Kabile üyeleri, Türkiye'ye gelmek için ilk defa kıyafet giydi ve uçakla yolculuk yaptı. İstanbul'da tarihi mekanları ziyaret eden grup, Ankara’da Anıtkabir'i gezerek Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün huzuruna çıktı. Türkiye’nin doğal güzelliklerini de keşfetmek isteyen Waorani üyeleri, Tuz Gölü'ne uğradıktan sonra Bursa'ya geçti.

İLK KEZ BURSA'DA TANIŞTILAR
Türkiye'nin önemli kış turizm merkezlerinden Uludağ'a çıkan kabile üyeleri, hayatlarında ilk kez karla tanıştı. Soğuğa pek alışkın olmayan Mayra, Wareka ve Cominta, kayak yaparak ve kızak kayarak keyifli vakit geçirdi. Özellikle Türk mutfağına büyük ilgi gösteren grup, burada tattıkları yemeklerden oldukça etkilendi.

"ŞEHİR HAYALLERİ VARDI, GERÇEKLEŞTİRDİK"
Waorani Kabilesi ile daha önce Ekvador’da zaman geçiren sosyal medya fenomeni Alper Rende, kabile üyelerinin şehir yaşamını merak ettiğini ve bu hayali gerçekleştirmek için onları Türkiye’ye getirdiğini belirtti. Rende, "Onların kültürünü yerinde gözlemledim, belgesel tadında içerikler ürettim. Şimdi de onlar bizim kültürümüze ortak oluyorlar. Bu, karşılıklı bir kültürel alışveriş" dedi.

KABİLE KÜLTÜRÜNE YOĞUN İLGİ
Türkiye’de büyük ilgi gören Waorani üyeleri, gittikleri her yerde fotoğraf çektirmek isteyenlerin yoğun ilgisiyle karşılaştı. Rende, kabile üyelerinin geleneksel tüy süslemelerinin birçok kişi tarafından merak edildiğini belirterek, "Bize tüylerinin sevgi, barış ve kardeşliği temsil ettiğini söylediler" dedi.
AVCI TOPLAYICI YAŞIYORLAR
Waorani Kabilesi, avcılık ve toplayıcılıkla yaşamlarını sürdürüyor. Çok eşliliğin yaygın olduğu kabilede, erkeklerin birden fazla eşi ve birçok çocuğu bulunuyor. Rende, kabile üyelerinin beslenme alışkanlıklarını şu sözlerle anlattı: "Wareka’nın üç eşi ve çok çocuğu var. Mayra’nın dört çocuğu var. Cominta’nın da tahminen dört çocuğu var. Avcılıkla geçindikleri için maymun, timsah ve farklı kemirgen türlerini tüketiyorlar. Avladıkları her şeyi hemen tüketmek zorundalar, çünkü buzdolapları yok."

KÜP ŞEKERLE İLK KEZ KARŞILAŞTILAR
Doğal yaşamlarında, avladıkları, domuz, maymun, timsah, kemirgen ve bitkilerle beslenen Waorani Kabilesi üyelerinin küp şeker karşısında ise şaşkınlıklarını gizleyemediğini söyleyen Alper Rende, “Aslında projemin konusu da bir yerlinin, şehir hayatına geldiğinde düşündüğü ve karşılaşacağı şeylere verecekleri tepkiler üzerine. Aklınıza gelebilecek her şeye çok şaşırıyorlar. Yani size şöyle bir örnek vereyim; küp şeker gördüler, daha önce şeker gördüler tabii ki ama küp olarak görmediler ve küp şeker aldık. Çünkü köylerine götürmek istiyorlar. ‘Bunu nasıl küp haline getirdiniz’ diye bana sordu. Çünkü onlar için burası bir bilim kurgu filmi gibi. Onların da kültürü bize göre çok farklı, yedikleri yemeklerden, yaşayış tarzlarına kadar. İzole bir yaşam sürüyorlar. Mesela onların kaldığı yere 15 saatlik kano yolculuğuyla anca kasabaya ulaşabiliyorsunuz. Gerçekten çok zor koşullarda yaşıyorlar" dedi.