlet Tiyatroları’nda 4 yıl kapalı gişe oynayan ‘Nihayet Bitti’ adlı tiyatro oyunu ile 'Direkler Arası Seyirci Ödülü En İyi Tek Kişilik Yapım' ödülünü aldı.
'HOCALARDAN DERS ALDIM'
Dünya Tiyatrolar Günü'nde konuşan Demiralp, "Tedavi sürecim eğitimimi durdurmama neden olmadı. Fakat aklımda şöyle bir soru işareti vardı; bir engelli, oyuncu olabilir mi? Türkiye’de maalesef bunun önü kapalı. Böyle olunca hiçbir konservatuara kabul edilmedim
Ben de 'ne yapılabilir' diye düşündüm. Devlet Tiyatroları'nda tanıdığım birkaç hoca bana sahip çıktı ve bu hocalardan ders aldım. Bu dönem oyuncu olamayınca başka işe girmem gerekti; fakat düşüncem yine kazandığım parayla tiyatro eğitimine devam etmem yönündeydi.
Konservatuvardaki arkadaşlar ne öğreniyorsa dışarıdan bunu tamamlamaya çalıştım. Bu çabam, Devlet Tiyatroları'nda kabul görmüş olacak ki şu an tiyatro sahnesinde 2008 yılında ‘Gitar’ adlı ilk oyunumu oynadım.
2014 yılında ‘Nihayet Bitti’ adlı tek kişilik bir oyun yaptık. Bu oyun epey bir tuttu ve 4 yıl kapalı gişe oynadı. 23 bin seyirciye oynadık. Peşinden reklam ve dizi çekimlerinde de oynadım. Halihazırda da oyunculuğum devam ediyor" dedi.
'TİYATRO AYNA GİBİDİR'
Mesleğini yaparken karşılaştığı zorluklara değinen Demiralp, "Engelli seyirci olarak tiyatroya gelip izlemek çok alışık olunan bir kavram; ama sahnede bir engelli tiyatrocu, oyuncular için bile yabancı bir kavram. Konservatuvarlarda bu anlamda verilen bir eğitim olmadığı için mezun olan kişiler de ne yapılacağını bilemiyor.
Türkiye'de tartışılması gereken konu engelli insanlar oyunculuk yapmak istediğinde bunu başarmaları için kim destek oluyor; kendi çabalarıyla mı oluyor yoksa bu eğitimi ve destekleri alabilecekleri bir yerler var mı, bunlara bakmak lazım. Tiyatro bir ayna gibidir. Hayatta yaşananları sahnede gösterir. Bilmediğimiz şeyleri sahneye aktarır, ufkumuzu genişletir.
Bu anlamda yazarlara çok iş düştüğünü düşünüyorum. Oynamak, eğer yeteneğin varsa ve gerekli eğitimleri aldıysan çoğu kişinin başardığı bir olgu; fakat yazmak daha kıymetli bir şey. Umarım, daha verimli, daha çok kişinin el birliğiyle bir araya gelerek projeler yaratılan ve daha çok seyirciye ulaşılan Dünya Tiyatrolar Gününü kutlarız" ifadelerini kullandı.