Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara'da düzenlenen "Emek Örgütleri Buluşması"nda açıklamalarda bulundu.
Erdoğan’ın AKP grup toplantısında kendisine teşekkür etmesine de yanıt veren Özel, “Milyonlar anladı bir sen anlayamamışsın. Teşekkür önemli ama meseleyi bir kişinin özgürlüğü ile özdeşleştirmek sorunu görmeyen bir önermedir. Ben Meclis’i adres gösteriyorum. Sen Bahçeli ile birlikte Öcalan’a Meclis’i adres gösteriyorsun. Bir kişiyi aktörleştirip bana teşekkür ederseniz, Öcalan odaklı bu durumu sürdüreceğinizi gösterir. Bu demokratik değil, doğru da değil. Biz Meclis’in merkez olduğu şeffaf adil bir süreçten yanayım. Kabalık etmeyeceğim her teşekkürüm bir değeri vardır. Ama bu teşekkür yanlış bir zemindedir.”
KİME NEYİ YETİŞTİRİYORSUN?
Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in gözaltına alınmasına tepki gösteren Özgür Özel, "Sabahleyin bir açıklama metni düşüyor; PKK diyor. Abdullah Öcalan diyor. 10 yıldır takibimizde diyor. Terör örgütü üyesi olabilir diyor. Ya bir dur. Kime neyi yetiştiriyorsun? Avukatları ile görüşememiş adam hakkında dezenformasyon bülteni gibi yayımlamış. Kim yapıyor bunu? Savcı. Savcı niye yapıyor bunu? Yapamaz. İzni kim veriyor? Başsavcı. Başsavcı demeden olmaz. Kural öyle. Başsavcı kim? Akın Gürlek. Düne kadar bakan yardımcısı. Ya bakan yardımcısı, siyasi. Erdoğan ilk atadığında ‘Bakan yardımcıları örgütümüzle devletin bağını kuracak’ dedi ilk atadığında. Ben ona seyyar giyotin diyordum zaten. Öyle elverişli bir giyotindir ki o. Adalet giyotini. Mahkeme mahkeme taşırlar. Kimin başı vurulacaksa Akın Gürlek orada. Şimdi İstanbul’da.
"7 AY ÖNCE MİLLETE 'BU ADAMI SEÇEBİLİRSİN' DEMİŞSİN"
Neymiş efendim? Öcalan’la çözüm sürecine yönelik bilim adamlarından oluşturulan bir heyetle ilgili görüşme yapılmış kendisiyle. Devlet Bahçeli’nin 'Çıkaralım, Öcalan gelsin bu kürsüden konuşsun' dediği süreçte bununla suçlanıyor Ahmet Hoca. Kendisi profesör, akademisyen, kanaat önderi. Milli irade, iki Esenyurtludan biri oy vermiş. Evet, Kürt vatandaşların çok yaşadığı, Türkiye’nin en büyük ilçesi. Kendilerini kimin yöneteceğine onlar mı karar verecek, Akın Gürlek mi? Bir dezenformasyon, yay yalanı gitsin. Bakın elimde ne var? Ahmet Özer’e verilen temiz kağıdı. Aday olurken ki sicil belgesi. Burada diyor ki; 'yukarıda kimlik bilgileri bulunan kişinin adli sicil kaydı yoktur. Yukarıda kimlik bilgileri bulunan şahsın adli sicil arşiv kaydı yoktur.' Sistem şu; Esenyurtlu soruyor devlete; 'Belediye başkanı seçeceğim. Kimler içinden seçebilirim. Mahsurlu olan birisi varsa seçmeyeyim' diyor. Sen daha altı ay önce, yedi ay önce millete 'Bir mahsuru yok, seçebilirsin' demişsin. Bugün yaptıkları basın bülteninde 10 yıldır takibimizdeydi' diyor. 'Teröristlerle işbirliği içinde olabilir' diyor. Zaten bunlara mahkeme karar verecek de yaratılmaya çalışılan algıya bak. Burada aynı adliyenin kaşesi var. Aynı adliyenin amblemi var. 'Seçebilir miyim’ diye sormuş vatandaş, teröristse seçemezsin zaten. Soruyor, 'mahsuru olan varsa aday yapmasın parti' diyor. 'Mahsuru yok' diyorsun. Bugün çıkmış ‘10 yıldır’ diyorsun. 10 gündür de Devlet Bahçeli, o söylediğiniz görüşme, temas bilmem nelerin, acaba dediğiniz kişinin ta kendisinin umut hakkından, Meclis’e gelmesinden, konuşmasından bahsediyor. Siz ne yapmaya çalışıyorsunuz, gerçekten anlamak mümkün değil.
ÖZEL'DEN ERDOĞAN'A YANIT
Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AKP grup toplantısında kendisine teşekkür etmesine şu yanıtı verdi:
-Bugün, Sayın Erdoğan kürsüdeydi. Herhalde bir 14 gün sonra ve esas yedi gün gecikmeyle Sayın Bahçeli’nin açıklamalarını değerlendirdi ve sahiplendi. Bazı, ‘Efendim, Erdoğan’dan bir şeyler duymak isterdik’ gibi yaklaşımlar oluyor.
-Daha ne duyacaksınız Erdoğan’dan? Bahçeli’nin tutumunu överken Bahçeli’nin her sözünün altına imza atmıştır. Nokta. Bitti o. Erdoğan’ın pozisyonu Bahçeli ile aynı pozisyondur. Bana da teşekkür etmiş. Diyor ki ‘Efendim, ülkenin birlik ve bütünlüğü, kardeşliğiyle ilgili Kürt sorununa yönelik tutumundan dolayı’ memnuniyetlerini ifade ediyor. Ben şu kadarını söyleyeyim: Derler ya ‘Beni bir kişi anladı, o da yanlış anladı.’ Sayın Erdoğan milyonlar anladı, sen anlayamamışsın.
