Kendi kendine giden araç teknolojisinin öncülerinden Luminar Technologies, ABD Teksas Güney Bölgesi İflas Mahkemesi’ne başvurarak iflas korumasına girdiğini duyurdu. Şirket, bu süreci LiDAR iş birimi ve yarı iletken iştiraki Luminar Semiconductors Inc. (LSI) için “değer maksimize eden satış” sürecini kolaylaştırmak amacıyla başlattı.
LiDAR teknolojisi, otonom araçların yolda kalabilmesi için kritik bir bileşen olarak kabul ediliyor. Işık darbeleriyle mesafe ölçümü yapan bu sistem, yalnızca otomotivde değil; haritalama, acil müdahale operasyonları ve kıyı şeridi modellemesi gibi alanlarda da kullanılıyor. Ford CEO’su Jim Farley’e göre LiDAR, otonom sürüşün gerçekleştirilmesinde “görev açısından kritik” önemde.
VOLVO İLE ÇALIŞIYORDU
Luminar, LiDAR teknolojisini dünya genelinde seri üretimde kullanılan ilk ve tek yüksek performanslı sistem olarak tanıtmıştı. Şirketin bu teknolojisi ilk olarak Volvo EX90 modelinde standart olarak sunulmuştu. Mart 2025’te ise Volvo, Luminar destekli ikinci modeli olan ES90’ı tanıtmıştı.
Ancak bu teknolojik başarılara rağmen şirket, mali sıkıntıların önüne geçemedi. Luminar, iflas başvurusunu bir yeniden yapılanma değil, varlık satışı sürecinin bir parçası olarak konumlandırıyor. Şirketin açıklamasına göre, iflas başvurusu, ilk ve ikinci derece alacaklılarının sırasıyla yüzde 91,3 ve yüzde 85,9’unun desteğiyle gerçekleştirildi.
Başvuru öncesinde, Quantum Computing Inc. (QCi) ile LSI’ın hisselerinin 110 milyon dolar nakit bedelle satışı konusunda ön anlaşma sağlandı. Bu satış, mahkeme gözetimindeki süreçte daha yüksek tekliflerin çıkması durumunda yeniden değerlendirilebilecek.
İFLAS SÜRECİNDE FAALİYETLER DEVAM EDECEK
Luminar, iflas süreci boyunca faaliyetlerine devam edecek. Müşteri taahhütleri ve tedarikçi ödemeleri sürdürülecek; şirketin operasyonları mahkeme denetiminde, varlık optimizasyonuna odaklanarak devam edecek.
Diğer yandan, yapılan son araştırmalar, otonom araçların toplumda kabul görmesi için insan sürücülerden dört ila beş kat daha güvenli olması gerektiğine işaret ediyor. Toplumun beklentileri, teknolojinin gelişmesini teşvik ederken, şirketlerin üzerindeki baskıyı da artırıyor.