Kırım’da Sevastopol kenti yakınlarında bulunan Mangup Platosu’ndaki bir mezarlıkta 4. ve 6. yüzyıllar arasında tarihlenen altın ve gümüş takılar gün yüzüne çıkarıldı. Arkeologlar, bu takıların aristokrat sınıfa mensup kadınlara ait olduğunu düşünüyor.
Mezarlıkta bulunan iki kriptadan çıkarılan takılar arasında fibulalar (broşlar), altın küpeler, kemer tokaları, ayakkabı tokaları ve altın folyodan yapılmış giysi süslemeleri yer alıyor. Araştırmacılar, bu değerli eşyaların bölgenin elit kadınlarına ait olduğunu belirtti. Altın küpelerin ithal olduğu, fibulaların ise Kırım’da üretildiği düşünülüyor.
ZARİF İŞÇİLİK DİKKAT ÇEKTİ
Altın küpelerin kırmızı yarı değerli taşlarla (muhtemelen garnet veya karnelyan) süslendiği, gümüş fibulaların ise altın yaprakla kaplandığı ve benzer taşlarla bezendiği görüldü. Ayrıca, hayvan boynuzundan yapılmış, kozmetik pudralar için kullanılan süslü bir "pyxis" (kutu) da kriptalardan birinde bulundu.
Mangup Platosu, Kırım’ın güneybatısında yer alan tarihi bir bölge. Bölgede yapılan ilk kazılar 19. yüzyıla dayanıyor ve sistematik araştırmalar 20. yüzyıldan bu yana devam ediyor. Platonun zirvesinde yer alan Mangup Kale, 6. yüzyılda inşa edilmiş ve 15. yüzyıla kadar kullanılmış bir Bizans kalesi olarak dikkat çekiyor.
GOTİK TARİH VE BİZANS BAĞLANTISI
6. yüzyılda bölgede hüküm süren Gotik prenslik olan Gothia, Bizans tarihçisi Procopius’un kayıtlarında yer alıyor. Gotlar, İtalya’ya yapılan işgal sırasında Theodoricus Magnus’u takip etmeyi reddederek bu bölgeye yerleşmişlerdi. Bulunan takılar ve eserler, bu dönemdeki Gotik toplumun zenginliğine ışık tutuyor.
Kültürel Çeşitlilik
Son kazılar sırasında, 15. yüzyıldan kalma bir Hristiyan mağara manastırı ve 16. ile 19. yüzyıllar arasında kullanılan bir Müslüman mezarlığı da araştırıldı. Bu bulgular, bölgenin farklı dönemlerde çok kültürlü bir yapıya sahip olduğunu ortaya koyuyor.
Bu, Osmanlıların bölgeyi kontrol altına aldıktan sonra (16. yüzyıldan itibaren) bir Müslüman mezarlığının kullanıldığını belirtiyor. Ayrıca, bölgede 15. yüzyıldan kalma bir Hristiyan mağara manastırı da incelenmiş. Bu ifadeler, Osmanlı döneminin bölgedeki tarihi ve kültürel etkilerini işaret ediyor.