-Teşekkür kıymetli. Ben de isterim teşekkür etmek. Ama bir kişinin meselesini, o kişinin özgürlüğüyle ilişkilendirip, getirip de Meclis’te konuşturup bir meseleyi kökünden halledeceğini düşünen önerme eksik bir önermedir ve felaket üretecek bir önermedir. Sorunu görmeyen ve çözmeyen bir önermedir.
-Ben Türkiye’de Kürtler, ‘Sorunum var’ diyorsa vardır noktasındayım. O sorunun olup olmadığına oturup Meclis’in bakması lazım noktasındayım. Hiçbir siyasi parti dışlanmadan konuşulmalı, demokrasi eksenli çözüm üretilmeli noktasındayım. Ben Meclis’i adres gösteriyorum, Devlet Bey ve sen Abdullah Öcalan’a adres diye Meclis’i gösteriyorsun.
-Benim tutumum şudur: Ben silah bırakılacaksa, kan akmayacaksa, annelerin gözyaşı dinecekse, her aktörün kim konuşacaksa konuşsun, her aktörün katkısı alınsın ama bir aktörü aktörleştirip bir sorunu yok sayarsanız bana teşekkür etmeniz sadece ve sadece ya beni dinlemediğinizi ya anlamadığınızı ya da benim ortaya koyduğum net perspektif yerine Abdullah Öcalan odaklı bu durumu kendinizin de sürdüreceğini, geçmişte de anlaştığınızı gösteriyor. Bu demokratik değil, doğru da değil.
-Biz bir kez daha söylüyoruz. Meclis’in merkezde olduğu, şeffaf, adil ve toplumsal mutabakata dayalı bir çözümün tarafıyız.
-Ben şehit annelerinin, şehit çocuklarının, gazilerin gözüne bakamayacağım, hiç değilse onların da rızasını alıp, ‘Evet kan akmasın’ diye bu kadarına ‘olur’ dedikleri doğru bir süreci zaman içinde örgütlemekten yanayım. Budur cesaret, gerekli olan cesaret budur.
-Bunu göstermek lazım. Diğeri olmadık önermelerle, olmadık meselelerle gündemi karıştırıp da toplumsal tepki yaratıp da bir yeni başarısızlık sürecinin örgütlenmesi doğru iş değildir. Kabalık etmeyeceğim, etmemek gerekir siyasette.
-Her teşekkürün bir değeri vardır ama bu teşekkür yanlış zeminde, yanlış biçimde yapılan bir teşekkür. Bana teşekkür edecekseniz, ‘Özgür Bey teşekkür ederiz, dediğiniz doğru.
- Biz bu işi Meclis’e alalım. Bu milleti dinleyelim, milletin vekillerini odağa alalım. Devletin bilgilerini de milletin desteğini de devletin gücünü de her aktörün sözünün kıymetini de değerlendirelim. Gelin bu işi çözelim. Bu memleketi çok daha iyi bir noktaya getirelim.’
-Çünkü harcanan para bugün bizim konuştuğumuz emekçinin, emeklinin ihtiyaç bulup da bulamadığı paraların milyon katı.
-Her şey bir yana bir annenin gözünün yaşını dindirmek, herhalde her bir siyasetçinin ömrü boyunca yapabileceği en doğru ve en hayırlı işken bütün annelerin gözünün yaşını dindirmeye odaklı bir iş yapmak lazım. Ama bu işi böyle yapmamak lazım. Bu işin böyle yapıldığını önermek, aslında hiçbir şey yapmamak demektir. Biz bu ülkeyi sahipleniyoruz.
-Bu ülkenin bütün sorunlarını sahipleniyoruz. Bu ülkedeki bütün yurttaşların kendini eşit, haklarını tam kullanabilen, güvende hissettikleri ve herkesin belli bir varlık seviyesine kavuştuğu bir Türkiye’yi inşa etmeye ihtiyaç var.
-Bunu yapmadığımız zaman her siyasetçinin boğazından geçen her lokma haramdır. Eğer bu ülkede bu kadar yoksulluk, bu kadar açlık, bu kadar eşitsizlik, bu kadar haksızlık varsa, o makamlarda, o odalarda oturuyorsak, bunları söylemiyorsak, gereğini yapmıyorsak boğazımızdan geçen her lokma haramdır. Hiçbir siyasetçiyi, partiyi ayırmadan söylüyorum.
-Emek Büroları’nın bu toplantısı, bu önemli toplantısında sizinle birlikte olmak çok kıymetliydi. Bundan sonra sizden güç almaya, size güç vermeye, Türkiye’de emeğin değerinin alındığı güne kadar hep birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz.
ÖĞRETMEN ATAMALARINDA MÜLAKAT
Öğretmen atamalarında uygulanan mülakat sistemine tepki gösteren Özel, "Bu sorunu ortadan kaldırmalıyız. Eğitim ve işçi sendikalarını güçlendirmek önceliğimiz olacak" ifadelerini kullandı.
Özel, Öğretmenlik Meslek Kanunu'na yönelik eleştirilerde bulunarak Milli Eğitim Bakanlığı'nın "Milli Eğitim Akademisi" uygulamasıyla milyonlarca öğretmen adayının mağdur edildiğini vurguladı.
Özel, "Milli Eğitim Bakanlığı yönetimi, organize bir kötülük merkezine dönüşmüş durumda; 1 milyon diplomaya adeta el konulmuş ve büyük bir emek hırsızlığı yaşanmıştır" ifadelerini kullandı.